32.bölüm

3.6K 179 456
                                    


Barlas

Mahkeme salonundan çıktıktan sonra eve gelmiştik. Berbat bir haldeydim. Hâkim Merve’ye eylül denen o sürtükten şikayetçi olup olmadığını sorduğu an benimle kısa bir anlığına göz göze gelen Merve yutkunarak Eylül'den şikayetçi olmadığını söylemişti hakime.

Bu kız bu amına kodumun dünyasında neden bu kadar saf ve merhametli olmak zorundaydı anlamıyordum. O kaltak yüzünden az daha ölüyordu. Ama yine de o kendisini neredeyse öldürecek olan o kızı affedebiliyordu.

Böyle olmamalıydı o kız yaptıklarının cezasını çekmeliydi.

Karşılıksız ve beklentisiz sevmenin ne demek olduğunu Merve sayesinde  öğrenmiştim ben. Merve benim her şeyimdi. Elimde kalan ve değer verdiğim tek kişiydi.

O artık  beni  istemese, sevmese bile ondan asla vazgeçemezdim.

Gözlerimi açtığımda salondaki kanepede sızıp kaldığımı anlamıştım. Yastığıma dökülen bir kaç saç teli ve kokusu dışında ona dair hiçbir şey yoktu yanımda. 

Üzerimde pembe bir polar vardı. Uyanmıştı anlaşılan. Üzerimdeki poları kanepeye bırakmış sevdiğim kadına bakmak için yatak odasına çıkmıştım.

Orada değildi. Lavaboya tuvalete mutfağa her yere bakmıştım ancak merve hiçbir yerde yoktu.

Ne zaman uyanmıştı ne zaman dışarı çıkmıştı neden duymamıştım. Telefonumu elime almış ve onu aramaya başlamıştım.

Açmıyordu. Bu kız bu siktiğimin telefonunu neden onu aradığım zamanlarda açmıyordu.

Neredeydi lan Merve neredeydi. Yeniden gitmiş olabilir miydi?

Terk etmiş olabilir miydi beni. Delirmek üzereydim. Durmadan onu aramaya devam ediyordum. Sinirle salondaki masaya tekmemi geçirmiştim. Eğer yeniden gittiyse terk ettiyse beni bu sefer dayanamazdım.

Nihayet telefon açılmıştı. Telefonu açan bir erkekti. Merve'nin karakolda olduğunu ve acil gelmem gerektiğini söylüyordu. Bu kızın karakolda ne işi olabilirdi. Çıldırmak üzereydim.

Sesime yansımasına mani olamadığım büyük bir telaş vardı. 

"Orada neler oluyor Merve neden karakolda onunla konuşmak istiyorum telefonu ona verin." 

"Alaz Hakverdi öldürüldü beyefendi Merve hanım bu yüzden burada.  Kendisi konuşabilecek durumda değil isterseniz bir an önce buraya gelin.“

Alaz ölmüş müydü sahiden de!
İyi de kim neden öldürsündü onu. Merve'nin bu olayla ne alakası olabilirdi!

Daha bir kaç saat önce yanımda uyuyordu. Ne zaman evden çıkmış ne zaman alazın yanına gitmişti. Neden hiçbir şeyden haberim olmamıştı.

Arabayı o kadar hızlı kullanıyordum ki hız sınırını çoktan aşmıştım. Delirmek üzereydim. Kim bilir ne kadar korkmuştu ne kadar ağlamıştı. Kim bilir ne haldeydi. Bir an önce ona gitmem onu o cehennemden çıkarmam gerekiyordu.

İkişer ikişer geride bıraktığım arabaların arasından sıyrılarak son gazla ilerliyordum. Yol bitmek bilmiyordu bir türlü. Sinirden ellerim seğiriyordu.

Nihayet gelmiştim. Hızlıca karakola girmiş ve görevli memura Merveyi sormuştum. Polis memuru olaya dair kısa bir açıklamanın ardından beni Merve'nin olduğu yere getirmişti.

Ordaydı tam karşımda. Polis memurunun karşısındaki sandalyede oturuyordu. Onu görünce kalbim sıkışmaya başlamıştı.

Üstü başı perişan bir haldeydi. Elleri ve gömleği kan içerisindeydi. Saçları dağılmış ağlamaktan yüzü gözü tanınmaz hale gelmişti. Bacaklarım içinde kalan gücün son zerresini zorluyordu. İyice yaklaşmıştım 

Arı Kovanı #wattys2023Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin