Kaybeden

2.2K 214 14
                                    

Tuhaf mesajdan kastı ne?

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Tuhaf mesajdan kastı ne?

Aklıma gelen ilk şey bu oluyor. Benim gönderimi bir mesaj olarak algılıyor olamaz, zannetmiyorum. Öyleyse başka bir şey var ve belki beni daha önceden de bu durum için aradı. Damarlarımda dolaşan hayal kırıklığını hissedebiliyorum. Benden uzak kalamadığı için, kendini daha fazla tutamayıp beni arama ihtimali çok daha cezbediciydi.

"Ara onu." Ceren komut veren otorite figürü gibi davranıyor. "Hemen."

Belli belirsiz başımı sallıyorum. Yine gerçeklikten koptum ve yönlendirilmeye ihtiyacım var. Cevapsız çağrılar kısmına giriyorum telefondan. Anıl'ın ismi orada, baş köşede. Üzerine tıklıyorum, aranıyor. Ceren telefonu elimden alıp masanın üzerine koyuyor ve hoparlör kısmını aktifleştiriyor. "Ne." diyor fısıldayarak. "Anlattıklarını ben de duymalıyım."

Her neyse.

İkinci çalışta telefon açılıyor. "Beril." diyor Anıl. Onun sesini duymak kalbimde ritim değişikliğine sebep oluyor. Hem heyecanlanıyorum hem de midem bulanıyor. Bana dokunuşunu hatırlıyorum tekrar ve kendini kaptırışını. Duramayışını. Nefesimi tutup gerçekliğe öylece dönüveriyorum. Kulağımı tıkayan baloncuklar varmış da onlar patlıyor sanki. Duyularla hissettiğim her şey ansızın keskin bir hal alıyor.

"Buradayım." diyorum kısık bir sesle. "Aslında aramayacaktım ama mesajının önemli olduğunu düşündüm. Neler oluyor?"

Anıl bir süre sessiz kalıyor. "Burada anlatamam, bir yerde buluşabilir miyiz?"

Ceren'le göz göze geliyor. Önce omuz silkiyor, sonra ne olacak dercesine başını sallıyor. Ah Ceren, zamanında bir sürü şey oldu. Ne çabuk unutuyorsun. Böyle düşünmeme rağmen telefona "Saat kaçta ve nerede?" diyorum.

"Hemen şimdi..." diyor Anıl nabız yoklayarak.

"Bu kadar önemli olan ne?" diyorum kaşlarımı hafifçe çatarak, alnımda çizgilerin oluştuğuna yemin edebilirim.

"Geldiğinde öğrenirsin." diyor Anıl ve bana konum atacağını söyleyerek telefonu kapatıyor. Hiçbir şekilde konuyu uzatmıyor, sesi gergin. Hayal kırıklığım derinleşiyor. Ben Anıl'ın umurunda bile değilim.

Evet. Birini sen bıraktığında hayat çok daha kolay. Yanlışların farkında oluyorsun, devam ediyorsun, benliğini koruyorsun ama... Karşıdaki kişi senden vazgeçtiğinde o kişi senin için artık bir saplantı oluyor. İşte burada devreye giren şey bence kesinlikle ego. Vazgeçilir olmak insanlığın hazmedemeyeceği bir şey. Bu yüzden ikili ilişkilerde kızlar erkeklere kolay kolay yüz vermez. Tam anlamıyla hoşlanmadıklarını düşünürler ve aradan zaman geçip de erkek pes edince kızlar bir irkilir. Çünkü o ilginin hep orada olacağına inanmışlardır. Sonra o erkeği düşünmeden edemezler. En azından ilişkilerin yüzde ellisi böyledir.

Vazgeçince kıymete binmek.

İlişki dengesi önemlidir. Hep alarak olmaz, hep veremezsin de. Bir diğer hata da şu ki; bu döngüden sonra ilişkiye başlandığında kızlar baştaki hataları yapmamak adına hep verici olmaya başlar. Al ver dengesi yine yoktur ve bu da kesinlikle sağlıksız bir ilişki çeşididir.

Gerçi satırlarda ahkam kesmek kolay. Terzi kendi söküğünü dikemezmiş derler, benim durumum da tam olarak böyle. Söylediklerime kulak verin ama yaptıklarımdan da ders çıkarın. Yoksa benim gibi hep kaybetmeye mahkum olursunuz.

Sır Sepeti Where stories live. Discover now