"Babasına danışmanlık yapar, şifacıdır ve dinimizin önemli figürlerinden birisi haline gelmiştir. Rahiplerimiz onu çok sever."

"İyi o zaman, bende bu ışığı almaya giderim. Askerler bu iki adamı tutuklayın!" diye bağırdım ve ikisi şaşkınca bana baktılar.

Majesteleri diyerek, yaka paça götürülmüşlerdi. Bende elimdeki küçük resimle çalışma odama çekildim. Yemek yemeden, çalışmaya başladım ama gözümün ucundaki Larysa'dan dolayı olmuyordu. Annemin benim için düzenlediği dans gecesini bile ret etmiştim. İçim içimi yiyordu. Elimde resmi bulunan Larysa ise, ürkekçe bana bakıyordu. Masumdu. İçimi eriten bir masumluğu vardı. Resmi böyle ise, gerçek hali nasıldı?

Kapım açıldı ve içeri annem geldi. Bende resmi hemen ters çevirdim. Annem ise dikkatle bana bakıyordu. Masamın karşısındaki koltuğa oturdu.

Annem "Neler oluyor, oğlum? Neden eğlenceye gelmedin? Senin için hazırladım ve yeni kızlar da vardı."

"Gelmek istemedim." dedim.

"Bir varisin olmalı, farkındasın değil mi?"

"Anne! Bu konuda beni zorlama!"

"Bak, senden önceki abilerini yenerek bu tahtta çıktın ama asıl zor olan tahttı elinde tutmak."

"Korkmana gerek yok."

"Kendine bir eş seçmek istemiyorsan bari bir oğlun olması için haremdeki kızlardan olsun."

"Anne, ben çocuğumun Şahbanu'dan olmasını istiyorum. Bir cariyeden olmasını istemiyorum." dedim ve annem gözlerini kıstı.

"Annen de bir cariyeydi. Bak, şimdi ne oldum? Cariyelikten Şahana unvanı alan tek kadın benim." dedi sinirle.

"Unuttun mu, ben babama isyan ettim ve öyle tahttı aldım. Yapmasaydım, emin ol ikimizde ölürdük."

"Geçmişe bağlı kalma, oğlum. Emin ol, sana güzel bir Şahbanu seçeceğim ve en güzel cariyeleri sana sunacağım."

"Anne, ben güzellikten öte zekaya da bakarım. Aptal bir Habiria istemem."

"Güzel kızların hepsi senin hareminde zaten."

"Anne, değil. Bir kız değil." dedim ve annemin gözleri irileşti.

"Ne diyorsun?"

"Senden Baş Habiria odasını hazırlamanı istiyorum."

"O odanın sahibini unuttun mu?" dedi ve güldüm.

"Tanrıça Parsmet'e dua et ki, sana Şahbanu Odasını hazırla demedim. Sadece Baş Habiria odasını hazırla diyorum."

"Baş Habiria Alesha'ya ne diyeceğim?"

"Başka oda bulsun. Baş Habiria artık o değil!"

"Kim?"

"Artangal Prensesi, Larysa."

"Bir prensesi haremine mi alacaksın? Zaten dünden razıyıydı." dedi alaycı bir şekilde.

"Evet, anne. Bunun için elimden geleni yapacağım. Yarın ilk ışıkla Artangal'a gideceğim ve Larysa'yı göreceğim."

"Oğlum, bir prenses bu haremde yapamaz. O zaten en üst seviyede."

"Hayır, anne. Benimle en üst seviye de olacak. Zaten şimdilik baş Habiria odasında olacak. Gerisi ona kaldı. Ya Şahbanu olacak ya da Baş Habiria odasında bile tutunamayan basit bir kız olacak. Ayrıca Artangal'ı topraklarımıza katmamız için bir sebep olmuş olur."

"Oğlum, ateşle oynuyorsun." dedi ve gülümsedim.

"Unuttun mu, Şahana? Ben ateşle oynamıyorum. Ateşin kendisiyim." dedim ve elimdeki resme baktım.

Ateşin Kurbanıजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें