KRL 57

16.4K 1.3K 1.2K
                                    

Berko "Yaşlandık artık, gençler ile kapışma yaşını geçtik." Dediği sırada öndeki şow yapan araba bir şeye çarptı. Çarptıkları bir köpekti köpek havaya zıplayarak Berko'nun sürdüğü arabanın önüne düşmüştü. Berko yaralı köpeğe çarpmamak için fren yapıp zorlada olsa durmuştu. İkisi de arabadan inerek yaralı köpeğin yanına koştular. Köpeğin masum bakan gözlerinin etrafında ve her yerinde kan akıyordu. Aziz yere çökmüş yaralı köpeği kucağına almıştı.  Sinirden elleri titriyordu. Köpeğin yüzünün de ki kanları silerken öfkeyle bağırıyordu." Şerefsiz mahluklar ulan şu hayvan kadar değeriniz yok. Soysuz şerefsizler" diyerek kucağına aldığı yaralı köpeği arabanın arka koltuğuna yerleştirdi. Kendisi de arka koltukta oturup "sür arabayı bir veterinere çabuk " dedi.  Berko  gazı kökleyerek hızla arabayı sürüyordu. Aziz'in gözünden yaşlar yaralı köpeğin yüzüne akıyordu.

Berko hızla arabayı sürüyordu.  Aziz ise yaralı köpeğin çektiği acıyı yürekten hissediyordu. Sinirden bütün vücudu titriyordu. 

  Yaralı köpek daha fazla dayanamayarak gözlerini ağır ağır kapatarak, fani alemden ebedi aleme göç etti.  Aziz gözlerini yumup ölen köpeğe kiletlenmiş bir şekilde için için ağlarken Berko'nun arabayı ani fren ile kaydırıp durdurmasına tepki bile vermedi.

  Yaralı köpeğe çarpan zengin züppeler arabayı yol kenarına park etmiş ağac dibinde çöğdürüyorlardı. "Reis bu köpeğe çarpıp kaçan araba değil mi?" diye sorduğunda Aziz Kafasını ağır ağır kaldırıp öfke dolu gözler ile arabaya baktı.   Köpeğe çarpan arabanın, o araba olduğunu anlayınca hiddetli bir şekilde kapıyı acıp çöğdüren gençlere doğru yürümeye başladı.

  Gençler arabanın fren yapması ile fermuarlarını çekip  duran arabaya bakmak için arkalarını döndüler. Arabadan inen Aziz'in bakışları, para ile cesaret yüklenmiş yüreklerine korku salmıştı.

  Aziz üzerlerine gelirken  uzun boylu yirmi beş yaşlarında olan Atakan "Babalık işemeye geldiysen burası dolu." dedi gülerek.  Yarım dünya gibi duran göbeği ile Fırat da, Atakan dan cesaret alarak kahkaha attı.

   Aziz'in duyu organları kapanmış gibiydi.  Tamam bu iki,zangin gence odaklanmıştı. Gençlerin bir kelime daha konuşmasına fırsat vermeden ikisinin kafasını birbirine çarptı. Sonrada enselerinden tutarak yüzleri ağaca gelecek şekilde sert bir şekilde çarpıyordu.  "Lan insanlıkta nasibini almamış aşağılık embesiller.  Siz çarptığınız o köpeğin pisliği kadar değerli değilsiniz. Onun bunun evlatları" diyerek sürekli ağaca çarpıyordu ikisini. Fırat ve Atakan'ın yüzleri kan içinde kalmış tanınmaz bir haldeydiler.

  Aziz enselerinden tuttuğu gençleri" siz böyle kolay bir ölümü hak etmiyorsunuz"  diyerek arabanın arkasına gitti. Berko ya bagajında açmasını emretti.  Berko bagajı açınca  ikisini baldır güldür bakajın içine fırlatıp bagajı kapattı.

Sinirden elleri titreyen Aziz ön koltuğa geçip sırtını yasladı. Arka koltukta ki ölü köpeğe bakarak merak etme senden daha fazla acı çekerek ölecekler. Hayvanlara merhameti olmayanın insanlara hiç merhameti olmaz. İnsana merhameti olmayanın yaşaması gereksiz. " dedi dişlerini sıkarak.

    Berko gaza basarak malikaneye doğru arabayı sürdü.  Aziz'in bu durumda iken onunla konuşmak neredeyse imkansız olduğu için Berko hiç bir şey söylemeden sürmeye devam etti.  Sessiz gecen iki saatlik yolculuğun ardından malikaneye giriş yapmışlardı.  Alya ve Sıla kamelyada kahvelerini içerken Aziz ve Berko nun gelişini bekliyorlardı.

Aziz arabadan iner inmez bagaj kısmına giderek bagajı açıp içinden Fırat ve Atakan'ı hırpalayarak çıkardı.
"Oğlum  size kolay ölüm yol laaaan" diye bağırarak ikisinden bacaklarından tutup yerde sürüyerek  malikhaneyi koruyan köpeklerin barınağına doğru götürdü. Aziz'in  bağırmalarını duyan Sıla ve Alya endişelenrek sesin geldiği yöne doğru koşmaya başladılar. Gördükleri manzara karşısında şaşkın bir şekilde bakıyorlardı. Sıla, Aziz'in öfke nöbeti geçirdiğini görünce Berko'ya "Ne oldu yine buna? Biz adamı maskeli olsun diye gönderdik. O çöpçü Aziz olarak geri geldi."

