KRL 38

21.4K 1.8K 1.1K
                                    

Arabaları  yanaştırdıklarında, iki katlı bağ evlerinin etrafını sardılar. Site güvenliği çok zayıf olduğu için etkisiz hale getirmek kolay olmuştu.   Tuğba, Pars, Okan, Birol ve Asya  aynı devrede mezun olmuş arkadaşlardı. Pars ve Tuğba özel görevde oldukları için Okan, Birol ve Asya aynı lojmanda, yan yana dairelerde oturuyorlardı. Habeş  adamlarına emir ve vererek arabanın içinden hiç çıkmadı.  Emri alan adamlar kalabalık  bir grupla aynı anda üç daireye de baskın yaptılar. Aşırı kalabalık oldukları için Okan Birol ve Asya hiçbir şey yapamamış, teslim olmak zorunda kalmışlardı. Saldırıyı yöneten Aynalı Kazım bilgilendirme yapmak için kapıyı açıp "Abi zayiat vermeden aldık. Sen dört kişi dedin ama üç kişi vardı. Öbürünün evi boştu. Uzun bir süredir de giren olmamış. Emirlerini bekliyoruz abi." diyerek beklemeye başladı. Habeş "Aynalı huruzam paketleri mekana götür hazırla bakalım. Biraz Eğlenelim  yavvv değil mi huruza?" diyerek Yağız komisere baktı. Yağız komiser intikam hırsının etkisi altında " Eğlenelim tabi aga. Hak ettik." diyerek oda bir kahkaha patlattı.  

   Yolda giderken telefonu çalmaya başladı. Arayan yardımcısı Sinan'dı. Yağız komiser telefonu açarak "Söyle bakalım Sinan ne öğrendin?" diye sordu.  Sinan "Komiserim Fatih Güneş hakkında epeyce bilgi edindim. Telefonda değil de  yüz yüze konuşmamız daha iyi olur."  diye cevap verdi.

   Yağız komiser " Tamam  benim biraz işim var bitince sana uğrarım. Görüşürüz." diyerek telefonu kapattı.

      Bir süre daha ilerledikten sonra mekana geldiler. Aynalı Kazım esirleri mekana çoktan koymuş elleri ve ayaklarını bağlamıştı. Yağız ve Habeş arabadan inerek mekana girdiler. Asya, Okan ve Birol ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı. Habeş ellerinden bağlanarak yukarı asılan eserlere iyice yaklaşarak" Şimdi siz bu adam kim, ne cesaretle bizi kaçıyor diye düşünüyorsunuz. " dedi kelimeleri ağır ağır ve üzerine basa basa vurgulayarak konuşuyordu. Elinin arası ile Okan'ın yüzüne şaplak vurarak" Siz bu yollardan geç-ti-ği-niz-de biz çoktan unuttuk. Anlatın bakalım başınızdaki Sıla Hanım, yani Maskeli  için hayatınızı verir misiniz? Yoksa onu satar mısınız?” Okan'ın kafasına silah dayalıydı.  Okan korkusuzca "Benim canım feda olsun hanım efendiye. Biz bu davaya baş koyduk. Canımızın bir kıymeti yoktur. " diye karşılık verdi. Habeş bu cevap üzerine tabancasının tetiğini çekerek Okan'ın kafasını dağıttı.   Yağız komiser silahını çekip Birol'un kafasına dayadı. Asya ya dönerek" Sen  de şu ölen adam gibi konuşmayacak mısın? Eğer konuşmaz ve canım feda dersen bunun kafasına sıkarım.  " diyerek Birol'un kafasına dayalı tabancanın horozunu geriye doğru çekti. Asya bağırarak" Bırak lan onu şerefsiz. Soruyu bana sordun bana sık. Kimsiniz olum siz? Yaptığınızın yanınıza kalacağını mı sandınız? Kırmızı Eldiven hiç kimsede intikamını bırakmaz. Hepiniz birer ölüsünüz." dediği sırada Yağız tetiği çekerek Birol'un kafasını dağıtıp tabanca ile Asya'nın yüzüne vurup "Kapat çeneni, bla bla hep aynı ağız. Ne sanıyorsunuz siz kendinizi?" diyerek eli kolu, ayakları bağlı Asya ya vuruyordu. Asya "Erkek müsveddesi g*tün yiyorsa ellerimi çözde öyle konuşalım." dedi zar zor konuşarak.   Yağız "Çözeceğim merak etme." diyerek ellerini ve ayaklarını çözdü. Asya ayakta durmakta zorlanıyordu. Yağız eline aldığı sopa ile Asya'nın bacaklarına sertçe vuruyordu. Asya çığlık atarak bağırıyordu. Yağızın savurduğu sopayı eliyle tutarak Yağız'ın kendine çekti. Boynundan tutarak sıkmaya başladı. Yağız çırpınıyor ama kurtulamıyordu. Aynalı Kazım Asya'nın omuzuna sert bir darbe vurarak Yağız'ı kurtarınca Yağız düşen sopasını alıp acımasızca Asya'ya vurmaya başladı.. O kadar çok öfkelenmiş ti ki gözü hiç bir şeyi görmüyordu. Asya'nın her yeri morarmış kan içinde kalmıştı. Habeş, Yağız'ın kolundan tutarak "Huruza yeter, bu ölmesin. Selamımızı verecek kadar yaşasın." diyerek engelledi.  Aynalıya işaret ederek "Kızı ve diğerlerini alın size vereceğim adrese bırakın." diyerek Asya'ya yaklaştı. "Yav huruza maskeliyi satsanız başınıza bu gelmeyecekti. Şimdi git o maskeli ye şunu söyle Uzun Yılmaz namı diğer Habeş hepinizin kökünü  kazıyacak ummadığınız anda tepenize çökecek. İntikamını aldığında millet bunu konuşacak. Boşuna kaçmasınlar. Anladın mı huruza? De haydi götürün şunu. " diyerek Yağız’ın yanına doğru gitti.

