51.BÖLÜM: "ARZUNUN KEFENİ"

35.6K 1K 517
                                    

Sia - Fire Meet Gasoline

51.BÖLÜM: "ARZUNUN KEFENİ"

Cümlelerin arasında sonsuzlaşan acı ruhlar vardı, o acı ruhlar, kalbimin güvertelerine baskın yaparken ruhumun bitkin soluklarında batıklaşan acının ölümsüzleştiğini hissediyordum. Anın ölümsüzleştirdiği acının yol arkadaşı olan kan kokan kelimeler de, zihnime dehşet içinde kazılıyordu.

Dizlerimin sarsılıp ayakta durmak adına direndiğini hissederken bir avuç içimi lavabonun beyaz taşlı mermerine yaslayarak ayakta durmamı kolaylaştırdım. Ona karşı sipersiz kalan ruhumun, duvarlarında çağlayan eziyet dolu çığlıklar, kulaklarıma bir savaşın sesli kalıntılarını döküyordu.

İrislerimin etrafını çepeçevre saran endişenin uğultulu kokusu, kalbimi berelerken çürük hislerin, iyi görünmek adına kullandıkları maskeler düşüyordu. Zihnimin kumsalında kumun içine gömülüp mantığın yorgun güneşiyle kararan düşüncelerimle bedenimi aynaya doğru çevirdiğimde gördüğüm tek şey; eksilen duygularla yıpranmış bir yüzdü.

Bu yüz, milyon şeye şahit olmuş, ölümün kıyısında huzurunu kaybetmişti. Acının iktidar olduğu ruhum, ruhani bir ölümün pençesinde huzursuzluğun koynunda acıyla besleniyordu. Ruhani bir ölümün kalıntısını taşıyan yüzüme baktıkça umut da içimdeki eksiliği hissederek benden kaçıyordu.

Islak kirpiklerimin çevrelediği yeşil gözlerimin yüzeyinde yürüyen kırıklar, bana battıkça kanayan yerin kanı, ruhumun zeminine dökülüyordu. Bakışlarım, dudaklarıma düştüğünde kremin şeffaf renginin parlaklığını son derece karanlık olan banyoda görürken onun dudaklarıyla ezilen dudaklarımın hafifçe şiştiğini fark ettim. Bu bile, kalbimde derin bir çarpıntıya neden olurken boynuma düşen bakışlarım donup kalmıştı.

Kısılan bakışlarımla boynuma dikkatle baktığımda gerçek olup olmadığını anlamak için aptalca gözlerimi kırpıştırıyordum. Sağ yanağımın biraz aşağından başlayıp boynumun bitişine kadar sürüklenen izler, karnımın kasılmasına neden olurken yavaş yavaş mor renkle damgalanmaya başlamıştı. Kırmızının mora devrettiği izlerle utancın boğazıma dizdiği bıçak kadar keskin hislerle yarım yamalak bir şekilde bakarak gözlerimi aynadaki yansımamdan aldım.

Ona karşı olan tutkunun bahşettiği tüm cesaretim, gördüğüm dehşet verici manzarayla bir duman gibi dağılmıştı ve sadece kirli bir koku kalmıştı. Tenim beyaz olduğu için izler çok derin olmasa da çok belli oluyordu, onun tenimde bıraktığı izi, solurken avuç içimi soğuk mermerden çekerek sarıldığım havluyu kenara atarak ıslaklığından dolayı rahatsızlık veren iç çamaşırlarımı hızlı bir şekilde çıkararak kirli sepetine attım.

Yeniden bedenimi havluya sarıp uçlarını iki göğsümün ortasında birleştirdikten sonra banyo dolabından havlu alarak ıslak saçlarımı havlunun içine hapsettim. Banyonun kapısına ilerlerken saçlarımdan düşen damlalar, fayansa düşüp tok bir sesle yankı yapıyordu. Başıma sardığım havluyu düşmemesi için bir elimle destek vererek Bulut'un ruhsuzca kapattığı kapıyı açarak odasına doğru atıldım.

Banyoyu kapatırken gözlerim son kez banyonun içine kaydığında küvetin içinde yaşadıklarımız, utançla boğulmamı sağlarken bu durumlarım içinde olmamı garipsiyordum. Biliyorum, saçma bir düşünceydi belki de ama hiçbir zaman kendimi bu durumlarla benimseyememiştim. Bir erkeğe delice arzu duymak, arzu duymaktan da öte onunla ilgili şeylerle ilgili olmak bana hep garip gelmişti, teninden çok ruhuna arzu duymak beni daha da korkutuyordu.

Banyonun kapısını yavaşça örterken, kulaklarım tanıdık ve özgün bir sesle açıldı ve kelimeleri dinlemeye koyulmak için can atmaya başladı. Gözlerim, onun heybetli bedeninde sürüp giderken üstünü değiştirmiş olduğunu fark ettim, bu da banyoda ondan sonra daha uzun kaldığım anlamına geliyordu. İnce belini ortaya seren siyah, kadife gömleğinin altına yine siyah renkte kot pantolon giymişti. Sırtını bana doğru dönmüşken yüzü, bir eliyle araladığı tülün penceresine dönüktü.

HÜKÜMDARWhere stories live. Discover now