43.BÖLÜM: "BEKLENMEDİK MİSAFİR"

23.4K 1K 121
                                    

Oy ve yorumlarınızı eksin etmeyin. İyi kii varsınız ♡♥

Ruhumun rahminde doğmayı bekleyen felaketlerin ebesi olan geçmişin damarlarımda bıraktığı nahoş tatta takılı kalmıştım. Umudu anıların satırlarına yazdıkça geçmiş, satır çizgilerini umudunun boynuna geçiriyordu.

Beynimin içinde meydana gelen enkazın parçalarını toplamaya çalıştıkça kana bulanan kelimeler gibi hislerim de kana bulanıyordu. Enkazın içinden kurtardığım sayılı kelimelerin de ruhu soyulmuş ve kalpleri rendelenmişti. Boğazımda takılı kalmış kelimeler, dışarı çıkmak için can atmak için beni kamçılasa da bunu izin vermedim.

Tatsız ama doyurucu olan sessizliğe kabul geldim.

Tehlikeye giden adımlarımı, tehlikeyle tam anlamıyla biçilmiş kaftan olan adamla birlikte atarken irislerimde ödüllendirilen ifadesizlikle ona baktığımda midem büküldü ve anında gözlerimi kaçırdım. Amacı, onun mat siyahlarında görmeye çalıştıkça yorulduğum duygularını parçalamıştı, uzun ve gür kirpiklerini her kırptığında parçalanmış duyguların cesedi bana fırlatmaktan çekinmiyordu.

Uzun koridoru geçip sekreter masasına doğru ilerledik. Tanıdık sima başını kaldırdığında yüzünde hafifçe bir tebessüm oluştu ve başıyla bizi selamladı. "Hoş geldiniz," dedi, mesafeli bir tonlamayla. "Faruk Bey odasında, sizi bekliyor."

Kapıyı eliyle işaret edip ayağı kalkmaya yeltendiğinde Bulut onu durdurdu. "Gerek yok."

Sert ve kaba tavrını sekretere kullanmaktan kaçınmadığında kadının yüzünde bir memnuniyetsizlik oluştu ve bana dönerek zorunlu olduğunu gayet açık bir gülümseme gönderdi. Ona karşılık sadece anlayışla başımı salladığımda Bulut önden hırçın adımlarla yürümeye başlamıştı.

Peşinden isteksiz adımlarla yöneldim, zihnimin devresinde oluşan hasarın büyüklüğü düşüncelerime zarar veriyordu. Normalde karnıma çaresiz bir ağrı saplanmasına neden olan sıcak eline yabancı gözlerle bakarken kapıyı bir iki kez tıklayarak kulpu kavradı. Alt ve üst kirpikleri işlenen karanlıkla kısıldığında gözlerini yana, bana çevirdi.

Bir süre sessizce, ele avuca sığmayan bir çekimle bakıştığımızda tenimde kalan izleri sömürmemek adına büyük bir mücadele verdim. Gözlerinde oluşan baskı, dilimin damağımın kurumasına neden olurken daha fazla dayanamadım ve pes ederek gözlerimi kaçırdım.

Soluğumda tıkanan hislerin, ısrarcı sözlerine kayıt getirmeyerek kapıyı açmasını bekledim. Zihnime nüfuz eden bakışları orada toz parçalarına ayrılırken tozun sarsıtıcı etkisiyle düşüncelerimin ciğerlerine de nüfuz etmişti.

Bulut kapıyı açıp içerideki tehlikenin yüzüme esmesine neden olurken içeriye bedenini sığdırması uzun sürmedi. Arkasından bende onun adımlarına mahkum olurken arkamızdan yavaşça kapıyı kapattım. Gözlerimi kaldırdığımda tanıdık ve sert bir baskıncı odayı düz bakışla süzüp masasından nazik gibi görünen gülümsemeyle kalkan Faruk'a döndüm.

Siyah ceketini düzeltip bize doğru geldiğinde, "Bende sizi bekliyordum," dedi, hiç bir zaman inanmayacağım hoşgörülü bir sesle. Bulut'a doğru uzattığı eli, Bulut hızla karışladığında dudaklarında beliren çarpık gülümsemesi hainlik doluydu.

"Uzun zaman oldu," dedi tok ve mesafeli kalın bir sesle. Hain düşüncelerinin içindeki canavarlar tarafından parçalanıp birleştirdiği elin sahibine atmıştı ve oluk oluk akan kanı sadece ben ve o görebiliyordu.

"Öyle," dedi gözlerini Bulut'tan ayırmadan. "O gece çıkan tatsız olaylar umarım aramızı açmamıştır."

Yine gülümsedi. "Asla," dedi, kesin bir dille. "Oğlunuzun yaptığı hatayı sizi mal edecek değilim."

HÜKÜMDARWhere stories live. Discover now