Hamburger ekmeğinden taşan soslar bulamaç halinde ahşap tahtaya damlıyor. Tahtada servis son yıllarda revaçta. Hijyenik olmadığını söyleyenler de var, sunumun fevkalade göründüğünü de. İnsanlar her konuda ve koşulda ikiye bölünmeye meyilli. Fikir birliği çok nadiren görülür.
Bu kötü bir şey değil, aksine toplumu geliştiren bir unsur. Fikir çeşitliliğinin artmasına açız. "Robota dönüşen insanlar güruhu olmamaya." diye mırıldanarak kola bardağımı havaya kaldırıyorum.
Ceren cümlemi anlamsız bularak gülümsüyor. Yanakları şişkin. Oldukça sevimli görünüyor. O da kola içiyor ve gülmeye devam ederken bardaklarımızı tokuşturuyor.
Yemek faslı bitmek üzere.
Keyfim yerinde. Yine de aklımı kurcalayan arama kaydı hala gözümün önünde.
Hani bazen bir dürtü duyarsınız. Aslında yapmamanız gereken bir şeye bulaşmak için dayanılmaz bir arzu... Onu hala sevdiğiniz için eski sevgilinizi arama isteği gibi ya da sınavda yan sıranızda açıkça duran, çalışkan öğrenciye ait kopya çekmeye yönelik o cevaplarla dolu kağıda bakma arzusu gibi. Örnekler artırılabilir. Ben de Anıl'ı aramak istiyorum. Oysa ki onunla iletişim kurmamam gerek. Yeni bir yıkımı kimse kaldıramaz.
Yine de beni arayan o. Bir şey oldu ki bunu yaptı.
O fazlasıyla otokontrollü birisidir. İstemediği hiçbir şeyi kimse ona zorla yaptıramaz.
Ve beni aradı.
Demek ki istedi.
Bu düşünce ve getirdiği his kanımı kaynatıyor.
Artık Ceren'e açılabilirim. "Gün içinde beni Anıl aramış." diyorum havadan sudan konuşurmuş gibi.
Ceren'in gözler fal taşı gibi açılıyor. Tam da kolasından yudum almış, yutkunmakta zorlanıyor.
"Nasıl ya?" diyor. "Hala nasıl yüz bulup arıyor."
"Helin'le de nişanlanmışlar." diyorum.
Bu sefer Ceren kolasının birazını püskürtüyor. Ona peçete uzatırken omuz silkiyorum. Bakalım Ceren nasıl yorumlar yapacak.
YOU ARE READING
Sır Sepeti
Všeobecná beletriaİnsanlar DM kutumu dolduruyor, sırlarını anlatarak rahatlıyorlar. Çünkü ben hiç kimseyim. İnstagram'daki anonim hesaplardan sadece biriyim ama insanların işine gelirim.