Bölüm 52💎

22.9K 1K 673
                                    

Bu bölüm benim için çok çok önemli. Yorumlarınızı bekliyorum. Neler düşünüyorsunuz bilmek istiyorum.
Akışı bozan bir yazım yanlışı varsa şimdiden özür dilerim. Keyifle okuyun💐

12425 Kelime
Hazan 52/YÜZLEŞME BÖLÜMÜ

        
                                                                             💎

DÖRT SAAT SONRA.

Bağıra çığıra, küfürler eşliğinde indiğim arabadan kolumu tutan adama bakarak sinirle soludum. "Çek şu ellerini üzerimden!" Daha evvel onu defalarca ittirdiğimden mi, yoksa uçaktan indikten sonra başımın dönmesinden mi bilmiyorum ama o andan sonra her an kolumu tutmuştu. Tıpkı şu an ki gibi.

"Sakin ol yenge." Diyerek kapımı kapattı. Bakışları bende değil etrafta geziniyordu. Daha sonra bana baktı ve tek kaşı hayırdır der gibi havalandı. "Öyle bir diyorsun ki." Başını yavaşça sola doğru çevirdi, karşımızdaki eve yol alırken de bir günah işlemiş gibi kendi kendine mırdandı. "Tövbe estağfurullah."

Saatler önce bizzat kendisinden Serdar' ın kuzeni olduğunu öğrendiğim ve şu an kolumdan tutup beni dağ başındaki eve doğru çekiştiren adama karşı koymaya çalıştım. Evet. Saatlerdir her koşulda denediğim ve işe yaramadığını bildiğim halde yine de bunu yapıyordum.
Tuttuğu kolumu topuklu ayakkabılarımla sendelemeden hem yukarı hem de aynı anda geriye doğru çekerek yine bağırdım. "Nerede o gerizekalı!? Neden seni yolluyor!" Bunu ona kaçıncı defa soruyordum bilmiyorum ama henüz cevap vermemişti.

Adam resmen gecenin bir vakti, beni Bursa' dan kaldırıp zorla Urfa' ya getirtmişti. Pek zorla sayılmazdı da... Açıkçası ilk başlarda tamamen karşı çıksam da sonra Serdar' a duyduğum sinirle bir yanım deli gibi gelmek istedi. Yani şu an ki durumum da; istemem yan cebime koydu.

Yer yer adını defalarca duyduğum Azat' la nihayetinde tanışmıştım fakat bu tanışma beni pek memnun etti diyemezdim. Onun adına üzgündüm, sonuçta başka şekillerde de tanışabilirdik. Ona uzun uzun küfretmediğim zaman dilimlerinden birinde.

Azat boşta kalan elini pantolonunun cebine attığında gün aymak üzereydi. Turuncunun en güzel tonlarıyla doğudan bize yavaş yavaş merhaba diyen güneşe olan hayranlığımı daha sonraya sakladım ve sakince bana cevaplayan adama kulak verdim. 

Cebinden çıkarttığı anahtarla "Gelecek." Deyip kapıyı açtı. Hafif açıyla bana döndüğündeyse üzerimde hâlâ beyaz elbisem vardı. Üzerimi değiştirmeyi geçtim, sokağa dahi tam olarak giremeden bir nevi zorla arabaya bindirilmiştim. Vaktimiz yokmuş, uçak kalkacakmış gibi bir sürü şey zırvalamış, karşılığındaysa benden bir kamyon küfür işitmişti.

Merakla yüzüme baksa da yer yer gözlerini benden kaçırıyordu. Aslında; zorunda kalmadıkça gözlerime bakmıyor, küfürlerime rağmen bana asla kaba davranmıyordu.
"Ona sürekli gerizekalı diyor musun?" Bir eli halâ bendeyken diğer eliyle çelik kapıyı ittirip geriye doğru açılmasını sağladı. "Yani cidden, diyebiliyor musun?" Soruyu öyle bir ciddiyetle bana yöneltmişti ki, sanki nasıl oluyordu da Serdar' a hakaret ettiğim halde ağzımı kırmadığımı soruyordu.
Demiş miydim?
Kısa bir an zihnimi yoklarken nefesimi sinirle verdim. "Bilmiyorum ama merak etme, dememişsem de gelince bol bol derim."
Başını anladım der gibi salladı, kolumu bıraktı ve  içeriye girmem için geri çekilerek beni onaylarcasına "Ha haaa." Dedi. "Saatlerdir adamın arkasından ettiğin küfürleri bu defa yüzüne bakıp söylediğinde sağlam kalırsan haber ver. Sana ne istersen onu alacağım yenge."

Ederdim kiii.
Sağlam da kalırdım kiii.

Kolumu ne olursa olsun bırakmayan adamla tek yumurta ikizi gibi eve girdik. Eve attığım ilk adımda da kolumu sonunda ondan kurtardım. "Ne zaman gelecek? Ve nerde?!" Sorumu tekrar ederken evin giriş kapısından sonra koca salona ulaşmıştık. Yani giriş ve salonu ayıran herhangi bir iç daraltıcı hol ya da ona benzer bir şey yoktu.
Siyahla beyaz renklerin hüküm sürdüğü ve fazlasıyla geniş olan salonu yarım yamalak taradım. Biraz metre ilerde, sağda üst katlara çıkmak için beyaz trabzanlı merdivenler vardı.
Dışardan anladığım kadarıyla ev triplexti. Hatta ikinci ve üçüncü kattaki balkonlarının güzel manzaralara açıldığına adım kadar emindim.
Üstelik içi de şaşırtıcı derecede güzel, ferah ve lüks bir şekilde dekore edilmişti. Doğrusu, ev aşırı hoşuma gitmişti fakat ne yazık ki şu an ilgilenmem gereken konu çok başkaydı.

Hazan Vakti ■ ASKERİ KURGUWhere stories live. Discover now