62.BÖLÜM:"ÖLÜM MERDİVENİ" PART 1

20.8K 850 131
                                    

Yukarıdaki fotoğraf çok şey anlatmıyor mu sizce de?

🖋

62.BÖLÜM: "ÖLÜM MERDİVENİ"

Güç de güçsüzlük de insanı saptırıyordu, aslında önemli olan ikisinin arasındaki ayarı bulmaktı. Güçlü olduğumu düşündüğüm zamanlarda bir çok yanlış tercih yapmış, yere dizlerimi yırtarak düşmüştüm. Güçsüz olduğuma inandığım bu zamanda ise, yaraları sarmaktan tercihlerime dikkat etmiyordum, yine görmem gereken şeyleri görmezden geliyordum.

Ben hep yanlış bir tercihin kurbanı olmuştum.

Ruhumun kalbine ulaşan karamsarlık, çoktan göğüs kafeslerimi parçalamış, kalbimi avcunun içine almıştı. Annemin dehşet dolu bakışları, göz kapaklarımın perdesinden defalarca tekrarlanırken gözlerimi kapatmaktan kaçınıyordum. Çarşafı kafama kadar çekmiş, yatağın içinde öylece duruyordum.

Annem gideli ne kadar olmuştu bilmiyordum ama havanın karardığını odanın ışığının gitmesinden anlamıştım, yattığım yastığın bir bölümü gözyaşlarımla ıslanmışken yetmezmiş gibi göz yuvalarım daha fazlasını çıkarıyordu. Şu anlarda kendimi durdurmaktan çok uzaktım, canım nasıl istiyorsa öyle davranıyordum.

Düşünceler, zihnimin bataklığında kirlenirken kapının yavaşça açıldığını duydum, kapıya sırtım dönük olsa da, salonun ışığının içeriye düştüğünü hissedebiliyordum. Birkaç kuvvetli adım sesinin ardından tekrardan kapı kapandı ve saniyelik duran adımlarını tekrardan duymaya başladım.

Bana yaklaştığını ve yatağa belirgin bir şekilde çöktüğünü soluksuz bir şekilde dinledim, yatağın gıdırtısını duyarken sırtını başlığa dayadığını hisettim. Yorganın içinde olsam da yakıcı bakışlarını hissedebilecek kadar hassastım, düzenli nefes alış sesleri bile kalbimi başka bir yöne saptırıyordu.

"Yeter, ağlama." Katı sesini duyduğumda yanağımdan bir yaş daha yastığın kılıfına dökülmüştü, burnumu ister istemez sesli bir şekilde çekerken sıkı soluğunu duyumsadım. "Sinirlerimi bozuyorsun."

Kaşlarımı çattım. "Umrumda değil," dedim, boğuk ve anlaşılmayacak bir sesle. Duyduğundan da emin değildim ve bu beni nedense rahatlatmıştı.

"Onsuz da olabilirsin." Alnının karıştığını hissebiliyordum. "Sürekli siktiri çekmektense hiç olmaması daha iyi."

Aniden yorganı kafamda çektim ve ona döndüm. "Düzgün konuş!" Boğazımda sırasını bekleyen asi hıçkırıklar vardı. Loş ışıkta gözlerimiz anında buluştuğunda yüzünün sesi kadar ifadesiz olduğunu gördüm.

Bana boş boş baktı. "Neden?"

Sesim yine boğuktu. "Öyle istiyorum."

Kaşları hayretle havalandı. "Ne zamandır senin istediklerini yapıyorum?"

Durdum ve düşündüm. Zihnim kir tabakasında yüzse de bu soruyu ağzıma direk gelen sözcüklerle cevapladım. "Beni istediğinden beri?"

Cevabımla öyle bir duraksadı ki, onu ilk defa bu kadar şaşkın gördüğümü fark ettim, ağzımdan dökülen kelimeler yavaşça odanın içinde yoğunlaşırken ne dediğimi çok sonradan idrak ettim. Ağzımı açıp düzeltmeye çaba gösterecektim ki, Bulut beni belimden tuttuğu gibi altına çekiverdi. Üstüme kuvvetle abanırken küçük bir çığlık dudaklarımdan firar etti ama beni hızla kafesledi.

"Napıyorsun ya?" diye cırlayıp elimle omzunu ittiğimde sanki bir şey yapmamışım gibi bundan etkilenmedi.

"Ne dedin sen az önce?" Sesi kısık ve yoğundu. "Bir daha tekrar et bakalım."

HÜKÜMDARWhere stories live. Discover now