KRL - 19

31K 3.1K 2.6K
                                    


Kulübesine her yerini dağıttığı halde bulamıyordu defteri. İyice sinirlenerek önüne geleni fırlatıyordu. Battaniyeyi fırlattığında, içinden kalem ve defteri de yere düştü. Hemen defteri alarak ajandanın yanına koştu. Not ettiği sayfayı açtı.

İlk notun da KIRMIZI ELDİVEN yazıyordu.

Ajanda da kırmızı eldiven yazısı vardı. İşin ilginci yazılar fotokopiden çıkmışçasına bir birine benziyordu. Mezarcının merakı gittikçe artmıştı. Ajandayı heyecan ile okumaya başladı.

Mezarcı okudukça okuyor, sayfalar geçtikçe not defterindeki yeni bir isim ile karşı karşıya geliyordu. .

SILA DAĞLI

Defterde soy ismi yoktu ama büyük harflerle ile Sıla Dağlı yazıyordu.

O ismin de altını çizerek okumaya devam etti. Okudukça dehşete düşüyordu. Sanki biri kafasının içine girip gördüğü bütün kabusları bu ajandaya yazmıştı. Mezarcı 17 yıldır bu kabuslardan hiç kimseye söz etmemişti. Rüyalarında ve anılarında hatırladığı isimler bu ajandanın içinde bir bir karşısına çıkıyordu.

Geçmişinden vazgeçeli belki de yıllar olmuştu. Bir an 17 yıl öncesindeki kareler gözünden canlanmaya başladı. Çöplerin içinde işine yaratabilecek malzemeleri topladıktan sonra sahildeki kulübesine gitmişti. Sarhoş gençlerden yediği dayak sebebi ile dizinde ağrılar vardı. Yaralarına krem sürdükten sonra demlediği çayından bir yudum alarak, isimsiz ile beraber hırçın dalgaların çıkardığı sesi dinliyordu. Bu gürültülü ses kafasındaki çığlıkları bastırıyordu.

Bir anda gelen müzik sesi ile beraber beyaz bir araba ortalığı toza bulayarak mezarcının kulübesinin yanında durdu. Arabadan üç tane genç ellerinde bira şişeleri ile beraber indiler. Küfürler savurarak kulübeye doğru ilerliyorlardı. Bağırışları epeyce rahatsız ediciydi.

Mezarcı dikkatlice bakınca gelenlerin daha önce kendisini döven kişiler olduğunu fark etmişti. Beladan uzak durmak istediği için ayağa kalkarak kulübeye doğru hareket etmeye başladı. Mezarcının kulübeye doğru gittiğini gördüklerinde küfrederek yanlarına çağırdılar. Mezarcı duymazdan gelerek yürümeye devam etti. Sarhoşlardan biri ensesinden tutarak "Sana sesleniyoruz yavşak, cevap versene!" diyerek sert bir şekilde kafasına vurdu. Kafasına aldığı darbe ile yere yuvarlanan mezarcı iç güdüsü olarak düştüğü yerin yakınında bulunan küreği alarak hızlıca arkasına dönüp sarhoş adamın yüzüne vurdu. Diğer iki adam hamle yaparak üzerine yürüdüler. Mezarcı elindeki küreği ustaca kullanarak birinin bacaklarına vurdu. Küreği geri çekerek diğer adamın sırtına vurdu. Yaptığı seri hareketlere kendisi bile şaşırıyordu.

Biraz geri çekilerek "Size zarar vermek istemiyorum. Gidin buradan." diye bağırdı. Sarhoş adamların gitmeye niyeti yoktu. Bıçaklarını sallayarak mezarcının üzerine saldırdılar. Mezarcı içgüdüsel olarak kıvrak hareketler yapıp bıçaklardan kaçıyordu. Karşısındaki adamın bıçağı sallayış şeklini, bir an zamanı yavaşlatılmış şekilde takip etmeye başladı. Zaman olduğundan on kat daha yavaş ilerliyor gibiydi. Bıçağın kendi elinde olduğunu hissedip yapacağı hareketleri hayal etti. Adam ağırlaştırılmış şekilde bıçağı mezarcının karnına doğru sallıyordu. Mezarcı hızlı bir bilek hareketi ile adamın kolunu ters çevirip bıçağı elinden alarak boynuna dayadı ve hiç acımadan kesti. Beklemeden bıçağı çekip arkadaki adamın kalbine yakın bir yere sapladı. Hızla geri çekip üçüncü adama fırlattığı gibi anlından soktu bıçağı. Üçü birden yere yığılarak kanlar içinde kaldılar. Mezarcı yaptıkları karşısında kendisi de şaşkındı. İçinde gerip bir duygu vardı. Yaptığından büyük keyif almıştı. Yaşadığı bu hazzın mutluğundan sıyrıldıktan sonra elinde ki kürekle kumsalda derin çukurlar açarak üç adamı da gömdü. Arabasını çalıştırıp denize doğru sürdü ve dalgaların arasında batışını seyretti.

KAYIP RUHLAR LİSESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin