17.bölüm

5.8K 321 453
                                    

Şüphesiz ki içi en çok acıyan insanlar yüzü en çok gülen insanlardı. Acıyı saklayan siyah  perdeler dudakların kenarlarına kıvrılan sahte gülümsemelerden ibaretti.

Hasta yatağında benim yüzümden sargılar içerisinde yatan alaza gülümsemiştim.

İçim acırken ve taşıyamayacağım kadar ağırken acıyı sakladığını bildiğim siyah perdelerimi dudaklarımın kenarlarına çekmiş ve ona gülümsemiştim.

Bu aralar gülümsemesi gereken en son insandım  belki de!
Siyahlarını tıpkı onunkiler gibi simsiyah olan gözlerime dikmişti.

"Geldin!"

Gelmiştim dipsiz mavilerini yurdum saydığım kimsesiz sevgiye aç küçük  bir çocuk gibi  saklandığım kollarını  evim bildiğim adamı bırakmış ve ıssız bir gecenin koynuna  kanlar içerisinde terk ettiğim gece gözlü adama, hikayesi yüreğimin en ücrasına dokunan dokunduğu yerleri tek hecelik  bir küle çeviren  yüzünü görmeden kalbini gördüğüm adama, alaza gelmiştim. Alaz için gelmiştim.

Ellerimde onun kanı yüreğimde terk ettiğim hüzün yüklü bakışlarının ahı vardı.

İnsanın eline kan yüreğine sevda bulaştı mı öyle kolay kolay çıkmıyordu. Elime leylasını arayan alazın kanı yüreğime beni aldatan barlasın aşkı bulaşmıştı. Bu saatten sonra iflah olmazdım.

Aşk ve kan doluydum.  Yaş ve keder yüklüydüm. İçim boğum boğum katmerli bir sızıyla sızlıyor zerrelerimden taşan ıslak bir acı tenimi yalıyordu.

Zemheri çalan acı  soğukta ıssız bir gecenin koynuna terk ettiğim Alazın yüzüne bakacak yüzüm yoktu. Siyah gözlerimi sanki mümkünmüş gibi  kaçırabileceğim en uzak diyarlara kaçırmak istiyordum o an.

İçimdeki suçluluk duygusu zihnimi mahvediyordu. O his o duygu ne kadar da berbat hissettiriyordu. O gece ne olmuş olursa olsun alazı o halde bırakıp da gitmemeliydim.

Eğer o gece emre ve Barlas gelmeseydi belki de alaz benim yüzümden ölecekti. Leylasını bulamadan ona kavuşamadan gidecekti.

Ben elleri kanlı bir katil o da gözleri bu dünyada kalan bir ölü olacaktı. Kendimi belki de bu yüzden affedemiyordum. Eğer alaza bir şey olsaydı ben  o gece sadece alaza değil leylaya da kıymış  olacaktım.

Belki de Leyla bir yerlerde çaresizce alazın kendisini bulmasını bekliyordu. Alaz yaşamalıydı.  Onların aşkının kesinlikle ikinci bir şansa ihtiyacı vardı. 

Siyah gözlerim dolu doluydu, dokunsalar akşama kadar ağlayacak gibiydim. Kendimi hiç olmadığım kadar kötü hissediyordum.  

"Özür dilerim." 

Sesim titriyordu, dudaklarım titriyordu. Gözlerim alev alev yanıyordu. Onu bu hale getiren bendim. Benim yüzümden bu haldeydi.

Açtığım kapının önünde öylece bekliyor ve alaza doğru küçücük bir adım bile atamıyordum. Geceden bile  siyah gözlerini tıpkı onunkiler gibi simsiyah olan gözlerime diken alaz ikinci defa "Geldin" demişti.

Gelmiştim geç kalmıştım ama gelmiştim. O gece hiç gitmemiş olmam gerekiyordu. Onu kanlar içerisinde öylece bırakmamam gerekiyordu. Pişman mıydım? Sonuna kadar pişmandım!

Bacaklarımdaki bütün güç gitmiş gibiydi. Adım atacak cesaretim de bacaklarımı yönlendirecek gücüm de kalmamıştı.
Güçsüzdüm!

Siyah gözlerini buğulanan gözlerimden bir saniye olsun ayırmıyor verebileceğim en ufak bir tepkiyi bile kaçırmak istemiyordu.

"Gel!" 

Onun da tıpkı benim gibi sesi titriyordu. Yüzündeki acı o kadar belliydi ki canı yanıyordu. Benim yüzümdendi.

Arı Kovanı #wattys2023Where stories live. Discover now