Berko "Hiç sorma, ama bu sefer sonuna kadar haklı." dedi sinirli bir şekilde bakarak. 

Alya " Ne olduğunu anlatmıyacak mısın?" diye sordu. Berko "Reis işini bitirsin anlatırım." diyerek Aziz'i seyrediyordu. Aziz bacağından sürüyerek köpek  barınağına soktuğu Fırat ve Atakan'ın boyunlarına biraz tasma takip, korumalara "hiç kimse bunları buradan çözmeyecek. Benim aslanlarıma (köpekleri) verilen yemekler de verilmeyecek. Günde sadece bir kere mutfak çöpleri verilecek. Su olarakta aslanlarımın attığını içecekler." diyerek Fırat ve Atakan'ı biraz tekmeledikten sonra barınaktan çıkarak arabaya doğru yürümeye başladı. Sıla ona yetişerek boynuna sarılıp" Nedir seni bu kadar sinirlendiren. Sakin ol biraz. "diyerek sakinleştirmeye çalıştı.  Aziz Sıla" nın kollarını boynundan çekerek "O gördüğün şeref yoksunları, baba parası ile aldıkları arabalar ile hava atıp artistlik yaptıkları yetmiyor insanların hayatını riske atıyorlar. Hayvanların hayatınıda hiçe sayıyorlar." diyerek arabanın arka kapısını açıp ölü köpeği kucaklayarak çıkardı. " Kazma kürek getirin " diye emir verdikten sonra ölü köpeği gömmek için uygun bir yer aramaya başladı. Berko" O İki şerefsiz bu köpeğe çarpıp kaçtılar. Aziz de buna sinirlendi. Çarptıktan sonra köpek hala yaşıyordu. Kurtarmak için uğraştık ama işe yaramadı. " dedi.  Berko nun söylediklerini duyan Alya" Hayvanları bu kadar çok seven Aziz komutan nasıl oldu da bunların üzerine kırmızı Eldiven atmadı. Hayret doğrusu. " diyerek şaşkınlığını dile getirdi.  Sıla" Bence Aziz öldürmekten beter edecek bunları. Tek açıklama bu olabilir. " dedi Alya ya.

  Aziz kazmayı eline alarak öfkeli bir şekilde toprağa vurmaya başladı. 

*******

     Sayaç sıfırı gösterdiğinde terazi bin gramı geçtiği için kapalı kaldıkları odanın kapısı açılmıştı. Kötü koku saşgılayan gaz da kesilmişti. Hemen yaptıkları kule'yi bozarak açılan kapıdan içeri girdiklerinden kapı otamatikmen geri kapandı. Girdikleri oda, odadan çok koridora benziyordu.

     Üç tane kapı vardı.  Kapıların üzerinde bir not vardı.

Notta "Her kapıdan iki kişi girecektir.  Kapının üzerinde ki işaretler kimin kolunda varsa, o kişi o kapıdan girecek. Farklı kapıdan girin olursa hepiniz koku odasına geri dönersiniz. Şimdi her kez sol koluna baksın ve kolunda ki işaret hangi kapının üzerinde varsa oradan içeri girsin. Bir dakikanız  var. Bir dakika sonra bütün kapılar otamatik olarak litlenecek ve ayağınızın altında ki suya elektrik verilecektir. Süreniz siren sesi ile başlamıştır. " diye yazıyordu.

  Her kez sol koluna bakmaya başladı.

Melek ve Kılıç'ın kolunda " V" işareti vardı.  Elfida, Ateş ve Fatih' in kolunda "M" işareti vardı.  Beton ve Çeliğin kolunda da "L" İşareti vardı. Süre azalıyordu.. Melek ve Kılıc'ın aynı kapı önünde beklediğini gören Ateş sinirli bir şekil de Kılıc'ın yakasından tutarak "bana bak bu benim kardeşim. Yan baktığını, kötü niyetle bir düşünce beslediğini anlarsam göğsünde yazılı o ismi dötüne yazarım. Anladın mı beni?" diye bağırdı. Süre azalıyordu Çelik ve Beton Uğur "L" kapısını  açıp ilk içeri giren ikili oldu.  Elfida ve Fatih, Ateşin sürtüşmesini bırakıp "M" kapısından  içeri girdiler.  Melek on saniye kaldığını görünce "Abi sen başının çaresine bak. Ben kendimi koruyabilirim. Bak süre kalmadı." diyerek "V" kapısını açıp içeri girdi. Kılıç kapı kolunu tutup "Biz kimsenin namusuna göz dikmeyiz gardaş. Sen işine bak." diyerek oda "V" kapısından içeri girdi. Beş saniye kaldığını gören Ateş "Hızlıca" M"kapısına  doğru koşup kapı kolunu tıtarak açmaya çalıştı. Kapı açılmıyırdu. Üç saniye kalmıştı. Kapı itekleyip, zorluyordu ama kapı bir türlü açılmıyordu. 

2 saniye

1 saniye

Ve kapı açılmamıştı mamıştı mıştı ıştı ştı tı tıııı ıııı.......

KAYIP RUHLAR LİSESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin