Buluşma

2.2K 215 33
                                    

Helin'in evi zengin bir muhitte

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Helin'in evi zengin bir muhitte. Burada yollar geniş, siyah asfalt jilet gibi. Ağaçlar görkemli bir şekilde büyüyerek geniş gölge alanlar oluşturuyor. Şimdiyse havaya uyum göstererek yaprakları dökülmüş, çıplak dallardan ibaret kalmışlar. Çiçekler piyasada yok, toprak derin uykuda. Bahardaki canlanma curcunasına hazırlanmak adına dinleniyorlar.

Bu bölgede evler hep müstakil, sanırım zenginler apartman hayatına pek uyum sağlayamıyor. Ne kadar çok para, o kadar kişiselleştirilmiş alan... Her şeye birebir sahip olabildikleri için paylaşım ruhu onlarda köklenmiyor. Bu yüzden yaşam alanlarını da kimseyle paylaşmak istemiyorlar. Tek, görkemli ve yalnızlar. İşte size zenginliğin özeti.

Tabii bunlar tamamen benim görüşlerim; genelleme yapmıyorum. Bu yüzden beni ya da yazdıklarımı eleştirmeden önce bunu iyice bir düşünün.

Gelelim Helin'in evine. Toz pembeye boyanmış, tatlıyı andıran üç katlı bir yapı burası. Katların birbiriyle kesişim kısımlarını sarmaşıklar süslemiş. Balkonlar yuvarlak ve dış kısımdaki merdivenle bağlantılı. Ev, komşulardakine nazaran görece küçük sayılır ama bahçeleri devasa. Her yerden bir meyve ağacı fışkırmış, hamak ve mumlarla süslü romantik dokulu bir köşe var. Çocukların kumda takılmaları için bir oyun alanı bile tasarlanmış. Helin ve ailesi evden ziyade dışarıda vakit geçirmeyi seven insanlar ve bu durum yaşadıkları yerle kendini oldukça belli ediyor.

Aslan yattığı yerden belli olur sözünü buna entegre edebilir miyiz?

Her neyse.

Eve geldiğimizde Helin'i bahçede bizi beklerken buluyoruz. Araba garaj yoluna yanaşırken Anıl'a kaşlarımın havada olduğu bir bakış atıyorum.

Sadece omuz silkiyor. "Mesaj attım çünkü bizi gördüğünde olay çıkarmasını istemedim."

Başımı iki yana sallıyorum. "Helin olayların kızı değil. Geçen gün denk geldik ve bana kanatları olmayan bir melek gibi davranması oldukça sinir bozucuydu. İnan bana, kavgayı tercih ederdim. Öylesi çok daha normal olurdu."

"Kimsenin benim için kötü olmasını istemem."

Anıl'a keskin bir bakış atıyorum. "İçin rahat olsun, olay kesinlikle sen değilsin. Helin'le şu anki ilişki dinamiğimizi şekillendiren şey hatalar silsilesi." Arabadan inmeden önce son kez dönüyorum ona. "Anlamadığım şey ne biliyor musun? O gece evet sana kendimi kaptırdım, sonrasında her ne kadar durmak istesem de durum buydu ve sen... Aramızdaki çekim neticesinde herkese benden bahsettin ve Helin'den ayrılacağın kesin gibiydi. Neden ikiyüzlü gibi davranıyorsun?"

"Çünkü Sarp'a baktığında utanç doluydun ve öfkeliydin, bu öfke de sana yönelikti. Kendinden nefret eden bir insan olmanı istemedim." Anıl kapıyı açıyor. "Bu yüzden senden uzak durup hayatıma devam ettim." Samimi olduğunun farkındayım ama gizlediği bir şeyler de var. Gözlerini kaçırmasından belli, onu çözebileceğim kadar vakit geçirmiştik bir zamanlar.

Üstüne gitmiyorum. Gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkmak gibi bir huyu var.

Helin beni görünce hafifçe gülümsüyor. "Selam." diyor. "Hoş geldiniz." Saçını fırçayla parlatmış; sarı telleri yumuşacık ve nizami duruyor. Üstünde yeşil, kaşmir bir kazak ve krem rengi pantolon var. İnce topuklu krem rengi botlarıyla zarifliğine zariflik katmış. Ellerini önünde birleştirmiş, kuğu zarafetinde dik duruyor. Altın rengi saati incecik bileğinden her an çıkacak gibi elinin üstüne kaymış.

Bense onun yanında spordan yeni çıkmış bir velede benziyorum. Saçım rüzgardan dağınık, yüzüm kuru ve hatta makyajım akmış bile olabilir. Ne bulduysam üzerime geçirdiğim için kıyafet renklerim uyumsuz ve düz taban ayakkabımla kısalığıma kısalık ekliyorum. Minyon Beril'i aslında severim ama şimdi... Helin'in karşısında kendimi oldukça... özensiz hissediyorum. Gergince montumu çekiştiriyorum ve belli belirsiz gülümsüyorum. "Hayat sürprizlerle dolu değil mi?" Dişlerimin arasından konuşuyorum resmen. "O konuşmadan sonra tıpış tıpış buraya geleceğimi kim tahmin ederdi ki."

"Olay çıkmasını beklemeye gerek yok, normal zamanlarda da görüşebiliriz. Biz bir zamanlar yakın iki arkadaştık Beril."

Seni küçük Rahibe Teresa, nasıl bu kadar sakin kalabiliyorsun?

"Hayır canım." diyorum ona dik dik bakarak. "Ben erkek arkadaşım beni terk ettiğinde teselliyi senin sevgilinde bulacak kadar zavallıydım. Biz asla arkadaş olmadık, olsaydık inan bana Anıl'a o gözle bakmazdım. Şimdi içeri girip şu katili bulabilir miyiz? Zira yalnız ve olaysız hayatımı çok özledim."

Sır Sepeti Where stories live. Discover now