********
   Cellad sıcak güneşin altında yarışan gençleri şemsiyenin altında karpuz yiyerek izliyordu. Sınavın yarısını geçenler vardı. Beton Uğur ilk etapta hızlıca mezarı kapatıp ağacı kesmiş ve Melek’i çıkararak kendi tabuta girmişti. Melek epeyce önde başlamıştı. Elfida hâlâ Sado’nun mezarı kazıp tabutu açmasını bekliyordu.  Ateş ve Kaan ikinci olarak devam eden gruptu. Çelik ve Ayı Memo sonuncu olan gruptu. 

  Gençler tüm güçlerini kullanarak birinci olmaya çalışıyorlardı. Sado tanıtım kapağı açınca Elfida etrafındakilere baktığında  Melek ağacı yarısını kesmişti bile. Melek’in hemen ardından Ateş de baya hızlı gidiyordu. Çelik mezardan yeni çıkıyordu Elfida gibi. Elfida Sado ya kızarak "Ulan sonuncu mu oldun? Gir şuraya çabuk." diyerek  tabutun kapağını kapatıp üzerini örtmeye başladı. Ateş göz ucuyla Elfida’ya bakıyor, sonuncu olduklarını gördüğü halde bir şey yapamıyordu. Bilerek geride kalsa bile Çelik ve Ayı Memo ikinci olur ve yine Elfida sonuncu olur, diye düşünerek tüm hızı ile ağacı kesmeye devam ediyordu.

  Elfida sağına soluna bakıyor, umutsuzca ağaca bıçağı vuruyordu.

   Kameradan bu ilk sınavı seyreden Aziz ve Sıla aşırı heyecanlıydılar.  Aziz sinirli bir şekilde ;"Hep şu zayıf çocuk yüzünden kaybedecek. Hade be kızım pes etme. Pes edersen işin daha zor hem aç kalacaksın, hem de mezardan yalnız çıkacaksın." diyerek ekrana bakarken yerinde duramıyordu.  Sıla, Aziz i sakinleştirmeye çalışarak "Çöpçü bi otur ekranı göremiyorum. Hem bu telaşının sebebini anlamıyorum. Kızımız kaybetse de kazansa da bir şeyler öğrenecek. Ayrıca bu sınavlar formalite, önemli olan bunlar değil, bunları bir şekilde aşar." dedi Aziz’i oturtmaya çalışarak. Aziz, Sıla'nın elini çekip "Ya çocuk aç kalacak. Bu da yetmez gibi mezardan yalnız çıkacak. Ha di kızım bastır kızım pes etme Hafi Elfida hadiii." diye tezahürat yapıyordu.

Sıla "Lan otur şuraya boşuna uğraşma kız geride yetişemeyecek. Hem sen ben o kadar aç kaldık. Ne işkenceler gördük. Bu tarz şeylere alışması lazım. Boşuna kendini yorma bu yarış bitti sayılır. Gel biz bi yemek yiyelim." dedi koluna girerek. Aziz, Sıla'nın gözlerinin içine bakıp "Sen nasıl bir annesin? Tamam manyaksın, mazoşistsin ama benim karım Elfida'nın annesisin.  Kızımız aç kalacak sen yemek yiyelim diyorsun. Ben yemiyorum senin de boğazına dursun." diyerek ekrana bakmaya devam etti. 

  Aynur telaşlı bir şekilde içeri girerek "Efendim çok önemli bir şey oldu." diyerek anlatmak için müsaade istedi.

  Sıla anlatmasına izin verince "Efendim çömezleri kaldırmışlar. Maalesef iki şehidimiz var. Asya ağır yaralı. Tuğba haberi getirdi. Ekip arkadaşlarının bu duruma düşmesine çok üzülmüştü." diyerek durumu izah etti. Olanları duyan Aziz hızlı adımlar ile gelip "Kimin yaptığını biliyor muyuz?" diye sordu.  Aynur "Efendim kız bayılmadan önce bir şeyler söylemiş ama biz anlamadık. Tuğba daha detaylı söylesin isterseniz." diyerek Tuğba'yı çağırdı. Tuğba bitik bir vaziyette "Efendim Uzun Yılmaz denen şahıs yapmış. Selamımı söyle hepsini yok edeceğim. Ayaklarını denk alsınlar. Kaçacak yerleri yok demiş." diyerek Asya'dan duyduklarını tekrar etti. 

   Aziz duyduğu isim hakkında herhangi bir şey hatırlamamıştı. Sıla "Aynur ilk işin bu adamı araştırmak. Hakkında her şeyi bilmek istiyorum. En kısa sürede öğren." diyerek sinirli bir şekilde dolaşmaya başladı.

  Aynur "Emredersiniz efendim." diyerek Tuğba'yı da alarak dışarı çıktı.  Tuğba'nın  omuzuna dokunup "Kaderdaşım senin yaşadığının aynısını yaşadım. Güçlü olma  zamanı. Arkadaşların emin ol bizi satmadıkları için öldüler. Şimdi sen Asya ile ilgilen. Bende şu şerefsiz adam hakkında bilgi toplayayım.” dedi.

KAYIP RUHLAR LİSESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin