Bölüm 90💎 Part 2

12.2K 872 655
                                    

Herkesin yorumunu görmek istiyorum💎

Sınır iki bölümün toplamı 1001 Yorum

Yıldızlara bastıysak keyifli okumalar❤


                                                                                💎


Domatesler ve biberler iyice pişmiş, kaşarlar mis gibi alışkandı da pizzalar bir türlü soğumuyordu. Birkaçını tepsiden tabağa alıp üzerindeki buharı elimle sağa sola savurdum. Artık bu konuda hayli sabırsızdım, saatlerdir onları yiyeceğim anı beklediğimden yerimde zıplar gibi olup dakikaların daha hızlı geçmesini diledim.
Bu sırada kalan tepsiyi fırına sürdüm, fırının kapağını da soğuması için aralık bıraktım. Arkamda kalan buz dolabından karadutlu sodayı açtım ve kendime uzunca bir bardak aldım.

Dün gece her şey olabildiğinden daha farklı ilerlemişti. Biz yakınlaştık mı yoksa yerimizde mi saydık bilmiyorum, daha doğrusu kendimle olan savaşım henüz bitmediğinden sağlam adımlarımı halâ ne yöne bırakacağımı bilmiyordum.
O bir kenara dursun sabaha karşı canım minik pizzalardan isteyince saat sekizde sanki biri tarafınsan uyandırılmıştım. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra hızlıca bir hamur yoğurdum, hamur mayalanırken de malzemeleri doğradım. Tüm bunlar olduğu sırada Serdar uyuyordu, öyle hatırlıyorum ki benim aksime tüm gece uyumamıştı. En son sabaha karşı beşte su içmek için ayaklandığım sıra suyumu o içirdi, gerisini hatırlamıyorum.

Ocağın üzerindeki androidden saatin ona geldiği gözüme ilişmişti ki mutfak kapısı yavaşça aralandı. Ses gitmesin diye kapatmıştım, belli ki erken uyanmıştı. Zaten onun saatlerce uyuduğunu pek görmemiştim ama az uyumasına rağmen fazla zindeydi. Ben olsam ayakta duramazdım, dünkü yürüyüşten sonra hele.

Ona olan utancımdan dönemedim, döktüğüm sodayı yavaşlattım, dudağımı içeriden ısırdım ve birkaç adım... Ardından yanıma gelmişti, belime dokunup kendini belli ettiğinde sesini de duydum. "Günaydın." O gayet iyiydi, üstelik hiç yeni uyanmışa benzemiyordu. Soğumaya durmuş pizzalardan birine uzandı, tabakta yeterince olduğundan bunu sorun etmedim.

Pizzadan bir ısırık aldığı sırada cevap mahiyetinde başımı sallayarak boşalan soda şişesini kenara ittim, o da kendime doldurduğum sodayı alıp başına dikti. Problem değil, dolapta yenisi vardı. "Doğru mu anladım," Yarısı yenmiş pizzayı tabağın kenarına bıraktı, "Yoksa öylesine mi yaptın?" Yavaşça dokunuyordu, dikkatli yönlendirmesi sonucu beni kucaklayarak tezgaha oturttu.

Ne anladı ki? Aşerdiğimi mi?

Tezgaha çıkınca neredeyse aynı boydaydık, başımı eğer gibi olup gözlerimi kaçırdım. "Canım istedi." Sesim fazla kısıktı, eğilip kulağımın altını öptüğündeyse benim aksime gülümsüyordu. "Aşerdin yani?" Öyle olmuştu ama hala yiyememiştim, dudağımı sarkıtıp başımı utana sıkıla salladım. "H hıı." Parmağımı tabağa uzatıp bir tanesine dokundum "Soğumuş mu?"

Çok istiyordum, biraz yesem.

Serdar kaynar yiyebiliyordu bu konuda ona güvenmiyordum ama başını sallayıp "Soğumuş." deyince güvendim. Ben alacaktım, benden önce davranıp minik yuvarlak pizzalardan birini aldı ve dudaklarıma yöneltti. Isırmadan hemen önce onunla göz göze gelmiştim, gözlerimi kaçıramadan tadına bakarken buldum kendimi.

Yenecek kadar soğumuş, salça ve domatesle yaptığım sosun o güzel aroması hamura geçmişti. Gözlerimi kapatarak o koca lokmayı çiğnemeye devam ettim.
"Çok güzel olmuş." Keyifli sesinden anladığım kadarıyla lokmamı yiyordu, demek beğenmişti. Ben de beğendim, bu defa en çok hangisinde mısır varsa gözüm onu aradı ki huyumu bildiğimden hepsine fazlaca koymuştum.

Hazan Vakti ■ ASKERİ KURGUWhere stories live. Discover now