28.bölüm

4.1K 223 725
                                    

"Benden korkuyorsun!"

Karnıma doğru çektiğim dizlerim ikiye kıvrılmıştı. Yumruk yaptığım parmaklarımı sıkmaya başlamıştım. Gözyaşlarım ve duvarların arasında kaybolan hıçkırıklarım bütün cevabı veriyordu zaten. Ayriyeten bir cevaba daha lüzum yoktu.

Barlas çıldırmış gibiydi. Elleri sürekli saçlarının arasına gidiyor ve saçlarını karıştırıyordu. Bu genellikle gergin olduğu zamanlarda yaptığı bir hareketti. Ayakları parke zeminde ritim tutarcasına yere çarpıyor ve içindeki canavarla mücadele ediyordu. Titreyen dudaklarını zorlukla aralamıştı.

"Bunun olmaması için çok çabaladım. Ama başaramadım. Ben lanet herifin tekiyim"

Hıçkırıklarımın arasında güçlükle çıkıyordu sesim. 

"Gitmek istiyorum." 

Gözlerimin içerisine bakıyordu.

"Buna izin veremem anlamıyor musun bir kere izin verdim. Bir kere gittin ve başına neler geldi. Az daha seni kaybediyordum Merve az daha ölüyordun. Bir kere daha gitmene izin veremem bir kere daha seni kaybetmeyi göze alamam." 

"Sen beni kaybetmeyi çoktan göze aldın Barlas."

"Bunu nasıl söylersin."  

"Başka bir kadının tenine dokunabildiğin  gün beni kaybetmeyi çoktan göze almıştın sen."

Oturduğu yatak ucundan kalkan Barlas yumruğunu odadaki aynaya geçirmişti. Çığlıklarım odada yankılanıyordu, korkuyordum. Barlasın yumruğunu geçirdiği ayna un ufak olmuş ve eli kanlar içerisinde kalmıştı. Elindeki kan damla damla sızıyor ve sanki benim elim kanıyormuşcasına canım yanıyordu.

İlk defa Barlas'tan ve içindeki öfkeden korktuğumu hissediyordum. Bu his hiç tanıdık değildi. Yatağın kenarına yeniden oturan adam derin derin soluyordu. Başı yerdeydi. Elindeki kan yerdeki halıyı kızıla boyamıştı.

Gözlerimdeki yaşları silmiş ve yerimden kalkmıştım. Barlasın oturduğu yatağın önündeydim. Yere diz çökmüştüm. Kanayan eli korkudan titreyen avuçlarımın içerisindeydi. Aramızdaki tutku tek kelimeyle öldürücüydü.

Hıçkırıyor ve titriyordum. İstemediğim halde gözlerimden azılı birer mahkummuşcasına firar eden yaşlar görüş açımı giderek daraltıyordu. Gördüğüm kızıllık bulanıktı. Çenemden tutarak yerdeki başımı kaldıran adam  mavilerini siyahlarıma odaklamıştı. 

"Ağlama dayanamıyorum."

Burnumu çekiyordum.

"Elin kanıyor."

Hiçbir duygu kırıntısı barındırmayan düz bir ses tonuyla konuşmuştu.

"Kanasın."

Elinin kanadığı umrunda bile değildi. Avuçlarımın içerisindeki kana bulanmış elini göğsümün üzerine getirmiştim.

"Daha fazla kanamadan bir an önce sarmamız gerekiyor."

Yerimden kalkmak için hareketlendigim anda bileğimden tutan adam gitmeme izin vermiyordu.

"Gitme bırakma beni sensiz, ben sensiz yaşayamam, nefes alamam, gülemem. Ben sensiz kötü bir adam olurum Merve."

Yaşlı gözlerimin odağındaki maviler canımı yakıyordu.

"Unutamıyorum."

Unutamıyordum! 

"Geçecek yeter ki gitme, yeter ki gözümün gördüğü her de sen ol."

Banyodan getirdiğim malzemelerle barlasın yaralı  elini sarmıştım. Hıçkırmaya devam ediyordum. Sargılı elini yüzüme getiren adam usul usul yanağımı okşuyordu. 

Arı Kovanı #wattys2023Where stories live. Discover now