25.bölüm

4.8K 238 324
                                    

Aldığı ılıktan  ziyade sıcak  nefes ciğerinden çıkıp tenime değdikçe  vücudumdaki bütün hücreleri canlı canlı yakıyordu sanki.

Koynumdaki adamın nefesi alev gibiydi. Tenime çarptıkça daha da yandığımı hissediyordum. 

Ellerimi annesinin göğsünde uyuyakalan bir çocuk gibi uyuyan   adamın yüzüne getirmiş ve onu uyandırmayacak şekilde hafiften dokunmuştum.

Elimin değdiği  yerler ateş gibiydi. Teni de nefesi gibi o kadar sıcaktı ki... 
Bu kadar sıcak olması  hayra alamet değildi. Barlas ateşler içerisinde yanıyordu.

"Barlas!"

Hiçbir ses hiçbir kıpırtı yoktu.

"Barlas!"

"Barlasssss uyan ne olursun aç gözlerini!" 

Defalarca seslenmeme rağmen  uyanmıyordu. Gözlerimdeki yaşlar sicim gibi inerken üzerimdeki adamın ağırlığı altında eziliyor ve ona bir şey olmaması için Allah'a  dua ediyordum.

"Barlas yalvarırım uyan, ne olursun uyan,  sana bir şey olursa yaşayamam ben lütfen uyan!" 

Onu uyandırabilmek için titreyen sesimle yalvarmaya devam ediyordum. Barlasın daha önce hiç bu kadar derin uyuduğuna şahit olmamıştım.

O ne kadar yorgun olursa olsun seslenir seslenmez hemen uyanırdı. Uykusu çok hafifti. Elimi yeniden alnına değdirmiştim. Alnı ateş gibiydi.  Benim yüzümdendi. Hepsi benim yüzümden...

Barlasın kollarının arasından zorla da olsa çıkmıştım. Gözlerini hafiften aramıştı. 

"Merve!"

Yüzü çok solgun ve renksiz, sesi ise bitkin ve hastalıklıydı. Ellerimi yüzüne getirmiş ve terden sırılsıklam olmuş güzel yüzünü okşamıştım. 

"Burdayım şimdi doktoru çağıracağım iyi olacaksın." 

"Sen yanımdayken kötü olma gibi bir ihtimalim yok ki benim."

Gözlerimdeki yaşlar sicim gibi akmaya devam ediyordu. Yerimden doktoru çağırmak için kalktığımda bileğimden tutmuştu.

"Gitme!"

Sesi çaresiz küçük bir çocuk gibi dokunaklı ve içtendi.

"Doktoru çağıracağım çok ateşin var bir yere gittiğim yok  burdayım seni bırakıp da hiçbir yere gitmem."

Sevdiğim adam güzel dudaklarının arasında solan bir gülümsemeyle gülümsüyordu.

"Gitme!"

"Ateş gibi yanıyorsun."

"Seni yakmamdan mı korkuyorsun küçük kız?" 

Ağlamaktan şişmiş gözlerimle yüzüne baktığım adam zihnimin yaka paça içine itildiği ilk yangındı. Haklıydı kalbimi de ruhumu da yakacaktı.

"Beni yakmandan değil yanmandan korkuyorum aptal."  

"Yanarsam benden sonsuza kadar kurtulursun fena mı."  

Ona bir şey olursa dayanamazdım ki. Mavilerini yaşlarla dolmuş siyah gözlerime odaklayan adam hislerimi ve hissettiklerimi gözlerimde bulmayı umuyordu. 

"Korkma bana birşey olmaz."

Nasıl bu kadar emin olabiliyordu. O da bir insandı. Taştan ve topraktan yapılma değildi  etten ve kemiktenti. Ellerimle sevdiğim adamın yüzünde kümelenen  boncuk boncuk terleri siliyor ve güzel yüzünü şefkatle okşuyordum.

Arı Kovanı #wattys2023Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu