Çember

1.9K 195 10
                                    

Gönderi tam da ben tuvalete gittiğimde paylaşılmış

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Gönderi tam da ben tuvalete gittiğimde paylaşılmış. @sepetkatili'nin tam da uzun sessizliğini bozup bana mesaj attığı zaman... Ceren'in söylediğine göre Helin telefona bakmıyormuş, Anıl'la fazla meşgulmüş. Buna rağmen Anıl telefona bakacak fırsatı bulmuş. Bu durumda ya Ceren şüpheli bir açıklamada bulundu ya da dediği gibi onlara çok da dikkat etmedi. Gerçi katil Ceren olsa Helin'in telefonunu kurcaladığını üstüne basa basa söylerdi. Şüpheleri kendi üzerinden uzaklaştırırdı. Yine de zamanlama manidar, bu yüzden katilin bu evde olduğunu düşünmeye başlıyorum. Hatta... İçerik gösteriyor ki katil gerçekten de bu evden biri.

Neler yaptığımızı ve ne yazık ki henüz konuşulmadığını bile biliyor. Etrafım şüphelilerle çevrili, bir çemberin ortasındaki kocaman soru işaretiyim. Burada toplanmamızın bile bir amacı var, kötü şeyler olmasından endişeleniyorum. En çok merak ettiğim şeyse... Katilin kimliğinden ziyade ailemle ilgili gerçeği kimin bildiği.

Kimseye söylemedim, kimseye bahsetmedim. O ihmal edilen küçük kız çocuğunu gerçek bir forma kavuşturmak en son isteyeceğim şeydi çünkü. O gerçekti, vardı evet inkar edemem ama geçmişte kalması gerekiyordu. Şimdiyse onu bilen biri var ve bunu yaymaya cüret edebiliyor.

Kim... Kimsin sen?

Kardeşin, diye fısıldıyor iç sesim. Aynı şeyleri yaşayan tek kişi kardeşin ve ağzından bir şeyler kaçırmış olabilir.

Olabilir mi? O da geçmişinden utanç duyuyor ve hatta yurt dışına gidişi, kaçışının sembolüydü. O çok uzun zaman önce aileme ulaşmaya çalışmayı bıraktı. Onları içinde öldürdü. Ebeveynlerinin varken yokluğunu çekmektense hiç olmadıklarını varsaymaya başladı. O bana göre daha mutlu, çünkü bende umut denen o garip ve işe yaramaz duygu hala mevcut. Deneyimlerime rağmen ümit etmeye devam ediyorum.

Acınası Beril...

Her neyse, konudan sapmamam gerek. Kardeşime çevremdeki herkesten bahsederim ama hiçbiriyle tanışmadı. Uzun zamandır ülkeye ayak basmadı ve telefonu çevremden birine uzatıp al bu da kardeşim demek, bana göre değil. Yani kardeşimin varlığı biliniyor ama kimse onunla tanışmadı. Bu yüzden ağzından bir şeyler kaçırması imkansız.

İmkansız mı? Belki de sadece zordur. Telefonumu kurcalayıp kardeşimin numarasını bulmak pek de imkansız olmasa gerek.

Derin bir nefes alıyorum. Odadaki herkesi tek tek inceliyorum. Sarp'ın bakışları sıcacık, Anıl tedirgin. Helin ketum görünüyor, Umut ise öfkeli. Bana bir böcekmişim gibi, tiksinerek bakıyor. Sırlarını bir oyuncak gibi kullandığımı düşünüyor. Yanılıyorsun Umut, ben sadece seni rahatlattım. Sen kendi içindeki çıkmazını kimselere anlatamazken ben sana konuşman için imkan sundum. Balıklama atladın, inkar etme. Şimdi beni suçlayamazsın.

Bakışlarımdan düşüncelerimi anlayabiliyor mu bilmiyorum ama uzun bir süre Umut'a kilitleniyorum. Ceren giriyor sonra kadrajıma. En yakın arkadaşım, fazla şüpheli görünen kişi. Katil bunlardan biri ama kim, bu gece bu sorunun cevabı ortaya çıkacak. Bunun için uğraşacağım.

"Evet millet." diyorum ellerimi iki yana açarak. "Sırların o ünlü sepeti benim ve şimdi tam da burada... sizin sırlarınızı duymak için beklemekteyim."

Sır Sepeti Where stories live. Discover now