Bölüm 72💎

22.5K 1.2K 1.2K
                                    

Selam, biz geldik. Hem de 11.900 kelimeyle🎉
Sınır 1000 yorum 620 oy. 🎊
Keyifle okuyun, çünkü ben keyifle yazdım.

İnstaya bir şarkı bırakıyorum. Belki yarın bırakırım bana belli olmaz; son elmas için.💎

                         💎

    
                                               2 Ay 14 Gün sonra
                                                                16 Aralık,

"Ne iyi yaptık gelmekle, değil mi?" Öyle.. "Özlemişiz şöyle samimi ortamları, gelemiyoruz bayadır." Öyle. "Bak şimdi ne muhabbetler dönecek Allah aşkına." Öyle.
"Çayı beğenmedim bu ne ya, çok acı. Kaçak kesin." Öyle.
"Abi şu sobaya biraz daha odun atar mısın biz kapı önündeyiz donduk be." Öyle.
"Sen de oturma öyle felç geçiren Ali Rıza bey gibi, odaklan biraz odaklan." Hararetle taş dizerken bana soluyordu, dalgın bakışlarımı ıstakadan alarak Sena' ya "Neye?" Diye mırıldandım.

Masaya yaslanmış, tek dirseğimi üzerine elimi de çeneme koymuştum. Etrafı izlerken bordo masa örtüsünün üzerindeki sigara yanıkları ve çay lekeleri dikkatimi çekiyordu. Erkek milleti işte, bazıları biraz pisti.

Başıyla önünü işaret etti. "Ele ele, yenilirsek vallahi baklavayı sana ödetirim." Sorun değil, öderdim. Başımı da bununla beraber salladım ama Sena hemen sonra tam karşımızda oturan adama bakıp "Amca senin takke gucci mi?" Deyince sabahtan beri sirke satan yüzüm istemsizce hafif gerildi. Gelen cevapla birlikte bakışıyla da tutamadım kendimi, adamın şaşkın şaşkın şiveyle "De hayde, niye gidiyormuş gucine?" Deyişiyle iyice sırıtarak ona baktım.

Yeşil takkesini tek eliyle düzeltiyor, bileğinden sallanan bordo tesbihle de kendi kendine tövbe çekiyordu. İfadesiz bakışlarımı ondan alıp masanın ortasında üst üste koyulmuş taşlara uzandım, hepsini aynı hizaya koyarken amcaya konuşsam da yüzüne bakmıyordum. "Amca sen yanlış yerdesin yalnız, senin günah çarpı iki yazılıyordur şimdi, burası kahvehane." Cidden, tam olarak şimdi fark etmiştim onun bu masada ne işi vardı?

"Herkesin hayatına kimse karışamaz kanka. Hem kumar değil ki, sadece keyfine." Doğru, kimseye karışma haddim yoktu. Kaşlarımı haklısın der gibi kaldırıp Sena' nın eline döndüm ama bir şey konuşmak istemiyordum, hiç keyfim yoktu. Yüzüm haftalardır olduğu gibi dün gece saatlerce ağladığım için bugün de sirke satıyor, gözlerim epey hassas...

Çok özlemiştim, artık dayanılacak gibi değildi sürekli bir ağlama halindeydim. Yemek yiyemiyordum, daima bir tokluk hissi, mide ağrısı, halsizlik... İçim gün gün böyle tükeniyordu sanki, yokluktan.
Ders, okul, ev dışında pek bir aktivitem de yoktu. Öyle arada gece dışarıya çıkıp tavuk pilav falan yiyorduk Sena' yla. Birde çok nadir kafeye.

Derin bir iç çekerken deri ceketimin fermuarını açıp arkama yaslandım. Aralık ayına çoktan girmiş, hatta ayı yarılamıştık. Havalar soğumuştu ve bu dolayısıyla kıyafetlerime de yansımıştı. Kıyafetlerime sebep olan hava neyse, yalnız uyuyamayacak kadar soğumuştu kalbim. İçim sanki bir ruhla sökülmüş, ruhum bir girdapla öpülmüş, kalbimin yerine taş koyulmuştu...

O kadar ketumdum ki, insanlara bile fazla soğuktum. Özellikle okulda; kimseyle bir iletişimim yoktu, olanı da gözlerimle yiyordum sanki. Okulu geçtim Yeliz' e bile tahammülüm yoktu. O günden sonra birkaç kere yazmıştı, okumamıştım. Aramıştı, bakmamıştım.
Duygusuz evsizler gibi ne yana gideceğimi bilmiyordum, benim de evim yitmişti çünkü.

Bakışlarımı alenen az ilerideki dayıya, daha sonra önüme çay bırakan çaycı abiye çevirdim. Ortamda muhabbetler yükseliyor, geçen ayı saymazsak kahvesine ilk defa kız giren dayı sobaya memnuniyetle odun koyuyordu.

Hazan Vakti ■ ASKERİ KURGUWhere stories live. Discover now