Bölüm 33

132 2 1
                                    

"Geldik, yürüyebileceğinden emin misin?" 

"Ayaklarımı kaybetmedim. Alt tarafı biraz taş kesiği. Tabi ki yürüyebilirim merak etme." Aracın kapısını açtı ve dışarı çıktı Umay.

"Seninle gelmemi ister misin?" 

"Umut gelmek istiyorsan gel. Bunun için seni zorlayamam. Ama tek başıma gitsem  daha iyi olacak."

"Yine de gözüm üzerinde bilesin. Uzaktan seni izliyor olacağım." Sakin bir biçimde bay bay işareti yaptı Umut.

Yavaş yavaş yürüyerek Sarp'ın mezarının başına geldi. Diz çöktü. Mezar taşını okşadı. Toprağını okşadı. Ne diyeceğini bilemiyordu.

O olmasaydı şu an hayatta olmayacaktı. Ama tezatlığa bakın ki Umay olmasa Sarp şu an hayatta olacaktı. Hayal etti bir an gözlerini kapayarak. Yanında zarif ve güzel kadınla davete katıldığını ve herkesin onun etrafına doluştuğunu hayal etti. Çünkü Sarp gittiği her yerde insanları etrafına çeken biriydi. 

Gülümsediğini hayal etti ve yaptığı işte olan başarısını. Toprağı okşamaya devam ediyordu. Bir iki damla yaş düştü gözünden. Yüzünü mezarın üzerine çevirip toprağa baktı. Ellerini açıp onun için dua etmeye başladı. 

Defalarca teşekkür etti. Göz yaşlarını durduramıyordu. Elini tekrar taşın üzerine koydu. "Özür dilerim." dedi ağlayarak.

"Özür dilerim Sarp. Ben olmasaydım sen.. O kadar gençtin ki. O kadar mükemmel biriydin ki. Seni defalarca hayal kırıklığına uğrattım bir gün bile bana darılmadın. Bir kere bile bağırmadın. Beni hep sevdin. Ama bundan sonra seni hayal kırıklığına uğratmak istemiyorum. Senin için Sarp. Senin için elimden gelenin fazlasını yapmaya hazırım. Sadece senin için. Şirketinin geliriyle öğrencilere yardım edecek, hayvan barınakları kurup bakımlarını yaptıracak ve kimsesiz çocuklara umut olacağım. Tek bir kuruşuna bile dokunmadan hem de."

Duyduğu bir ses yüzünden dikkati dağıldı ve hızlıca ayağa kalktı. Sağına ve soluna bakındı. Yanılmamıştı evet. Kaç gündür biri tarafından takip ediliyordu. Havanın hafif kararmış olması nedeniyle  gözden hızlıca kayboldu.

Hemen çıkışa yöneldi. Bir kaç adım atmıştı ki yanıp sönen ışık ve click sesi dikkatini dağıttı.

Ellerinde kamera ve fotoğraf makineleri olan dört beş kişinin yüzüne bakakaldı. 

"Umay Hanım neden eşinizin mezarına bu kadar zaman sonra geldiniz?"

Bir başkası hemen arkasından başka bir soru yöneltti.

"Kocanızın mezarına sevgilinizle geldiğinizi duyduk. Bu  doğru mu efendim?"

Ve başka bir soru daha.

 "Bu zamana kadar adınız hiç duyulmamışken, varlığınızdan kimsenin haberi yokken bir anda ortaya çıkıp iki şirkete de ortak oldunuz bunu nasıl açıklayacaksınız?"

Paniğe kapılmıştı ve terlemeye başladı Umay. Sinirden titreyerek cevap verdi. "Aklı başında olan hiç kimse sizin bu saçma sapan ve salak sorularınıza cevap vermez. Rica ediyorum beni yalnız bırakın." 

Bunları söylerken yürümeye gayret ediyordu ama etrafı sarılmıştı. 

"Hakaret ederek bir yere varamazsınız Umay Hanım. Basit olarak sorularımıza cevap vermenizi istiyoruz sadece."

"Artık sabrımı taşırdınız ama iyice." Ellerini sıktı. Tam yumruk atacakken kolundan bir el kavradı. 

Umay Hanım aracınız sizi bekliyor efendim bu taraftan lütfen." Umay'ı kibarca çekiştirerek hızlıca onu dışarı çıkardı. Olaylar o kadar çabuk gelişmişti ki neler olduğunu anlamadan kendisini bir lüks bir aracın arka koltuğunda buldu. 

NEFESİNİ BIRAKMAOnde histórias criam vida. Descubra agora