Bölüm 61

67 0 0
                                    

Tekrar derin bir nefes alarak kapıyı tıkladı ve içeri girdi. Oda boştu. Biraz ilerleyip incelemeye başladı. Umut'un stüdyo çekimi fotoğraflarına baktı. Narsist adam dedi içinden. Sonra duraksadı. "Ya benim burada ne işim var. Napıyorum ben nasıl aciz biriyim. Ne demeye geldim ki buraya bu nasıl bir saçmalık yaptığım."

Umay kapıya yöneldiği sırada Umut kapıdan içeri girdi. Umay donakalmıştı. Kalbi deli gibi çarpıyordu. Sanki o an zaman durmuş o da kaybolmuş gibiydi. Umut'un arkasından bir adamla bir kadın daha girdi. Bu kadın o haberde gördüğü kadındı. Umut kaşlarını hafif çatmış kafasını yana yatırmış, suratında ne olduğunu anlamaya çalışan bir ifade vardı. Umay bi an kendine geldi ve kapıya yöneldi.

Umut hemen onun önüne geçti."Wait a minute. What are you doing in my room?"

"Nasıl?" Umay daha şaşkındı o an.

"Hee demek sen türksün. Aslında fiziksel özelliklerinden anlamam lazımdı. Ne güzel çekik çekik gözlerin var. Daha yakından bakabilir miyim?" Umut hafif eğilip suratını Umay'a yaklaştırdı.

Umay daha fazla sabredemedi ve sert bir tokat attı Umut'a. "Aşağılık herif"

Hemen çıkmak istedi odadan. Kapıya döndüğünde Umut Umay'ı kolundan tutup kendisine çekti. Umay duraksamıştı. Uzun zamandır görmüyordu sevdiği adamı çünkü. Umut gözleriyle Umay'ın gözlerine daldı. Aynı zamanda yüzünde sinirli bir ifade vardı. "Kimsin sen?"

Bir süre sonra Umay Umut'un çekiminden çıkarak kendisini uzaklaştırıp kolunu çekti. "Bırak beni." Hızlıca odadan çıkıp asansöre ilerledi. Kapısı açılan asansöre binip çıkışa gitti. Asansörden çıktığında ağlıyordu. Koşarak binadan çıktı. Cadde boyu ilerledi. İnsanlar Umay'a bakıyordu.

Arkasından ona seslenen birini duydu. "Umay? İyi misin?"

Arkasını döndüğünde Tolga'yı gördü. Hala ağlıyordu. Tolga koşar adımlarla onun yanına gidip cebinden mendil çıkartıp Umay'ın suratına akan boyaları sildi.

"Sen beni mi takip ediyorsun?"

Tolga kafasını salladı. "Hayır işim vardı burda. Ama ben de gerçekten senin kadar şaşkınım."

Umay kafasını kaldırıp Tolga'nın gözlerine baktı. Hıçkırarak tekrar ağlamaya başladı ve o an birine sarılma ihtiyacı duydu. Tolga tabi ki böyle bir şey beklemiyordu. Bir kaç saniye sonra şaşkınlığını üstünden atarak o da Umay'a sarıldı.

Umut'un odası caddeye bakıyordu. Onları izledi bir süre. Odaya onunla giren arkadaşı yanına geldi. "Kimdi o kız? Şu meşhur yatak maceralarından biri mi?"

Umut kafasını salladı. "Bilmiyorum ki Hakan. Tanımıyorum kızı."

"O seni tanıyor belli ki. Naptın acaba kıza it herif. "

Umut güldü. "Tanımadığım kıza napıcam allah aşkına. Bak zaten hemen teselli etmeye başladı biri. İki saate kalmaz unutur beni. O da başka yatak maceralarına geçer."

"Öyle normal kızlardan çok bi farkı yok, ekstra bi özelliği yok gibiydi ama yine de güzel kızdı."

Umut omuzlarını silkti. "Benim tipim değil. İstersen ayarlayalım sana."

Hakan kahkaha attı. "Hadi lan ordan serseri. Nasıl bastı tokadı ama sana. Bu bir kadından ilk tokat yiyişin. Seninle alakalı çoğu ilklere şahit oluruz umarım."

Umut arkadaşının lafına gülerek Karşılık verdi. Yediği tokat yanağını sızlatmıştı. "Eli de sertmiş cimcimenin."

"Elena çok bozuldu ama haberin olsun. Kızın gözlerine öyle kitlenin ki Bi an öpeceksin sandım."

