KRL 46

19.1K 1.8K 617
                                    

Elfida, Melek ve Beton'nun rahat konuşması için Ateş'i alarak oyalıyordu. Tuğba henüz kamp alanına gelmemişti. Çelik onun gelişini heyecan ile bekliyordu.

   Beton Uğur, Meleğin yanına giderek "Şimdi ne olacak?" diye sordu.

   Melek bu soruyu anlamamıştı. Beton Uğur'un dalgın bir şekilde yürüyerek gelip böyle bir soru sorması neyi ifade ediyordu. Melek çözümlemeye çalışıyordu. "Anlamadım ne ne olacak?" diye karşılık vererek cevap bekledi.

-"Bu durumdan söz ediyorum. Hamileliğinden.  Ne yapmayı  düşünüyorsun? "

-" Bu seni neden ilgilendiriyor acaba? " dedi kızarak.

-" Nasıl ilgilendirmez? Ortada bir çocuk olacak, hemde babasının ben olduğum bir çocuk ve beni  ilgilendirmiyecek öyle mi? "

-" Aynen öyle "derken aslın da hala boynuna sarılmak istiyordu. Ona aşık olmak elinde olan bir şey değildi.  Beton sevmiyor olsada Melek sevmekten vazgecemiyordu.  Aslında ona ters davranmak istemiyordu ama Elfida sıkı sıkı tembiğlemişti. Ne olursa olsun tersle demişti.  Bu yüzden suratını ekşiterek Beton'un her sorusunu tersliyordu.

Beton, Meleğin kolundan tutarak "Bana bak,  saçma saçma konuşmayı bırak. Biz daha anne baba olmak için çok küçüğüz. Ben baba olmaya hazır değilim." dedi gür bir ses tonuyla. Melek kolunu çekerek "Adi karaktersiz, benimle sevişirken küçük değilmiydin. O zaman erkektin de şimdi çocuk musun?"

-"Melek sen ciddi misin? Doğuracak mısın bu çocuğu?"

-"Bana bak bu seni ilgilendirmez dedim dimi. İster doğururum, ister doğurmam. Bu seni ilgilendirmez. Hadi yaylan daha fazla rahatsız etme yoksa abimle konuşmak zorunda kalırsın. "

-" Abinin haberi var mı? "

-" Ne o korktun mu yoksa? Ulan dingil abimin haberi olsa seni yaşatır mı? "

-" Ne korkacağım lan. Bi bok yiyemez. Abini boş ver. Bak iyi düşün. Çocuk doğurmak sorumluluk ister. Sen daha öğrencisin. "

-" Heleee bizim betona bak. Sorumluluktan söz ediyor. Ulan madem sorumluluktan söz ediyorsun beni becermeden önce düşünseydin.  Giiiit şuradan beni sinirlendirmeee. " diye bağırınca Uğur ellerini kaldırıp" Tamam tamam sakin ol. " diyerek arkasını dönüp gitti. Meleğin sinirleri bozulduğu için ağlamaya başladı.

Kampın giriş  kısmına  doğru konuşarak  yürüyen Ateş ve Elfida  Çeliği henüz görmemişlerdi.

Ateş" Sen hala  bana Meleğin neden intihar etmek istediğini  söylemedin. "

  -" bunu boş ver de, sana söylemem gereken önemli bir şey var. "

-" Boş ver ne demek? Söylesene kızım. "

-" Lan oğlum önemli bir şey diyorum sana. "

-" Kardeşimin intihar sebebinden önemli mi? "

-" Önemli! İkimizi ilgilendiren bir konu. " 

   Elfida, Fatih konusunu Ateş'e açmak istiyordu. Ama bir türlü fırsatını bulamamıştı. İkilem içindeydi. Bir yandan Ateş'e ısınmış onu sevmeye başlamıştı. Diğer yandan Fatih vardı. Fatih'i çok güzel seviyordu.  Fatih, bir annenin yavrusunu sevdiği gibi merhametle seviyordu. Fatih, Bir çocuğun dondurmaya olan aşkı gibi aşıktı, masumane ve en saf hali ile.

  Fatih, Elfida'yı Elfida'sız seviyordu.  Fatih, içinde sadece Elfida'nın olduğu bir dünya yaratmıştı. Bu dünyada her şey Elfida yı anlatıyor, her şey Elfida'ya çıkıyordu. Fatih gururluydu. "Gel benim ol" demedi, benim aşkım bana yeter" dedi." Ben seni seviyorum ya, sen sevmesen de olur. Beni sevmen senin bileceğin iş. Ben seni seviyorum , bu benim varlık aleminde anlamlaşmam, hayat bulmam, hayata kanmam, bu aşk hayatından kana kana içmem demektir. "dedi. Fatih güzel seviyordu. Mert seviyordu. Delikanlı seviyordu. Fatih, Elfida'nın hayali ile kurduğu dünya da mutluydu. Aşk Fatih'in vücud bulmuş haliydi. Çağın Mecnun'u olmuştu. Layla'sını aramak yerine  Leyla'yı yaratandan bir Leyla istemişti. Leyla'yı yaratan Fatih'e kendi  Leyla'sını vermişti. Fatih mutluydu hayali Elfida'sı ile.

