Hayalkırıklığı!
İçinde bulunduğum durumu anlatabilecek tek kelime sanırım sadece buydu.Kalbimde milyonlara ayrılan kırıklar kaburgalarıma batıyor ciğerlerimi kan yutmuş gibi lime lime dudaklarıma getiriyordu.
"Doğru bir seçim yaptın Barlas. Şimdi karını ve kızını al ve git buradan."
Halitin barlasa söyledikleri kulaklarıma doluyor lakin aklım almıyordu bütün bu yaşananları.
Havale geçiren bir çocuk gibi zangır zangır titreyen bedenimi güçlükle ayakta tutabiliyordum. Dermanım kalmamıştı iyi değildim.
Yanımdan tek bir kelime etmeden insafsızca uzaklaşmayı seçen adamın karşısına dikilmiştim. Gözyaşlarım yağmur gibi iniyor sokakta sevgi dilenen kimsesiz bir çocuk gibi beni sevmediğini bildiğim bir adama hıçkırarak yalvarıyordum.
Önüne atladığım dakika bulunduğu noktada duran Barlas hiçbir tepki vermiyordu. Karşısına geçtiğim adamın güzel yüzüne çıkan ellerim titreye titreye dokunuyordu yüzüne.
"Gidemezsin bırakamazsın beni Barlas."
Susuyordu.
"Birşey söyle Allah'ın cezası susma birşey söyle."
"Bir tek seni sevdim gördüklerinin ve duyduklarının hiçbiri doğru değil de."
"Susma Allah aşkına susma birşey söyle."
"Sana inanmaya hazırım yeter ki birşey söyle barlas."
Yüzüne titreye titreye dokunan ellerimi tutup indirmişti. Hiçbir şey söylemeden karşımda dikilen iri beden canlı canlı itildiğim tek ateşti.
Yaştan bulanık gören gözlerim yüzünü seçemiyordu. Ellerimi yumruk yaptığım göğsüne defalarca vurmuştum.
"Susma yaşadıklarımızın yalan olmadığını beni sevdiğini söyle."
Hiçbir şey söylemeden gitmeye kalkışan barlasın ayaklarına kapanmış gözyaşları içerisinde yalvarıyordum. Halit yalan söylüyordu. Bütün bu saçmalıkların bir açıklaması mutlaka vardı.
"Gidemezsin bırakamazsın beni böyle bitmesine izin veremem."
Yerde çaresizce yalvaran bedenimi omuzlarımdan tutarak yerden kaldıran Barlasın ilk defa bu kadar soğuktu bakışları. Yüzünün her bir satırını ezbere bildiğim adamın hiçbir duygu kırıntısını yakalayamıyordum mimiklerinden.
İki senedir ilk defa bir yabancıya bakıyormuş gibi baktığım bu yüzde tanıdığım hiçbir duygu kırıntısı yoktu.
Merhamet, aşk, şefkat, huzur hiçbiri yoktu. Çatlakların sızdığı mavi harelerde sadece acı vardı. Karşımdaki barlas değil bir yabancıydı.
Aşkımı bir elvedaya sığdıramayan bir yabancı...
Duygularımın ayaklarının altında ezildiği bir yabancıdan duymayı istediklerim kalbime kanlı çizikler bırakıyordu.
"Durunun yaşaması için bir seçim yapmak zorundaydım."
Duyduğum tek cümle ateşe değmiş gibi yanan elimi çekmişti bedeninden.
Annem olduğunu söyledikleri kadının bağlı olduğu sandalyenin yanı başında yerde kanlar içerisinde yatan adamların birinin elinden aldığım silahı doğrulttuğum adam bu defa Halit değil barlastı.
Haliti öldürmeyi başaramamıştım belki ama barlası öldürecektim. Sevgimi hak etmeyen bu adamı öldürecektim.
Ağzı bağlı olduğu için konuşamayan kadın gözyaşları içerisinde kafasını sallıyordu. Bir delilik yapmamamı elime aldığım silahı bırakmamı istediğini biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Arı Kovanı #wattys2023
Teen FictionSaçlarının tellerine ölümü astığını bildiğiniz bir kadını sevmek intihardı. Siyah gözlerinin içerisinde gördüğüm ceset bir adamı felakete sürüklüyordu. Kadın adamın felaketiydi. Zemheri kışın koynunda göğsüne bastırdıgı köz, boynuna geçirdiği ipti...