Bölüm 80💎

22.8K 1K 171
                                    

Sınır 500 oy 700 yorum💫

     
                                        💎


Ensemde saç diplerime uzanan ışık Serdar' ın bana dokunması kadar etkiliydi; sakin, yumuşak ve sıcak. 
Bu his beni biraz gülümsetti.
Dudağım şekillenirken arkamdan vuran akşam güneşi önümdeki duvara gölgemi iliştiriyordu. Uzun ince parmaklarımın, yüzüğümün, bir tutam saçımın ve burnumun yansıması çok hoştu. Parmaklarıma o tutam saçı doladım, bir şölenin ortasındaymışım gibi kıvıra kıvıra şekillendirdim.


Serdar' ın da söylediği gibi çok güzel kokuyorlardı. Onlar etrafımda savruldukça, parmaklarımla tenimde hareket ettirdikçe burnuma esiyordu kokusu. Serdar sürekli saçlarımı koklamakta haklıydı, bu kokunun dinlendirici bir hissi vardı.


Hareketlerimi sayesinde daimi değiştirdiğim gölgem tarafımca hoş, naif ve izlenilesi duruyordu. Hoşuma gittiğinden bu anı kendim için sayısızca tekrarladım, parmaklarım dakikalarca saçlarıma dolandı, saçlarım omuzlarımın arasında gezdi durdu. Kendime bir süre poz verdim diyebilirim, sadece tüm bunları çekmedim.

Onlarla oynanmasını seviyordum fakat kendi elim bende aman aman güzel bir hisse sebep olmuyordu. Bir başkası, özellikle Serdar' ın eli. Hatta sadece Serdar tüm anların en güzeliydi.

Başımı arkaya yasladım, duvar çok da rahat değildi ama bulunduğum cam kenarını seviyordum. Tabi normalde başımı yasladığım bu sert duvar değil Serdar' ın göğsü oluyordu.


Uzun uzun gölgemde belli olan fiziğimi süzdüm, uzanana parmaklarımla kendime çeki düzen verirken bir başka hissediyordum.
Garip.
Garip bir delilik.
Az ilerideki bilgisayarda şirinler açık, yanımda az evvel bitirdiğim kahvemin kupası ve içinde yarısı kırılıp yenmiş çikolatam. Gözlerimi mavi ekrana yavaşça devirip yumdum. Ev sıcaktı, huzurum da yerindeyken ya yerimde duramıyordum ya da sürekli bu haldeydim.

Rize' de bir dağ evinde olduğumuzdan da zaten yapılacak çok az şey vardı. Dışarıya çıkamıyorduk, onunla birlikte bir çok madde elenirken geriye sadece yatmak, film izlemek ve sevişmek kalıyordu.
Biz de hepsinin tamam ama özellikle içlerinden birinin hakkını hayli veriyorduk.

Haylazca tebessüm ettim.
Bu, yalnızca benim düşüneceğim bir edepsizlik değildi...

Gözlerimin ardında tüm dünyadan soyutlanmış bir huzur. Duş almışım ve üzerimde yeni pijamalarım. Saçlarım mis gibi, nemlendirdiğim cildim yumuşacık, kalbim pır pır... Kapının açılma sesiyle geldiğini anladım fakat ona gözlerimi aralamak yerine saçımla oynamaya devam edip usulca gülümsedim. Karşıki duvarda gölgemi gördüğüne emindim. Gölgemi gördüğüne, bana beni izleye izleye adımladığına ve bunu yaparken kaşlarını çatarak gülümsediğine.


"Ne yapıyorsun?" Sözleriyle birkaç saniye sonra önümde diz çöktü, oysa ne yaptığımı görüyordu. Bukleme dolanan parmağım durdu ama halim yitmedi. Onun yerine başımı usulca sağa hareketlendirdim. "Uyuyorum." Haliyle biraz uykusuzdum.


Gülümseyişini nefesinden anladım. Sıcak eli yüzüme çıktı, "Nasıl uyuduğunu biliyor musun ki?" Bilmem, nereden bilebilirim ki? Kaşlarımı "I-ı?" Diye çatar gibi oldum. Sanırım tarif edecekti, baş parmağı alt dudağımın üzerine indi ve onu yavaşça aşağıya çekip bıraktı. "Böyle."

Uyurken alt dudağımı sarkıtıyordum, öyle mi? Hep mi? Şaşırmıştım, bu şaşkınlık beni ona doğru harekete geçirecekti ki yüzüme inen sureti, dudaklarıma kapanan dudaklarıyla buklemi bırakıp elimi bir karşılık olarak usulca yüzüne koydum.

Serdar...

Kıpırdanan tenlerimiz onun için hareketlenen dudaklarımla birbiriyle buluşmuştu. Beklemiyordum, böyle istediğinde beni öpüp sevmesine hala alıştığım söylenemezdi ama yine de... Heyecan gibi bazı şeyler hoşuma gidiyordu.

Dudakları beni kendime hapsetmiş, sakin hamleleriyle etimi içine çekiyordu. Dilinin dilime örttüğü anlarda kendimi ona daha da açıp dudaklarını telaşsızca, tadına vara vara emdim.

Serdar' la öpüşmek benim için çok tarifsiz bir histi. Sanırım bu yüzden de nerede ne olursa olsun, ben ona hep susamış olacaktım. Dili beni keşfe çıkarken de, dudakları dudaklarımı sararken de...

Alt dudağımı emerek geri çekildi ve yavaşça yanıma oturdu. Elini kalçama, oradan belime doğru uzattı. "Gel bakalım." Eski yerimden söz ediyordu. Dizine oturdum, bedenimi ona çevirip usulca kucağına kıvrıldım. "Nerede kaldın? Mayıştım burada."

Hazan Vakti ■ ASKERİ KURGUWhere stories live. Discover now