69.BÖLÜM:"SON YAZGI"

24.2K 887 245
                                    

Bölüm Şarkıları:

Adna - Beautiful Hell

Agnes Obel - Run Cried the Crawling

69.BÖLÜM: "SON YAZGI"

Şeytan ruhuma kirli ellerle cehennemin en dibinden bir telefon açmıştı. Kanlı ağzıyla kurduğu cümlelere itaat etmiş ruhum, bedenimi ele geçirmiş ve burada olmamı sağlamıştı. Ruhum sessizlik içinde başını öne eğmiş saklanırken zihnim bu durumla başa çıkmam gerektiğini savunuyordu.

Şeytanım ve ben, bu masada oturan bir kişiydik.

Terlemiş avuç içlerimi masanın altında muhafaza ederken yüzümdeki huzursuzluğu saklamaya yetecek bir güce sahip değildim. Endişe gübresini ensemden omuzlarıma taşırken dik tutmaya çalıştığım omuzlarımda kendi kendime bıraktığım hayal kırıklığı ile düştü.

Çünkü Bulut bu masaya oturduğumdan beri bana bakmıyordu. Hemen karşımda oturmasına rağmen suratında ifadesizlik ve ruhsuzlukla yanındaki bir adamla politik bir konuyu konuşuyordu. Gözlerim ona kaydıkça hissediyor gibi kaşlarını çatıyordu ve çenesi kaskatı kesiliyordu.

Yaptığım her şeyden pişman olmak benim kaderimdi.

Çaprazımda masanın başında duran boş koltuğun Zekai Karadayı ile dolmasını beklerken yanımda oturan Faruk'un sesiyle irkilir gibi oldum. "Pişman mısın?"

Kıvılcımlı sesi ateşime ateş oldu.

Başımı yavaşça ona çevirdim. "Aksine," diye fısıldadım. "Beni yönetici yapman için seni tehdit ettiğim için mutluyum."

Bir an yüzü asılsa da toparladı. "Oyunu kazandın," dedi, tehlikeli bir sesle. "Ama Bulut'u kaybettin."

Dudaklarımda zoraki bir gülümseme belirdi. "Biraz daha konuşmaya devam edersen sen de her şeyini kaybedersin."

Kaşlarını kaldırdı. "Ben kaybedersem bu masada sen ve Bulut da dahil herkes kaybeder."

Masadaki suya uzandım ve yavaşça dudaklarıma götürerek bir yudum su içtim. "Benim ağzım o kadar sıkı değil, Faruk," dedim, sert bir sesle. "Hakan ile karşılaştığım zaman hiç düşünmeden öterim."

Yüzündeki demirler bükülürken dişlerini sıkarak önüne döndü, gerilen suratından gözlerimi alıp karşıya baktığımda Bulut ile gözlerimiz buluştu. Gözlerimizin birleştiği nokta kalbimin ritmine dokunurken aynı zaman da hırsla verdiğim kararların çökmesine neden oldu.

Hisar'ın yöneticisi olmak aklımın ucundan geçmezken şimdi bir şehrin üzerine kurulan örgütün yöneticisiydim ve onun büyük toplantısından birindeydim. Bulut ona bir şey olmayacağını söylese de polisliğini kullanarak örgüte karıştığı için en az ihtimalle polisliğinden olacaktı ve daha fazlası benim yüzümden hapse girebilirdi. Bu işin sonunda ateşe atlayan kişinin sadece o olmasını göze alamıyordum, ya birlikte kurtulacaktık ya da birlikte batacaktık.

Bulut'un dinmeyen ve her saniye demlenen öfkeli bakışlarında bunu neden yaptığımı sorgular gibi bir his vardı, bunu kendince anlamlandırmaya çalışıyor gibiydi fakat hiç bir sebep bulamıyordu. Bulut dişlerini sıkarak onaylamaz bakışlar attıktan sonra bakışlarını benden çekti, sanki kalbini de bir kıyıda çekilen dalga gibi çekilmişti.

Kalbime bir ağırlık çöktü, kaldırabileceğimden emin değildim.

Hislerim, çatlamış bir camın yüzeyinde seyahat ederken donuk bakışlarımı ondan almaktan zorlandım, asi saçlarının tutamları dizginsiz bir şekilde alnına düşmüştü, kalın ve düzgün kaşları çatıktı ve iki kaşının ortasına kalıcı bir yara gibi kalmış derin çizgi belirginleşmişti. Siyah gözlerine dökülmüş kıvılcımlar kaburgalarıma dökülürken sertçe yutkunmaktan kendimi alamadım.

HÜKÜMDARWhere stories live. Discover now