45. bölüm

2.4K 113 260
                                    

İşlenmemiş günahları büyük bir arzuyla arzulatan yumuşacık dudakları zihni uyuşturan kuvvetli bir uyuşturucu etkisiyle mantıklı düşünmeye çalışan beyin loplarımı uğuşturuyor ve kokusu  zihnimin ücralarımda  bağımlılık yaratıyordu.

Onu sevmek onun dudaklarından bilinç altıma bulaşan salgın ve öldürücü bir hastalık gibiydi. Dolgun dudaklarımın arasına nefes nefese konuşuyordu.

“Kedi!”

Anlamayan gözlerle ona baktığımı fark edince o güzel dişlerini göstererek gülümsemişti.

“Sen yaramaz bir kedisin.” 

“Kediler tırmalar seni daha önce hiç tırmalanadım söylesene neden ben kedi oluyormuşum.” 

Sinsice gülümseyen adam masumca kurduğum bir cümleyi uç noktalara taşıyabilecek kadar zekiydi.

“Tırnaklarını inleyerek sırtıma geçirdiğin günler de gelecek merak etme tatlım.” 

“Sapık!”

Barlasın alt dudağını dişlerimin arasında çekiştiriyordum. Aklımca eziyet ediyordum ona. Bu yaptığımla iyice kendinden geçen adam  alt dudağımı büyük bir açlıkla emmeye başlamıştı.

Öyle bir öpüyordu ki  dudakları dudaklarıma değdiği  zaman dünyayla bütün bağlantımı koparıyordu.

O beni öptüğü zaman ayaklarım yerden kesiliyor, nefes almayı bile unutuyordum.

Dudaklarını dudaklarımdan çektiğinde ikimizde nefes nefese kalmıştık. Uzun parmakları az önce dişleriyle eziyet ettiği dolgun dudaklarımı okşuyordu.

“Dizlerin hele bir geçsin sana yapacaklarımı biliyorum ben.” 

“Ne yapacaksın ki?” 

“Cezalısın!”

Ne cezasından bahsediyordu, niçin cezalıydım.

“Hastahanedeki o doktor bozuntusunun sana olan bakışlarını gördüm.”

Gördüysen gördün ne yapayım. Sen de düşürmeseydin de gitmeseydik hastaneye.

Sanki ben çok meraklıydım da elin doktoruna. Yani tamam biraz meraklı gibi görünmüş olabilirdim ama birazcıktı sadece.

“Saçmalama Barlas doktor sadece işini yaptı hem bana niye baksın ki?”

Bana niye mi baksındı?
Offff canım bu da soru muydu?

Çok güzeldim çünkü. Bana bakmasın da doktor kime baksındı. O da haklıydı.

Tabiki bana bakacaktı. Dünyanın en güzeliydim ben. Dünya güzeliydim.

“Öyle mi kedi suratlı peki ben niye öyle hissetmedim o zaman.”

Gözlerimi istemsiz bir şekilde devirmiştim.

“Her zamanki gibi abartıyorsun da ondan.” 

Mavi gözleri göz çukurlarının içerisine özenle yerleştirilmiş dünyadaki en değerli taş misali ışıl ışıl parıldayan güzel gözlü adam sinirli bir ses tonuyla konuşuyordu bu defa.

“Bir de kalkmış adama yok benim kedim var da onu kovalarken düştüm diyorsun."

"Ne deseydim ya?"

Arı Kovanı #wattys2023Where stories live. Discover now