51.bölüm

2.1K 117 168
                                    

Basite indirgeyemediğin her ihtimal zihninde kanlı bir ihtilale gebedir. Kargaşa doğurur.

Bir çocuk misali doğar, büyür ve gelişir. Zehirli bir sarmaşık gibi dört bir yanını kuşatır.

Nefes almana bile müsaade etmez. Yaşam alanına sinsice sokulur ve yaşam damarlarına yayılır. Beklemediğin bir anda eli kanlı azılı bir düşman olup, karşında belirir.

Bir düşmanla savaşır gibi savaşır ve kaybedersin. Yenilmişlik çöker omuzlarına.

Göremediğin üstelik de senden olduğunu bildiğin bir düşmana kaybedersin. İşte o vakit herşeyin değişebileceği tek vakittir.

Ne kadar dibe inersen toparlanman o kadar çabuk olur. Karanlığın en koyu tonunu görmeden aydınlığa ulaşmak imkansızdır çünkü. En büyük mutluluklar en derin acılardan sonra gelir.

Güçlükle ayakta durmayı başaran cansız bedenimi nefes nefese kollarının arasına teslim ettiğim adam barlastı, benim barlasımdı.

Aramızda gittikçe büyüyen ve içinden çıkılamayan bir çıkmaza dönüşen mesafeler attığım her adımda biraz daha azalıyor ve yüreğimi gerçek ile hayalin kapıştığı kanlı bir ihtilale sürüklüyordu.

Girdiğim alan karanlıktan korkan küçük bir çocuğun karanlıkla korku dolu imtihanı gibiydi. Titreyerek aldığım cılız nefes boğazımdan başlayıp mideme kadar yayılıyor ve geçtiği yerleri asit dökülmüş gibi yakıyordu.

Alevini somut olarak göremediğim bir ateşte yandığımı hissediyordum. Taşımakta zorlandığım bedenim güçlükle ayakta duruyor saç tellerimden tırnak uçlarıma kadar yayılan bir ateş bütün vücudumu çırıl çıplak ele geçiriyordu.

Anadan üryan çırılçıplak zihnimi ele geçirmesine müsaade ettiğim ateş itildiğim en kuvvetli ateşti.

Daha önce de yandığımı hissettiğim ânlar olmuştu. Lakin yüreğimin orta yerinde tutuşan ve bütün hücrelerime sıçrayan ateş hiçbirisine benzemiyordu.

Parmak uçlarım acıdan sızlıyor kemirdiğim dudaklarımın arasından sızan demirimsi sıvı ağzımda acı bir tat bırakıyordu.

Ellerim titriyor gözlerimden ardı ardına süzülen damlalar durmaksızın akmaya devam ediyordu.

Sımsıkı sarıldığım kucak benim evimdi ve ben evimi o kadar çok özlemiştim ki bunun kelimelerle ifadesi mümkün bile değildi. Karşımdaydı, oydu, dokunabiliyor, görebiliyordum.

Somut olarak var olduğunu bildiğim bir gerçeği sorgulamaya niyetli olan hastalıklı zihnim korkularla kuşatılmıştı.

Korku aç bir kurt gibi tırnak uçlarımdan başlayıp saç tellerime kadar kemiriyordu.

Titremesine mani olamadığım parmaklarım uçlarına bulaşan ve ruhumu ele geçiren sıcaklığa teslim olmuştu. Boğazıma oturan yumru taş gibi kursağımda duruyordu. Yutkunamıyor, aşıramıyordum.

Gözlerimden intihar eden damlalar görüş açımı bulandırıyor gerçeği kavramamı güçleştiriyordu.

Oydu zihnim bir yanılgıyla boğuşmaktan ölesiye korksa da oydu, hayal değildi rüya değildi. Yanılmıyordum oydu.

Bir hayale dokunabilir miydiniz? Dokunabiliyordum oydu.

Tekrar tekrar kapatıp açtığım gözlerimden silinmeyen yüzü gerçeğin bendeki aynasıydı.

Bu hayatta en zavallı olanlar gözleri açıkken bile rüya görmeye devam edenlerdi. Bir zavallı olmaktan ölesiye korkan benliğim gerçek algısıyla savaşamıyordu.

Arı Kovanı #wattys2023Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin