65.bölüm

1.2K 46 86
                                    

Bütün eksiklerin tamamlanma zamanı gelmişti. Alazın diğer yarısı leylaydı. Hiçbir zaman hiçbir yerde ve hiç kimse tarafından tamamlanamayacak olduğunu hisseden  Leyla.

İsmi bile kendi kulaklarına sağır kendi diline yabancı olan Leyla.

Leylayı sevmek ateşe yalın ayak yürümek gibiydi. Leylayı sevmek sönmeyi beceremeyen köz parçalarına basıp yanık kokmak gibiydi. Leylayı sevmek acıydı, kederdi, ağrıydı.

Alaz leylayı seviyordu. Alaz ilk kalp ağrısına çare bulamıyordu. Derdini zehriyle yudumluyordu.

Kimsesiz ve soğuk bir gece yarısı  kollarına sığındığım adam leylasına kavuşmanın mutluluğu içerisindeydi. Bu hikayede mutlu olmayı hak eden tek kişi belki de oydu.

Ayakları bastığı közlerin acısıyla yanıyor derisindeki yanık  kokularını koynuna sardığı leylasından başkası alamıyordu.

Acıya gülümsenebilir miydi? Kollarına sığındığım genç adam koynuna sardığı ağrıya ellerine doladığı ateşe rağmen gülümsüyordu.

Koynunuza aşk diye sardığınız  köz olunca yanmamak elde değildi. Bu hikayenin sonunda belki de ikimizde yanacaktık. Ama değecekti.
En azından birimiz mutlu olacaktı.

"Götür beni buradan."

Gece karası gözlerin içerisinde gördüğüm merhamet kırıntıları aşkı bile perdeliyor, aşk gibi güçlü bir duyguyu bile silikleştirebiliyordu.

Belki de iki senedir ilk defa mutluydu alaz.

Göğsüne sardığı ateş yakacaktı biliyordu, biliyorduk ikimizde.
Alazın halini gören hiç kimse yanmayı bu kadar dileyemezdi.

Yanmak birisini yakmaktan daha acıydı. Kendimden biliyordum.

"Gel buraya!"

Kollarının arasında cansız bir serçe gibi titriyordum. Halit hak ettiği sonu bulmuş karanlığım bitmişti. Barlas geride kalmıştı.

Ona verebilecek bir kalbim yoktu biliyordum. Ama tanrı biliyor ya o an herşeyi unutmayı göğsümdeki ağrıyı zihnimdeki kül edilmiş heceyi unutmayı onu sevebilmeyi dilemiştim. O an ilk defa alazı sevebilmeyi dilemiştim tanrıdan.

Sevilmeyi gerçekten de hak ettiğini düşündüğüm bu adamı zerrelerimi titretircesine sevebilmeyi dilemiştim.

"Merveeeeee!"

Ayaklarım bir bilinmeze doğru usul usul  yol alırken kulaklarım uğultulu bir sessizlikte yanıyordu.

Olduğum yerde sığındığım kucağın sıcaklığı altında ayaza tutulmuş bir hasta gibi titriyordum. Cansız adımlarım durmuştu.

Olduğum yerde put gibi dikilmiş öylece  bekliyordum. Alaz olmasa ve bedenimi o kadar sağlam tutmasa yere yığılacak kadar güçsüzdüm.

Ben miydim sadece bu sesi duyan? Zihnim oyun mu oynuyordu yine? Deliriyor muydum sonunda gerçekten de?

Akıl sağlığımı koruyabilecek gücüm kalmamıştı. Savaşabilecek yaşayabilecek  gücüm kalmamıştı. Bedenimi emanet ettiğim kolların arasında bir et yığını gibi kimsesiz hissiz öylece  kalakalmıştım.

"Merveeee!"

İkinci defa duyduğum ses tüylerimi ayağa kaldırıyor canlı canlı itildiğim ateşlerde cayır cayır yakıyordu bedenimi. Ayakları yanık kokularıyla dolu olan alaz buz gibiydi.

Tenimdeki yanık  kokusu genzimi yakıyor çektiği acı zihnimi karıncalandırıyordu. Hak etmiyordu, hak etmiyordum, hak etmiyorduk ikimizde.

Sırtımdaki boncuk boncuk ter damlaları derime bırakılan ateş topları gibiydi.
Bu başa çıkmam gereken büyük bir sorundu.

Arı Kovanı #wattys2023Where stories live. Discover now