37.bölüm

3.3K 167 393
                                    


Affetmek iyileşmekti iyileşecektim, iyileştirecektim.
Dışardan duyduğum adım sesleri giderek yaklaşıyordu. Gözyaşlarım yanaklarımdan bir bir damlıyordu.

Döktüğüm her damla içimdeki acının dışa vurumu gibiydi. Dışardan yaklaşan adım sesleri odanın kapısında bir son bulmuştu. Halit her zaman ki gibi sert bir ses tonuyla konuşuyordu.

"Yine mi yemedi?"

Getirdiği tepsiyi getirdiği gibi götüren Ayşe umutsuzca cevap vermişti karşısındaki canavara.

"Hayır efendim ne kadar zorlasam da ağzına bir lokma bile koymadı."

Tam bir aydır getirdikleri hiçbir şeyi ağzıma koymuyordum. Ya buradan çıkacak ya da burada açlıktan ölecektim.

İkiye kırdığım dizlerimi karnıma doğru  çekerek cansızca yattığım yatağın içerisinde bana doğru yaklaşan adım seslerini dinlemeye başlamıştım.

Gelenin kim olduğunu biliyordum. Gelen halitti. O günden sonra  dokunmamıştı bana. Ama bu demek değildi ki güvendeydim! Hayır kesinlikle bu adamın yanında güvende değildim.

Bu adam belanın tâ kendisiydi. Onun yanında olduğum her saniye belayla burun burunaydım.

Yattığım yatağın kenarına oturduğunu yanımda hissettiğim çökme hissinden anlamıştım.

"Yine hiçbir şey  yememişsin." 

Sesi kızgın ve öfkeliydi. Onu protesto ettiğimi düşünüyordu. Barlasa olan hastalıklı aşkım haliti delirtiyordu. Halite herhangi bir cevap vermemiştim. Vermeyecektim de.

Çok halsizdim. Günlerdir içinde bulunduğum yatağın içerisinde cansızca yatıyor ve su dışında hiçbir şey yiyip içmiyordum. Kararlıydım bu adam beni bırakana kadar böyle devam edecekti bu durum.

Ya açlıktan ve sevgisizlikten ölecektim bu cehennemde ya da kurtulacaktım. Saçlarımdan tutarak yattığım yerden kaldıran Halitte merhametin kırıntısı bile mevcut değildi.

"Seninle konuşurken beni dinleyeceksin."

Canımı yakmasının bir önemi yoktu. Çünkü katlanabileceğim acı eşiğini çoktan aşmıştım. Söylediği ve yaptığı hiçbir şey canımı acıtmıyordu artık.

Ne saçlarımdaki parmakları ne de siyahlarımdaki kızgın bakışları korkutmuyordu. Alışmıştım! Gözlerimi öfke dolu siyahlarına  diktiğim adama korkusuzcaydı cevabım.

"Fırsatın varken öldür beni çünkü Barlas bana bu yaptıklarını gördüğü zaman yaşamak için yalvaracaksın."

Yüzüme hastalıklı bir şekilde gülümseyen Halit söylediklerime zerre itibar etmiyordu.

"Demek Barlas gelecek ve geldiği zaman beni öldürecek öyle mi?"

Barlasın gelmeyeceğini göstermeye çalışıyordu. Bakışlarım donuktu. Bu adamın sesini duymak bile midemi bulandırıyordu.

Ona yine cevap vermemiştim. Ona cevap vermediğim her saniye iyice çıldıran Halit canımı yakmaya devam ediyordu. Yüzüme tokadı indirmişti.

"Cevap ver bana."

Ona bir cevap vermek yerine midemi bulandıran iğrenç yüzüne tükürmüştüm.  Yüzündeki tükürüğü elinin tersiyle silen Halit büyük bir öfkeyle yerinden kalkmış ve  saçlarımdan sürükleyerek yattığım yataktan kaldırmıştı.

Yüzüme ardı ardına indirdiği tokatlar ve karnıma vurduğu tekmelere inat gülümsüyordum. Ağzım yüzüm kan içerisinde kalmıştı. Halit öfkeyle bağırıyordu.

Arı Kovanı #wattys2023Where stories live. Discover now