Umut o anı kafasında canlandırdı. "Ben de öyle sandım biliyor musun? Ama Elena da sıktı artık yani bozulursa bozulsun napayım. Defolur gider en fazla. Bana kız mı yok."

"Ulan sen bir gün öyle aşık olacaksın ki. Köpek olacaksın köpek."

Umut kahkaha attı. "Aşık olacağım gün kıyametin kopacağı gündür. Ben o defteri çok gençken ilk aşkımla kapadım zaten."

Hakan cebindeki ellerini çıkardı ve bir koltuğa oturdu "Belki de Türkiye'deyken oldun. Ne biliyoruz. Hatta belki de bu kızdı. Kalktı geldi buraya peşinden belki ne belli? Keşke konuşsaydın kızla. Sen onu tanımıyorsun belki ama o seni tanıyor gibiydi."

"Hakan açma yine şu konuyu. Sıkıntılıyım biliyorsun."

Umay kendini geri çektiğinde Tolga'nın kıyafetine baktı. Gri takımını akan makyajıyla kirletmişti. "Çok özür dilerim."

Tolga lekeye bakıp gözlerini Umay'a çevirdi. "Hiç önemli değil. İstersen elini yüzünü yıkayalım."

Umay kafasını olumsuz manada salladı. "Gitmeliyim, hoşça kal. Kendine iyi bak Tolga."

Umay uzaklaşırken Tolga arkasından bakıyordu. "Yine bana söz hakkı vermedi. Hep bunu mu yapacak acaba." Gülümseyerek arkasını döndü. Görevi bitmişti. Sonra da hemen geri dönecekti Türkiye'ye.

Umay Murat'ın yanına gittiğinde Murat kaşlarını çattı. "Noldu ufaklık iyi misin?"

Umay kafasını salladı. "İyiyim. Beni hava alanına götürür müsün?"

"Gelmişken kalsaydın biraz. Kötü mü gitti işler?"

Umay iç çekti. Murat daha fazla soru sormaması gerektiğini fark etti. Umay'ın valizini evden alıp onu uçağa binmesi için hava alanına götürdü. Vedalaşırken Umay'a elini uzattı. Umay elini sıkıp teşekkür etti.

Aklında sürekli kendini nasıl küçük düşürdüğü vardı. Uçağa binmeden Neslihan'ı aradı.

Neslihan telefonu heyecanlı bir sesle açtı. 'Umay hanımcım umarım her zamanki gibi harikalardır inşallah.'

"Başına hiç bir şey gelmemiş. Hatta çok yakışıklıydı her zamanki ki gibi." Umay'ın sesi titriyordu. Gözleri doldu. "Beni tanımazlıktan geldi Neslihan. Alay etti resmen benimle. Bu aptallığı yapmama neden izin verdin. Kendimi rezil ettim işte."

Neslihan bir süre sessiz kaldı. "Umay hanım lütfen üzülmeyin. Geldiğinizde konuşuruz olur mu?"

Umay telefonu kapatıp uçağa bindi. Üst üste yolculuk onu bitirmişti. Kafası tamamen sersem gibiydi. Üstüne de biraz içki içince kısa bir süreliğine sızdı. Ayıldığında yol boyu ağladı. Gözleri o kadar şişmişti ki açıp kapatırken canı yanıyordu artık.

Nihayet yolculuk bittiğinde onu hava alanında kötü bir sürpriz bekliyordu. Ama kızımız bundan habersizdi.

Telefonunu açtığında Neslihan'dan Onur ve kızlardan tonlarca çağrı ve mesaj atmıştı. Çağrı ve mesajlara sonra geri dönmek ve kontrol etmek için telefonu cebine koydu. Çıkışta polis araçları vardı. Umay yutkundu. Ters bir şey olduğunu anladı. Aykut Umay'a bakıyordu. Suratı fazlasıyla üzgün görünüyordu.

Bizim kız zaten yıkılmıştı Umut yüzünden. Üstüne bir de bu manzara iyice gerilmesine sebep oldu. Şaşkın ve yorgundu.

Umay'ın duraksamasını fırsat bilerek Aykut ona ilerledi. Sözler boğazına diziliyordu. Ama bunu yapmak zorundaydı. Derin bir nefes alarak elini kemerindeki kelepçelere götürdü. "Umay Gürdal, Sarp Günsur cinayetinde adam öldürmeye azmettirmekten sanık olarak tutuklusunuz."





NEFESİNİ BIRAKMAWhere stories live. Discover now