42.BÖLÜM: "KIZGIN ADIMLAR"

24.8K 1K 61
                                    

Merhabalar! Kara Büyü adlı yeni hikayeme bakarsanız çoook sevinirim. İyi okumalar dilerim ♥♡

Evi Vine - In This Moment

~

Kimsesizlik, karanlığı benimseyen bir ormanda yakılan küçük bir mum parçası gibi çaresiz hissettiriyordu. Kırılgan duygularım, kırıklarını yutarak beni boğmaya devam ediyordu. Her şey umduğumun tersine doğru ilerlerken ne yapmam gerektiğinin sonucuna ulaşamıyordum.

Kafamın içinde patlamaya hazır bir bomba vardı sanki.

Kaçma düşüncesinin verdiği çaresizlikle savaşmaktan yorulmuştum, duygularımın mantığıma karışmasından yorulmuştum. Güçsüz olmaktan, yalnız olmaktan yorulmuştum. Yorgunluğum, beni onun ruhunun kapısına kadar sürüklemişti. Açılan kapı güvenli miydi? Her şeyi geçtim, dışarısı daha mı güvenliydi?

Kendimi pişman hissetmiyordum. Kalbimde vurgulanan dakikalar, yalnızlığın benden uzaklaşmasına sebep olmuştu. Bana dokunmasına izin vermiştim, ona dokunmuştum. Dudaklarımda hala uzaklaşmakta uzlaşamadığım derin sızı, bedenimi hafifçe titretiyordu. Öpüşü, hafızamın en önemli yerine kazınmış, orada yeniden dönüp dönüp açılıyordu.

Ama bu sefer aklımdan çıkartmak yerine onları serbest bırakmıştım, artık derince düşünmek istemiyordum. Belki bu delilikti, yine de bunu denemek istiyordum. Düşünmeyi bırakıp duygularımın başrolü ele geçirmesine izin veriyordum. Kaçmanın verdiği sıkıntılı süreci, artık yaşamak istemiyordum.

Sıcak bir duş aldığımı resmeden kızarmış yüzümün önünde uçuşan saç tellerimi kurutmaya çalışıyordum. Kesildiğinde beri fazlasıyla uzamış ve kalınlaşmıştı. Siyaha boyadığım saçlarımın rengi biraz daha açılmış ve siyah boya hafifçe akmaya başlamıştı. O kadar kötü durmadığı için şanslıydım.

Elimdeki kurutma makinasının sıcak havasını saçlarıma son kez doğrultarak kapattım. Parmaklarımla yüzümün önüne düşen saçlarımı geriye doğru itip makinanın fişini çıkartarak aldığım yere yerleştirdim. Banyo dolabından bulduğum, temiz olduğunu tahmin ettiğim tarakla saçlarımı fırçaladım.

Kabarıklığını elimle sakinleştirirken yeni bir günün verdiği sıkıntıyı eşelemeye çalışıyordum. Bugün olabilecekleri gözden geçirmeyi ihmal etmemiştim. Gece otobüsün içinden çıkıp eve taksiyle gelmiştik. Ben yaşadığım utançla odaya kapanmış ama uyuyamamıştım. Birkaç saat odamın penceresinden güneşin doğuşunu beklemiş ve bir saatlik süren bir banyo yapmıştım.

Kendimi şu an iyi hissettiğimi söyleyemezdim çünkü göz altlarıma yansıyan uykusuzlukla savaşıyordum. Yaptığım sıcak banyo, gece bir türlü gelmeyen uykumu uyandırmış ve benimle tanışmasını sağlamıştı.

Boğuk bir nefes alıp tek omzu açık olan badimi düzelterek banyodan çıktım. Gözlerim radarına almak istediği kişiyi bulamayınca dudaklarımdan anlamını adlandırmak istemediğim bir oflama çıktı. Adımlarımı mutfağa yönlendirdiğimde gözlerim onun odasının kapısında takılı kalsa da bunu yapacak cesareti kendimde bulamadım. Hem odasına girip ne diyecektim ki?

Midemin boş oluşu, karnımda hafif bir sızıya neden olmuştu ve bir şeyler yemem gerektiğinin farkındaydım. Tezgahın üstündeki tost makinasını gördüğümde ona uzandım ve fişe takarak çalıştırdım. Dolapta paketli duran tost ekmeğini ve kaşar peynirini aldım. Hızla iki tane tost yapıp makinanın fişini çektiğimde kapısının açılışı zihnimde bile yankılandı.

Başımı kaldırdığımda soğuk siyah gözlerini gördüm, ruhum titreyerek sarsıldı. Dağınık saçlarını eliyle düzeltirken adımlarını bana doğru yöneltmişti. Utanç çekildiği köşeden çıkıp beni sobelendiğinde gözlerimi kaçırarak tabağa koyduğum tostların birini sağ elime birini sol elime aldım.

HÜKÜMDARWhere stories live. Discover now