Bölüm 87💎

En başından başla
                                    

Gözüm akıllı tahtanın kenarına ilişti, ben de gülümsedim. "E hocam beş dakika kalmış zaten." Bana göre oldukça keyifli bir dersti, konuşmak içimdeki yersiz nefreti biraz olsun dindirmeye yetmişti.

"Şahaneydi, çok verim aldık." Bir yandan elindeki kağıtlara not tutuyordu, başımı teşekkür eder halde salladım. "Ben de, keyifliydi." Sınıfta gezinmesi ve bunu yaparken sürekli kağıtlarla ilgilenmesi gözüme hoş geliyordu, Işıl hoca iyi bir eğitmendi sözleri beni mutlu ediyordu.

"Evet hocam biz de." Sınıftan gelen uğultulu sesin ardından bakışlarını bana yönlendirip gülümsedi, "İleride sizi davalarda da izlemek istiyorum." Yanımdaydı, eli omzuma değdi ve bilgisayarına takılı diski çıkarttı. "Siyah yakışmış avukat hanım." Genelde bunu eniştem söylerdi, onunla da konuşmayalı epey oluyordu.

Dalmak üzere olduğum yerden sıyrılıp gülümsedim. "Boşanmalara bizzat sizi çağıracağım hocam."

"Dikkat et de enerji seni kendime çekmesin, boşanan sen olma Hazan." İşte bu o kadar olanaksızdı ki, gözlerimi devirip omzumun üzerinden ona döndüm. "Yok hocam benimkini tanısanız, mümkün değil çok fena." Serdar' dan bahsediyorduk, Serdar demişken nasıl özlemiştim ama birkaç saat daha ayrı kalmamız gerekiyordu.

Başını "Belli belli." Diye salladı, "Sana düşkün olduğu." Beni böyle içten ve net onayladığına göre onu okula gelip giderken görmüş olmalıydı. Zaten yüksek ihtimal Serdar' ı görmeyen de kalmamıştı.

"Nasıl tanıştınız?" Esma' ydı sanırım, sorusu beni aksi yöne çevirmişti, doğrusu ne diyeceğimi de bilememiştim bu yüzden manidar bir ifadeyle kaşlarımı kaldırıp tebessüm ettim. "Özel." Bunu daha önce Dilan' dan başka biri sormamıştı, birileri tarafından böyle merak edilmek garipti.

Değişen mimikleri... Onu üzmüş müydüm? Belki de toplu içinde olduğumuzdan beklediği cevabı alamadığı için biraz utanmıştı, Esma zaten çekingen bir kızdı onu böyle bir nevi geri çevirmem üzmüş olacaktı. Kendimi bir an o kadar kötü hissettim ki hem iyice ona döndüm hem de bu sırada derin bir nefes aldım. "Benim babam orgeneral, Serdar da yüzbaşı babamın sağ kolu. Öyle aynı ortamlara girince tanıştık, sonra Serdar bana açıldı." Hikayenin başına gidemezdim, doğrusu da bize hastı ve zaten bu da bir nevi başka bir evrendeki halimizdi. Tüm karşılaşmalar silinse kadere en güzel bu kalırdı; değil mi?

Keyfi yerine gelmiş şaşkın şaşkın beni izliyordu, onunla iletişime bulunmak içimi rahatlatmıştı ki Nurullah' dan ortamı yükseltecek keyifli bir ses duydum, "Üfff." Ayaklanıp ön sıralara doğru ilerlemiş, "Baban mı orgeneral?" Bu konuyla ilgili çoğu anlarda yer yer ben de gurur duyuyordum ve evet başkana baba demesem de ondan söz ederken babam diyordum. Çünkü tarafımca onu tanımlayacak daha iyi bir kelime yoktu.

Çok da bir şey söylemeden "Hıı." Diye tebessüm ettiğim sırada Işıl Hoca "Bir yakınımın haftaya mahkemesi var, boşanıyor." Diyerek yanıma geldi, o sırada birkaç arkadaşa daha elini uzatmıştı. "Örnek bir dava olsun istiyorsan gidebilirsin." Daha önce birkaçında bulunmuştum, aslında fena da olmazdı.

Davanın gününü ve saatini öğrendikten sonra Işıl Hoca' yla biraz daha konuşup ayrıldık. Aslında davadan ziyade bugün, dün gece karar verdiğim bir kararla o taksi durağına gidecektim. Henüz sabahın ilk saatlerinde Serdar' ın beni okula bıraktığı yerde kendimi yakın hissettiğim birkaç arkadaşa dün fotoğrafını çektiğim adamı soracaktım, sonra vaz geçtim. Çünkü yaşananlar benim için yeterliydi. Bugün o durağa gidip birilerine hesap sormak için başka bir kızın onayına gerek duymuyordum, benim için kendi duygularım ve beraberinde hissettiğim rahatsızlık fazlasıyla netti çünkü.

Bilenip, takıp takıştırıp yeniden öfkelenip çıktığım bu koridorda bir sonraki dersime bir saatim vardı. Şu bir saatlik arada o durağa gidecektim, en fazla on dakika sonra bu işin içinde, on beş dakika sonra da finalinde bulunacaktım.

Hazan Vakti ■ ASKERİ KURGUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin