14.BÖLÜM: "SİYAH DUVARLAR"

27.6K 1.4K 128
                                    

İçime sinen bir bölüm oldu ve diğerlerinden daha uzun. Oy ve yorumlar az maalesef. Yorumlarınızı merak ediyorum.

Keyifli Okumalar...

~

Ruhum siyah duvarlarının arkasında saklanırken zihnim derinlerinde kapatmaya çalıştığım geçmişimin üstüne cila çekmek istiyordu. Kâğıda vuralan darbelerin eşiğinde kalan renklerin görüntüsüyla havalandı ruhum. Duvarlarını yıkan darbelerin farkında değildi, siyahı yıkmaya çalışan renklerle mücadele ediyordu. Ruhum sadece siyahtı, karanlıktı. Duvarları yıkmak isteyen bulldozeri rengiyle durdurabilirdi, kimse bu karanlığa karşı çıkamazdı. Öte yandan elinde tuttuğu fırçaları neşeyle harmanlanmış renklere batıran bir kız çocuğundan korkuyordu, renkleri siyah duvarla birleştirecekti.

Bilmiyordu belki ama siyah bir ruh başka bir renge dönüşemezdi. Belki de korktuğu renklerin içindeki hisleri siyaha bir nokta misali bırakmasıydı. Renklerin kurduğu hisler, siyaha bulaştığında ne olurdu? Bunun sonucundan korkuyordu.

Korkuyordum.

"Tamam, " diye yanıtladım Bulut'u. Yüzüne yerleşen küstah ve birazda memnuniyet taşıyan gülümsemesi havada yankılandı, siyah duvarlarımın üstüne bir kelebek gibi kondu. Yıllardır yerini arayan siyah kelebeğin hüzünle kanatlarını açması ruhumun siyah duvarlarından çıkıp kaçamak bir bakış atmasını sağladı.

Gösterdiği mağazaya yürümeye yeltenirken ayak tabanlarımın altında kayan zeminin sertliğiyle kendime geldim. Arabanın uzak kumandasıyla arabayı kilitlerken yanımda yürümeye başladı. Ferahlatıcı kokusu burnuma dolduğunda ciğerlerime doldurduğum havayı bir çırpıda bıraktım, nefesim gri dumanlar eşliğinde havaya karışırken avcumun içine sızan tenle adımlarım bir bıçak gibi kesildi.

Ruhum duvarların arkasından bir ağıt yakmaya başladı. Soğuk ve sert parmakları avcumun içinde tur atıp bedenimi alaşağı ederken avuç içi avuç içime yağ gibi kayarak yerleşti. Dehşetle açılan gözlerimi mat siyahlara çevirdiğimde kalbimin içine döşenmiş mayınlar dokunuşuyla patladı, mat siyahları hançerse kalbimi hedef almıştı.

Avuç içime yerleştirdiği sıcacık avcu, tüm bedenimin karıncalanmasına sebep oldu, dokunuşunun etkisiyle siyah duvarlarının arkasındaki ruhum sarsıldı. Nefesimi tutarken gözlerim birleşen ellerimize kaydı. "Buna gerek yoktu," dedim aksi bir tavırla.

"Var ki yapıyorum, Hâle," dedi sert bir tonda. Bakışlarımı ona çevirirken tuttuğum nefesi havayla paylaştım, yüzlerimiz arasındaki o küçük farkın etkisiyle nefesim yüzüne çarptı. Kaşlarım çatılırken yüzündeki ifadesizliğin doğduğu gözlerine dikkatle baktım, halelerinde kurşunun yakıcılığı vardı.

"İyi," dedim dişlerimin arasından. Bulut'un küstah tavırlarını çekmek istemeyen zihnim benden uzaklaştı, yoğun düşüncelerimi ardında bırakarak kaçıyordu. "Bahsettiğin kız beni tanıyabilir."

Soğuk rüzgâr aramızdaki sert ve acımasız elektriği arttırırken ruhum siyah duvarına tel bir örgü çekiyordu. Çoraba sızan soğuğun etkisiyle bacaklarım titrerken burnumun hafifçe kızardığını hissediyordum. Dilimi çatlamış dudaklarımda gezdirirken ondan cevap bekliyordum.

"Sude tanımıyorsa seni kim tanıyabilir," diye mırıldandı. "Bu şehirde Hakan'ın katilini bilen yok, rahat ol."

Yüzümü buruşturdum. Mühürü altına aldığı elimi çekiştirerek karşımızda duran mağazaya sert adımlar atmaya başlarken geçmişin kuyusu ayaklarımın dibindeydi. Hakan'ın Hisar'a üye olması işleri kolaylaştırmıştı, kimse beni bu şekilde tanımıyordu. Tanıyor olacaklarsa Çimen'den veya ailemden tanırlardı. Çimen olayının üzerinden tam altı yıl geçmişti, kimsenin hatırlayacağını sanmıyordum. Üç yıl yatıp çıkmam Hisar'a üye olmamdan kaynaklanıyordu. Sözleşmede yazılanlar her zaman geçerliydi, eğer iş üzerindeyken yakalanırsak hiçbir şey söyleyemezdik. Üç yılın sonunda Hisar tanıdıklarını devreye sokarak bizi çıkarırdı.

HÜKÜMDARWhere stories live. Discover now