Bölüm 75

68 0 0
                                    

Umay gözlerini açtığı gibi başına saplanan keskin ağrıyla doğruldu. Etrafına baktığında tamamen yabancı bir yerde olduğunu fark etti. Ne yazık ki dün geceye dair son hatırladığı şey o bara gidip içmeye başlamış olmasıydı. 

Yataktan kalkarken dengesini kaybedip düştü. Bir eliyle alnını tutup diğer eliyle destek alarak kalktı. Sonra üzerindekilerin ona ait olmadığını fark etti. En son bu halde Mete'nin evinde uyanmıştı. Ama burası onun evi değildi. 

Sendeleyerek odadan dışarı çıktı. Üzerindeki erkek tişörtü uzun sayılmazdı ve kalçalarını ancak örtüyordu. Bu yüzden utana sıkıla banyoyu aradı. Elini yüzünü yıkadıktan sonra temkinli şekilde alt kata indi. Mutfak olduğunu tahmin ettiği yere ilerledi.

Tezgahın üzerindeki bardakta yeşil bir şey vardı ve üzerinde de içmesini söyleyen bir not yapıştırılmıştı.

Umay gözlerini devirdi. Herhalde herkesin akşamdan kalmalar için bir içeceği vardı. Dökmekle içmek arasında kaldı bir süre. Sonra bardağı eline alıp tadına baktı.

İçtiği şeyi beğenmiş olacak ki elinden bırakmadan evi gezmeye başladı.

"Heey kimse var mı?"

Seslenişine karşılık alamayınca tekrar üst kata çıkıp odalara bakmaya başladı. Kıyafetlerini ve çantasını arıyordu.

Kilitli olan bir odaya denk geldi. İçeride ne olduğunu merak etme dürtüsüne engel olamıyordu. Ama kapıyı zorlamaktan vazgeçti.

Kısa süre sonra alt kattan tıkırtılar duyunca eline ilk aldığı şeyle sessizce merdivenlere ilerledi.

Temkinli adımlar atarak iniyordu. Biraz sonra karşısında göreceği kişiyle  şaşkınlığı iyice artacaktı.

"Tolga?"

"Ah günaydın. Nasıl hissediyorsun? Beni hatırladığına göre iyisin."

"Burası neresi? Senle ben bu evde ne arıyoruz ve dahası bu üzerimdeki kimin?"

"Teşekkür etme tarzın çok değişikmiş. Bu arada tişörtüm yakışmış."

Umay onu bir daha göreceğini sanmıyordu. Yine de onu görmesiyle kalbinin daha hızlı çarptığını hissetti.

"Ben pek bişey hatırladığımı söyleyemem."

"Burası benim evim. Dün gece seni barda üç saldırgan adamdan kurtardım. Yolda gelirken üstüne kustun. Bu yüzden ben de sana kendimden bişeyler giydirdim ve senin için rahat bir şeyler aldım."

"Beni merak etmiş olmalılar. Telefonumu kaybettim herhalde. Seninkini kullansam sorun olmaz değil mi?" Oysa ki telefonunu ağlayarak arabanın camından fırlattığını çok net hatırlıyordu.

"Hayır kullanamazsın. Zaten burada telefon da çekmiyor. Boşuna zahmet etmiş olursun."

"Evet anlıyorum. O zaman üzerimi değiştireyim. Beni eve bırakırsın değil mi?"

"Hiç sanmıyorum küçük hanım."

Umay'ın kaşları havaya kalktı. "Pardon?"

"Bir süre misafirim olacaksın. Bir yere gitmek yok." 

"Nasıl? Anlayamadım yani sen şaka falan yapıyorsun değil mi?"

Tolga kıyafetleri Umay'ın önüne koydu. Sorusuna cevap vermeden arkasını dönüp odasına ilerledi. 

Umay bu davranış karşısında donup kalmıştı. Sonra kıyafetleri alıp Tolga'nın peşinden çıktı. Açık olan kapıdan bakarak kıyafetleri üzerine fırlattı. "Bunları sen giyebilirsin."

NEFESİNİ BIRAKMAWhere stories live. Discover now