KRL - 25

24.4K 2.8K 885
                                    

     Sıla " Neden kaçıyorsun. Beni  hiç mi özlemedin?"  dedi gözlerini gözlerinden ayırmadan.  Aralarında beş metre mesafe vardı. Sıla ağır adımlarla mezarcıya doğru yürüyordu. Mezarcı karşısındaki sert görünüşünün altında duygusal bakışları olan bu güzel kadının kim olduğunu bilmiyordu.  Bu güzel kadının gözlerinde bir şey vardı. O her neyse, mezarcının içinde ki bazı duyguları tetikliyordu. Bayanın sorusuna verebilecek bir cevabı yoktu. Çünkü tanımıyordu.  Şaşkın bakışlarla hiç bir şey söylemeden kadının yanına gelmesini seyrediyordu.

    Sıla aradaki mesafeleri kapatmış, sadece bir adım kalmıştı mezarcı ile aralarında.  Ne yapacağını bilemiyordu.  Göz göze gelmişlerdi. Sıla daha fazla dayanamayarak kollarını açıp, sıkıca sarıldı.  "Çöpçüm, on yedi yıldır umudumu kaybetmeden seni aradım. Sonunda da buldum.  Artık ayrılmak yok.” diyerek sarılmaya devam etti.  Mezarcı hiç tepki vermeden öylece bekliyordu. İçinden" Bu kadın her kimse beni gerçekten tanıyor olmalı. Ben on yedi yıldır hafızamı kaybettim. Bunu hiç kimseye söylemedim. Bana yardımcı olabilir. Ama ya başka niyetleri varsa. " diye düşündükten sonra elleri ile Sıla'nın kollarından tutarak kendinden uzaklaştırmaya çalışırken "  Hanım efendi, üzerinizdeki elbiseler batacak. " dedi.

    Sıla kollarını çekerek gözlerinin içine baktı  ve sert bir tokat atarak" Dalga mı geçiyorsun lan sen benle?" diyerek bir tokat daha atmak istedi. Mezarcı kolundan yakalayarak" Şşş ağır ol, hanım efendi dedik, öyle kal. Sen kimsin bana tokat atarsın? " dedi kızarak.

   Sıla duygu karmaşası içinde"Boğarım lan seni. Çöpçüye bak beni tanımazdan geliyor birde. Bırak bi beni bak ben sana neler yapıyorum. " dedi gülme ve kızma karışımı bağırarak.

   Mezarcı" Hay Allah’ım bir akıllı da beni bulmaz ki.  Kızım bi dur. Kaç yaşındasın yaptığın hareketlere bak. Manyak mısın sen?  " dedi ciddi bir şekilde bakarak.

Sıla kolunu kurtararak topuğuyla mezarcının dizine arkadan vurarak diz çöktürdü. Hızlıca arkasına geçerek bir eliyle kolunu tutarken, diğer eliyle boğazından tutarak kitledi. Ensesinden ve boynundan öperek, "  Bana bak on yedi yıl oldu tam tamamına on ye-di yıl hâlâ kokun aynı. Neredeydin lan sen? Vicdansız, acımasız bir katil olduğunu biliyorum da hiç mi merhamet etmedin bana.  Beni hiç mi sevmedin? " dediği sırada ellerini biraz gevşetmişti. Mezarcı fırsatı değerlendirerek  Sıla'nın kolundan tuttuğu gibi kafasının üzerinden çekerek önüne toprağa uzatarak üzerine çıkıp kollarından sıkıca tuttu. " Ulan sen sapık mısın, manyak mı? Bana bak şimdiye kadar hiç bir kadın bana bu kadar yaklaşmadı. Şerefsizim seni burada yatırır üzerinde türlü fanteziler denerim, sonra da öldürür gömerim. Bana boşuna mezarcı demiyorlar. Ben adamı gömerim. " dedi sinirli bir şekilde gözlerini Sıla'nın gözlerinden ayırmadan.

   Sıla, Mezarcı'nın altında cilveleşek çırpınırken, mezarcının sözleri üzerine kahkaha atarak" Vay demek kıdem atladın. Çöpçülükten mezarcılığa terfi ettin. Tam sana göre bir lakap olmuş. " diyerek kahkaha atıyordu.  Kahkahaları ağlamaya karışarak" Lan ben sensiz on yıl geçirdim. Her gecem kabus, her günüm ölüm. Seni düşünmediğim bir günüm yoktu. Her gün ölmeyi düşündüm. Beni ayakta tutan kızımız oldu. Yıllar sonra sana kavuşuyorum ve sen beni tanımazlıktan geliyorsun. " diyerek hıçkırıklarla ağlamaya başladı. 

