Bardaklar

2.2K 219 15
                                    

Eve girdiğimizde gözüm önce kitaplık rafındaki bibloya takılıyor

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Eve girdiğimizde gözüm önce kitaplık rafındaki bibloya takılıyor. Sonra ruj aklıma geliyor. Yıllar önce de evde böyle tuhaf ya da açıklayamadığım eşyalar bulduğum olurdu. Kardeşimin bir oyunu olarak kodlamıştım bunları zihnime. Şimdi yine düşünüyorum. Eve rahatça girip çıkan biri bunları bırakabilir, kardeşim de anahtara sahip bir diğer kişi. Sonra saçma buluyorum bu fikri.

Yurt dışından dönmüş olsa mutlaka beni arardı, böyle ufak oyunlara başvurmak onun tarzı değil. Yine de içimdeki dürtüyü bastıramayarak numarasını tuşluyorum. Ne yaptığını sormam gerek. Telefonu kapalı, düşünceyle çatıyorum kaşlarımı. "Hadi ama." diyorum. "Nerelerdesin?"

"Kiminle konuşuyorsun sen?" Ceren mutfak tezgahında oyalanıyor. Su ısıttığını görüyorum, yedikleri ve içtikleri yeterli gelmemiş olacak ki kendine kahve yapacak.

"Kimseyle. Kendi kendime mırıldanıyorum işte." Ona yaklaşıyorum. "Bana da sert bir kahve hazırlasana. Hala başım ağrıyor, kendime gelmem gerek."

"Ağrı kesici almaya ne dersin."

Ceren'in bana ebeveynlik taslaması hoşuma gidiyor, en azından birileri arkamı kolluyor diye düşünüyorum. "İyi fikir ama kahveden kaytaramazsın." İşaret parmağımı ona doğrulatarak minik bir tehdit havası oluşturuyorum.

"Ah, tamam Beril." Bıkkın Ceren iş başında. Dolapları gürültüyle açıp rafları kurcalıyor. "Bardakların yerini mi değiştirdin sen?"

"Hayır." diyorum mutfak tarafına odaklanarak. "Hala raftalar."

"Hayır." diyor Ceren beni taklit ederek. "Onları çekmeceye koymuşsun."

"Ben koymadım. Biz yemekteyken temizlik şirketinden bir kadın gelecekti. Belki de o yapmıştır."

"Başkasının düzenine burnunu sokan insanlardan hiç hoşlanmam." Sonrasında aydınlanma yaşamışçasına başını kaldırıyor Ceren. "Raftaki biblonun sırrı açığa çıkmış olabilir mi?" Gözleri parlıyor, başı yana eğik.

"Ne yani..." diyorum. "Bu kadın evlerini temizlediği insanlara minik hediyeler mi bırakıyor. Noel anne mi bu."

"Neden olmasın." Ellerinde bardaklarla kollarını iki yana açıyor Ceren. Evimdeki varlığı paha biçilemez. Buraya hayat veriyor, enerjisini aktarıyor.

"Sen ne yapacaksın peki?" diyorum. Durduk yere aklıma geliyor mevcut hali.

"Hangi konuda?" Kafası karışıyor.

"Şu evli adamla ilgili olarak."

Duraksıyor. Bu konunun onu yaraladığı belli. "Bana gerçekten değer verdiğini hissetsem onun için savaşmaya devam ederdim Beril. Kötü görünmek falan umurumda değil, benim için önemli olan kendimin ne hissettiği."

"Ama?" diyorum onu teşvik edercesine.

"Şu aldatılan eş rumuzuyla paylaştığın gönderi var ya... Benimki yani artık eski benimki karısına dönmenin daha güvenli olacağını belirtti bana. Karısı ona barış dalı uzatmış çünkü bla bla bla. Bu yasak ilişkiye daha fazla devam edemezmiş. Benimle gençlik enerjisini hatırladığı için birlikte oluyormuş ama artık yuvası tehlikedeymiş ve seçimi hiçbir zaman ben olamazmışım."

"Sana neden kızıyorum biliyor musun?" Ceren'in tam karşısına geçiyorum, aramızda tezgah var. "Ona bu egoyu yaşattığın için. Keşke ayrılan sen olsaydın, o pislik adama bu tatmin hissini yaşatmasaydın."

Bana kahvemi uzatıyor, koyu bir zehir. "İlişkiler konusunda pek de matah sayılmayız Beril."

Biliyorum, diyorum içimden. Çünkü Anıl ve Sarp'ı düşünmeden duramıyorum.

Sır Sepeti Where stories live. Discover now