   Ey aşk gönüllere vurursun darbe,
  
    Yaşatırsın kendini en derininden Fatih'ler de.

   

    Elfida, Fatih'in cismaniyetine değil güzel sevişine aşıktı. Elfida içinde ki bu savaşı Ateş ile paylaşmalıydı. Bir yandan Fatih'in aşkını severken öte yandan Ateş'in gözlerini ve sıcacık nefesini  seviyordu.

  "Şşş deli baş. Önemli dedin sustun. Daldın gittin konuşsana." diyerek dürtüğünde Elfida kendine geldi. 

   "Fatih....."   Dediğin de Ateş demek istemişti aslında. Ama bir çırpıda ağzından Fatih çıkmıştı. Yere çivilenmiş gibi sabit kaldı. Ateş anlamsız bir ifade ile gözlerine bakarak "Fatih mi?" dedi.

   Elfida sustu... Cevap vermek istedi ama yok kelimeler çıkmıyordu dudaklarından.  Ateş "Konuşsana Fatih dedin sustun." diyerek sinirli bir şekil de bağırmıştı.

   Elfida'nın gözlerinden yaşlar damlamaya başladığında hala yutkunuyor, konuşamıyordu.  " Niye ağlıyorsun.  Fatih kim? Bana bir şey söyle." Dediğin de  Elfida parmakları ile Ateş'in dudaklarını kapattı. "Sus lütfen ve beni dinle.   Fatih kim mi? Fatih  aşkın vücud bulmuş hali. Fatih güzel seviyor du beeeeeee..." diyerek cümlesini bitiremedi. Sonda ki" beee" yii söylerken sitem dökğlüyordu dudaklarından,  her uzayan -"ee"- pişmanlık haykırışıydı aslında.

  Ateş duydukalrından sonra beyninden vurulmuşa dönmüştü. Sinirinden yanında ki ağacı yumrukluyordu.  Ayakları yere sabitlenmiş, kolu kanadı kırık bir kuş misali Ateşe bakan Elfida pişmanlıklarına ağlıyordu.

  "Neden lan... nedeeen.... Neden benimle oynadın o zaman... Bir başkasını severken, neden bana umut verdin..." diye bağırırken kanlar içinde kalan parmaklarına aldırış etmeden ağaça vurmaya devam ediyordu. 

  Elfida, dizlerinin üzerine yıkılarak ağlarken Ateş nefretle ona baktıktan sonra aksi yöne doğru koşmaya   başladı. 

    Elfida konuşmaya başladığından olayların buraya varacağını düşünmüyordu. Fatih'in aşkını düşününce her şey farklı bir boyut almıştı. Aslında Fatih'ten vaz geçtiğini Ateş'i seçtiğini söyleyecekti. Ama Fatih o kadar güzel seviyordu ki, bu cümleyi başka birine söylediğinizde anlam düşüklüğüne uğrayan bilir. Ama Fatih güzel seviyor dediğin de anlam değerleniyor ve söyleyenin ağzında tatlı bir güzellik bırakıyordu. Elfida bu sevişin karşısında, ateşe koşan Ateş böcekleri gibiydi.  Fatih neden bu kadar derin bir iz bırakmıştı anlıyamıyordu.   Nasıl bir tılsım dı. Elfida Fatih'in hayali Elfida'sını çok kıskandığını hissetti. 

  Dizlerinin üzerine yığıldığı yerden kalkmak istiyor ama kalkamıyordu.  Vaz geçtiğini söylemek için başladığı bu yolda daha da çok aşık olmuştu. Fatih'in özlemi burnunda kokmaya başladı. Onu  en son gördüğü gün geldi aklına.  Fatih "Seni seviyorum" dediğinde  Elfida benim şu taş kalbime bir erkek girseydi o da sen olurdun ama aşk bana göre değil" demişti.   Bunun üzerine Fatih "Seni bekleyeceğim ömrüm yettikçe, nefes aldığım sürece seni sevmeye devam edeceğim.  Ben senden aşkıma karşılık beklemedim.  Beni sevmeni de beklemedim.  Seni sensiz sevmek de güzel. Benim sana olan aşkım bana yetiyor.  Allah'a emanet ol" demişti. Son olarak gözlerine baktığında bu kelimeler dökülmüştü  Fatih'in aşkı anlatan dudaklarından.

**********

Bölümü bu kadar yazdığım için kusura bakmayın. Diğer konulara girerek. Bu duygusal sahnelerin size verdiği duyguyu değiştirmesini istemedim.

KAYIP RUHLAR LİSESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin