Bölüm 68

67 1 4
                                    

Umay ellerini yıkmak için kalktı. Üst kata çıkınca Oğuz'u gördü. İçinde bulunduğu durumu garipleştirmemek için çabalasa da biliyordu ki şu an karşısında olduğu durum çok tuhaftı. Bir süre bakıştıktan sonra ikisi de bir şeyler söylemek zorunda olduklarını hissettiler.

İkisi de aynı anda konuşmuşlardı. "Oğuz bu.."

"Çok şıksın."

Umay gülümsedi. "Teşekkür ederim. Davetin için de teşekkürler." Derin bir nefes aldı. Ne diyeceğini bilemez haldeydi. Neden böyle tuhaf hissediyordu ki kendisini. Kısa bir sessizlik daha oldu. Sonra ellerini yıkaması gerektiğini hatırladı. "İzninle ben..."

İkisi de aynı yönde adım attılar. Sonra yine tekrar aynı tarafa. En son Umay fazla dip dibe olduklarını fark etti ve bir adım geri çekildi.

Oğuz kenara çekildi. Umay yanından geçerken hızlıca bir şeyler söyledi.

"Bugün saat üçte Sent Antuan Kilisesi'ne gel ve yalnız ol. Sakın dikkat çekme."

Umay kaşlarını çatıp Oğuz'a baktı. "Ne?"

Oğuz arkasını döndü ve Umay'a baktı. "İyi misin Umay? Biraz solgun görünüyorsun. Kendine dikkat etmelisin."

"Sen az önce ne dedin?"

"Ağzımı bile açmadım. İyi olduğundan gerçekten emin misin?"

Umay kafasını salladı. "Af... afedersin bir şey dediğini sandım ama yanıldım herhalde."

Oğuz kafasını sallayarak merdivenlerden indi. Umay ellerini yıkarken Oğuz'un neden bu şekilde davrandığını anlamamıştı. Sarp'tan kurtulup nasıl gidecekti ki. Ayrıca şirkete de uzun zamandır gitmemişti. Bilal krallığını ilan etmiş olmalı dedi içinden.

Telefonunu çıkarıp haritadan kilisenin yerine baktı. Beyoğlu'nda oldukça kalabalık bir yerdeydi. Saat henüz erkendi. Üçe kadar bir bahane üretmesi lazımdı.

İndiklerinde herkes kahvelerini içip muhabbet ediyordu. Aslıhan'a göz ucuyla baktı. Gerçekten hoş bir kadındı. Mine abisi için mutlu olabilirdi artık. Sarp Umay'ın geldiğini fark edince ayağa kalkıp yanına gitti.

"İzninizle gidelim artık. Bizi ağırladığınız için teşekkür ederiz." Yine Umay'ın elini tutmuştu.

"Bu kadar çabuk mu? Henüz Umay'la sohbet etme fırsatı bulamadık." Aslıhan tatlı gülümsemesini gösteriyordu.

"Evet doğru. Bu genç dehadan öğreneceğimiz şeyler vardır, bence de erken kaçıyorsunuz." Oğuz'un babası iltifat etmenin inceliklerini bilen biriydi.

Umay mahcup bir şekilde gülümsedi. "Bunu sizin kadar ben de isterdim ama inşallah başka zaman. Tekrar görüşmek üzere."

Araca bindiklerinde Umay hala düşünüyordu. Sarp'a döndü. "Kahvaltıdan verim aldın mı?"

"Senin o bakışlarını yakalayınca gerçekten kahvaltıyı kabul etme fikrinden verim aldım diyebilirim."

"O kadar hoş bi adamsın ki. Nasıl sana bakmadan durabilirim?"

Sarp hızlıca Umay'ın dudağına öpücük kondurdu. "Güzel karımın sözleri beni çok mutlu etti."

"Öğleden sonra biraz alışverişe çıkayım diyorum sen ne dersin?"

"Tamam olur çıkarız."

"Ben Neslihan'ı alırım yanıma. Sen sıkılırsın şimdi."

"Nasıl istersen. Aslında sıkılmam ama Neslihan işin içine girince nedense hevesim kaçtı."

NEFESİNİ BIRAKMAWhere stories live. Discover now