53.bölüm

2K 112 197
                                    

"Seni kendi ellerimle vurdum."

Şoka girmişcesine sarf ettiğim sözlerime hastalıklı bir gülümsemeyle gülümseyen Halit yaşattığı kabusun lezzetini hissediyor ve çektirdiği acıdan besleniyordu.

"Hala anlamıyorsun değil mi küçük aptal? Beni vurduğun falan yok. Hepsi seni elimden almaya çalışanın kim olduğunu öğrenmek için organize edilmiş kusursuz bir planın parçasıydı. Gördüğün gibi plan başarılı oldu. Seni elimden almaya çalışanın annen olduğunu öğrendim."

Gömleğinin düğmelerini açan Halit ona ateş ettiğim yeri gösteriyordu. Gösterdiği yerde küçük bir iz vardı. Tetiği tam kalbinin üzerine  çektiğim noktada kalan küçük iz  ona işlememiş olan kurşunun  iziydi.

"Bak bu izi görüyor musun? Senin eserin bu iz. Tam burdan kalbimin orta yerinden vurdun beni. Eğer küçük bir hata yapmış ve o çelik yeleği giymemiş olsaydım öldürecektin beni belkide. Sonsuza kadar kurtulacaktın benden."

"Sen nasıl bir canavarsın?"

"Haklısın Leyla ben senin zihninin asla baş edemeyeceği hastalıklı  bir canavarım.  Unutmaman gereken tek şey hikayenin sonunda canavarlar her zaman kazanır ve  hiçbir zaman ölmezler."

"Bizden ne istiyorsun?"

"Hala bunu soruyor musun gerçekten de."

"Sevmiyorum seni anlıyor musun hiçbir zaman sevmedim   sevemeyeceğim anla artık."

Elindeki silahı Ahsen hanımın başına dayayan Halit öfkeden kuduruyordu.

"Anneni öldürmemi istemiyorsan bırak o adamın elini ve yanıma gel."

Sandalyede ağzı küçük bir bez parçasıyla tıkanmış elleri ve ayakları bağlı olan kadın benim annemdi. Yaşadığını yıllar sonra öğrendiğim annemi yeniden belki de bu defa sonsuza kadar kaybedecektim. Söyleyeceklerim sonsuza kadar alacaktı onu benden.

"Asla bırakmayacağım barlasın ellerini. Duydun mu asla ayıramayacaksın bizi."

"Anneni öldürürüm Leyla yemin ederim yaparım bunu. Bir saniye bile düşünmem tıpkı babanı öldürdüğüm gibi anneni de öldürürüm eğer o adamın elini bırakıp yanıma gelmezsen kana bularım burayı ve bunun tek suçlusu sen olursun."

"Durma sık o silahı o kadının kafasına öldür onu."

Söylediklerime inanamıyordu. Halit gibi bir canavarı bile saşırtmayı başarabilmiştim.

"Annenin gözlerinin önünde öldürülmesinden öz annenin ölümünü izlemekten  daha mı değerli ellerini tutmaktan vazgeçemediğin  o yanındaki oruspu çocuğu."

"Annemmiş güldürme beni Halit onu tanımıyorum bile. Arkamda bu kadar ceset varken bu kadar insan benim için ölmüşken yüzünü bir kere bile görmediğim annemin ölmesinin benim için önemli olduğunu mu zannediyorsun? Onun ölmesi umrumda bile değil. Durma öldür onu."

Bir çırpıda söylediklerime inanamayan Barlas gözlerimin içerisine bakıyordu.

"Merve yapma güzelim."

Bir cevap vermediğim Barlas küçük kızın büyük aşkına yeniliyordu yeniden. O hiçbir zaman benim onu sevdiğim kadar çok sevmemişti beni. Aşkta eşitlik diye bir şey yoktu. Bir taraf her zaman daha fazla seviyordu.

Halit elindeki silahı annemin kafasına dayadıgı an kalbimden havalanan aciz kuşların bir tarafı kırılmaya mahkum kanadı iki damla yaşa bulanmıştı.

Gözlerimden izinsizce firar eden yaşlar söylediklerimi inkar ediyordu. Her ne kadar onu tanımıyor olsam da o benim annemdi.

Ona yıllar sonra kavuşma ihtimalim söz konusu olmuşken bu şekilde ölüme terk edilmesi haksızlıktı. Annemin bu şekilde ölmesi bize yapılan en büyük haksızlıktı. Halit tetiği çekmişti.

Arı Kovanı #wattys2023Where stories live. Discover now