    Mezarcı kızımız kelimesini duyunca kilitlenip kalmıştı. Sıla altta ağlıyor, mezarcı üstte şaşkınlıkla bakıyordu. Baş parmağı ile Sıla'nın göz yaşlarını silerek" Kızımız mı dedin sen? Benim bir kızım mı var?"diye sordu  şaşkınlıkla bakarak.  Sıla ellerini mezarcının boynuna dolayarak kafasına kendisine çekip “Senin kızın değil, ikimizin kızı.” diyerek dudaklarını dudaklarına yapıştırdı.  Mezarcı öpmüyor öylece bekliyordu. Sıla doya doya mezarcının dudaklarını öptükten sonra seri bir hareket ile boynunu tuttuğu mezarcıyı  sola doğru devirerek üzerine çıktı.  Elleri ile yakasına yapışarak biraz sarstıktan sonra "Öyle beleşten çocuğum var diyemezsin.  Ben on yedi yıl hem baba oldum hem anne.  Her ne kadar bizim hayatımızdan uzak olsun istediysem de olmadı. O da senin gibi hem psikopat hem sadist hem de mazoşist.  Aynı zamanda senin gibi zeki. Bırak şimdi kızı. Anlat bakalım neredeydin on yedi yıl boyunca?  Niye hiç gelmedin? " diye sordu.

   Mezarcı bir anda duydukları karşısında , geride bıraktığı yılların nelere mal olduğunu  öğrendikçe hem kaybettiklerine üzülüyor hem de kazandıklarına seviniyordu.

Sıla, mezarcının suskunluğuna dayanamayarak" Konuşsana lan ne susuyorsun?" diye bağırdı.

    Mezarcı "Bak ben on yedi yıldır kim olduğumu bulmak için uğraştım. Oradan oraya sürüklendim durdum.  Hatırladığım bazı şeyler var. Her gece rüyama giren cesetler. Sıla,  Kırmızı Eldiven,  maskeli, Yuri.  Hatırladığım sadece bunlar. İnan senin kim olduğunu ve bir kızım olduğunu hiç hatırlamıyorum. "dedi.

   Sıla  şaşkınlık ve sevinç içinde" Ne yani sen on yedi yıldır hafızanı mı yitirdin? Buna rağmen bazı şeyler hatırlıyorsun. Öyle mi? " dedi.

    Mezarcı yerdeki ajandayı göstererek “Bak şu ajandanın içinde yazılan her ne varsa ben hepsini yaşadım. Sana saydığım isimler de bu ajandanın içinde var. Bu ajandayı kim yazdıysa beni de tanıyordur diye düşündüm. Bu sebeple Elfida denen o kızın peşinden buraya geldim. Ajandayı kim yazmış sormak için. Anladın mı? " dedi.  

   Sıla" Ben sana söyleyeyim o ajandayı kimin yazdığını. O ajandayı sen yazdın. İşlediğin her cinayeti not ediyordun. Hatırladığın o isimlere gelince Sıla benim. Maskeli de benim.  Kırmızı Eldiven örgütümüzün adı ve imzamız.  Yuri’ye gelince, o şerefsizden hiç söz etme. Onu sonra detaylı anlatırım. Bu arada beni unutmamış olmana çok sevindim. " diyerek mezarcının üzerinden kalktı. Elini uzatarak" "Kalk ayağa, bütün gün burada mı konuşacağız? Ben seninle buluşmayı çok daha farklı hayal etmiştim. " dedi.

   Mezarcı, Sıla'nın elinden tutarak ayağa kalkıp" Kafam karıştı, söylediklerinden hiç bir şey anlamadım.  Onları boş ver, beni kızıma götür madem kızım var onunla tanıştır beni. Adı ne? " dedi gözlerinde çocuksu bir ışıkla.

   Sıla gülümseyerek"Adı Elfida, siz zaten tanışıyorsunuz. Kendisi seni benden önce buldu.  Bir oyun oynadık,  nerelere vardı sonucu. Allahalla ulan Fatih sen neymişsin be koçum?"dedi .

   Mezarcı yine şaşıracak" Vay be, demek o aslan parçası benim kızım.  Görür görmez kanım kaynamıştı.  Pişmiş sucuk dururken çiğ sucuk yemesinden anlamalıydım.  Bu arada Fatih dediğin o ölen çocuk mu? " diye sordu.

   Sıla" Şey. Fatih'i boş ver şimdi. Elfida seni ölü biliyor. Şimdiye kadar ben de her Ne kadar yaşadığını düşünsem de öldüğün ihtimalini aklımdan hiç çıkarmadım. Bu durumu ona nasıl açıklarız hiç bilmiyorum."

  Mezarcı heyecan ile "Ne açıklaması, ben şimdi gider ona sarılırım kızım derim, canım derim, ben senin babanım derim."  dediği sırada Sıla sözünü keserek "Ulan öküzlüğünden hiç bir şey kaybetmemişsin.  Sen onları söyleyince o da hemen ha tamam ben senin kızınım demek. Aaa ne güzel hoş geldin baba mı diyecek?   Her şeyin bir üslubu var."  dedi.

   Mezarcı "Başlarım lan üslubuna. Ben yıllarca kimsesiz yaşadım. Şimdi bir kızım var, üslup mu bekleyeceğim?" diyerek mezarlığa doğru yürümeye başladı.

********

  Sizden ekstra  etiket ve yorum istemiyorum. Bölüm hakkında fikirlerinizi söylemeniz kafi. 🙁🙁🙁😑😑😑😑😑😑😑😑😑😑😑😑😑😑😑😑😑😑😑😑😑😑😑😑

    

KAYIP RUHLAR LİSESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin