36.bölüm

3.3K 166 442
                                    

"Bırakkkk!"

Olanca gücümle bağırdığım adam saçlarımı diplerinden asılarak acıtıyordu. Bedenimi yatağa doğru hırsla ittirmişti. 

"O oruspu çocuğunu unutacaksın. Gelmeyecek o." 

Gözyaşlarım yağmur gibi inerken saç diplerim acıdan sızlıyordu. Gelecekti! Bırakmazdı o beni, bırakmazdı tuttuğu ellerimi.

"Gelecek!"

Gelecek demiştim bağırarak Halite gelecek!

Gelecekti!
Barlas gelirdi!

"Sattı seni bana o oruspu çocuğu parasını aldı ve gitti."

Neler söylüyordu bu adam böyle! Kulaklarım uğulduyor, kalbim yanıyordu.

"Yalan söylüyorsun." 

Yalandı bütün söyledikleri barlas ölse bile  beni asla bırakmazdı. Benden asla vazgeçemezdi.

"Yalan söylüyorum öyle mi?"

Hastalıklı bir şekilde gülümsüyordu karşımdaki adam. 

"Yalan söylüyorsun, beni buraya zorla getirdiniz kaçırdınız." 

Odanın içerisindeki eşyaları yerlere atıp parçalayan adam delirmiş gibiydi. Öfkeden gözü hiçbir şeyi görmüyordu.

"Seni İngiltere'den nasıl kaçırdım zannediyorsun kimin sayesinde getirdim seni buraya hiç düşündün mü?"

"İsmini bile değiştirdim kim yardım etti sanıyorsun bütün bunları yaparken." 

Bu adamın söylediklerinin Barlasla ne alakası vardı.

Etrafındaki her şeyi büyük bir öfkeyle kırıp döken adam adeta burnundan soluyordu. Sinirliydi, öfkeliydi, bu bakışları tanıyordum bu bakışlarda nefret vardı.

Bu adam benden nefret ediyordu. Bu adam barlasa olan aşkımdan nefret ediyordu. 

Odanın içi cehennem gibiydi. Yerdeki cam kırıkları ve dağılmış eşyalar ağır bir matem havası katıyordu bulunduğumuz rahatsız edici ortama.

Bu odada bir adamın dokunarak  öldürmeye çalıştığı küçük bir kız vardı. Bu odada avaz avaz bağırdığı halde sesini kimseye duyuramadığı için  sessizce ölen bir kadın vardı.

Bendim, birisi duysun sesimi bu gece ölen bendim. Karşımdaki  kötü  adamın bakışlarındaki koyu siyaha boyanmış keskin nefret içimdeki küçük kızı indirdiği ağır darbelerle yavaş yavaş öldürüyordu.

Ona karşı koyacak gücüm yoktu. Barlasın beni bir an önce bulmasını istemekten başka yapabileceğim hiçbir şeyim yoktu.

Korku aç bir kurt gibi derilerime tırnaklarını geçiriyor ve etlerimi lime lime parçalıyordu. 

Korkunun hisli kokusu derime sinmişti. Karşımdaki adam bedenimi sanki basit bir eşyaymışım gibi fırlattığı yatağa doğru yaklaşıyordu.

Korkuyordum. Sanki ondan kaçabileceğim bir yerim varmış gibi yataktan kalkmış ve olanca gücümle koşmaya başlamıştım. Daha bir kaç adım atar atmaz duvara toslamıştım.

Avını yakalayan bir avcı gibi üzerime doğru gelen adam iyice yaklaşmış ve aramızdaki lanet olasıca mesafeyi sıfıra indirerek elleriyle terden ve yaştan yüzüme yapışmış saçlarımı kulağımın arkasına bırakmıştı. Titriyordum!

"Dokunma!"

Kelimeler boğazıma diziliyor, boğazımdaki ağır yumru mideme kadar yayılıyordu. Saçlarımı bileğine dolayan adam yüzüme öfkeyle bakıyordu.

Arı Kovanı #wattys2023Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin