50.BÖLÜM: "RUHUN BIÇAĞI" (2)

25.6K 965 120
                                    

Öncelikle, milletimizin başı sağ olsun. Çok sıkıntılı günler geçirdik hep birlikte, umarım milletimizin sönmeyen gücüyle bunu da atlatacağız. Böyle bir darbe girişimiyle umarım hiçbir şekilde karşılaşmayız, Allah polislerimizin, askerlerimizin, milletimizin yanında olsun, inşallah. Kan dökülmesin, huzur bulalım artık.

Bölümü atmazdım ama moralimiz bir olsun yerine gelebilir diye düşündüm... İYİ OKUMALAR!

Son Lux - Easy

Anne rahminden çıkan bebeğin dünyaya gelirken ağlayışı yoktan yere değildi, o bebek, cennetten ayrıldığı için ağlardı. Bense, şimdi cehenneme girdiğim için dudaklarımda silik bir tebessüm barındırıyordum. Dünyaya gelirken ciyaklamalarım, hayatın kusursuz oyunlarıyla daha da artmıştı ama alışmıştım. Alışmanın ötesinde şimdi harabe bir ruhun, günahlarına dokunmak için heves doluydum.

Huzur, kırık kanatlarını kalbimin güvertelerine çarparken dudaklarından yuvarlanan kelimeler, çerçevelerinden güven verici bir gülümseme yolluyordu. Zihnime dişini geçiren uslanmayan hislerim, tenim gibi aziz bir çığlığın sahibiydi.

Kokusundan pay alan alkolün keskin kokusunu reddederek burnumu sızlatan soluğu içime çektikten sonra kalbimi pençeleyen kalp atışlarına dayadığım kulağımı çektim ve çatlak dudaklarımı nemi teninde sürterek göğsünün altını öptüm. Kollarının arasında olduğumdan dolayı bedeninin gerildiğini anında hissederken öptüğüm yeri yeniden dudaklarımı bastırdım.

Kuru öpücüklerim, bir nevi teşekkürdü.

Hızlanan kalp atışlarını dudaklarımda hissederken boynuma bıraktığı ıslak nefesler, çoğalmaya başlamıştı. Dudaklarımı yaşamın köklü acısını hissettiğim yerde durdururken Bulut'un hırıltılı nefesleri beni heyecanlandırmaya yetmişti. Belime sardığı parmaklarını tenime gömerken diz kapağımın üstüne koyduğu eli de sıklaşmıştı.

Cesaretin kökünü benliğime bağlayarak tenine bu sefer daha uzun bir öpücük bıraktığımda tenine damgalanan acımasızlık, dudaklarımı sızlatmıştı. Burnumdan verdiğim nefesler, hafifçe ayaklanan tüylerine doğru eserken bir kulağıma onun kalp atışları, diğer kulağıma onun hırıltılı nefesleri konuk oluyordu.

Son kez orayı öpmeye yeltendiğimde Bulut'un belimi sahiplenen elinin yok oluşundan saniyeler sonra parmaklarını uçları suya yuvarlanan saçlarıma geçirmiş ve başımı aşağı doğru çekerek dudaklarımın teninden sertçe ayrılmasını sağlamıştı. Çekişi, hafif olsa da, gözlerimi kaldırdığım an, görüş alanıma giren gözleri, vahşi bir hayvanın pençelerini andırıyordu.

Buna bu kadar kızacağını tahmin etmezken yüzünde biriken ifadeyi bana püskürtmesinden hemen önce sertçe yutkunmayı denedim ama vahşi bir solukla dudaklarıma çarpan iri dudaklarla kısa süren bir şokun içerisine damladım. Gözlerim irileşirken dudaklarıma saldıran dudakların açlığını her bir hücremde hissedebilmiştim.

Saç uçlarıma saldıran parmaklarını yukarı kaydırıp enseme koyduğunda bu sefer geriye düşen başımı kendine yaklaştırarak öpmeye devam etti. Alt dudağımı sertçe emip dişlerini geçirdikten hemen sonra üst dudağımı yakaladı, öyle hızlı saldırıyordu ki, nevrim dönmüştü. Ellerim ve ayaklarım saniyeler içinde uyuşurken Bulut'un diz kapağıma dayadığı eli, yukarı, baldırıma doğru tırmanmaya başlamıştı.

Boğazıma dizilen solukların ardından hoyratça saldıran dudaklarına karşılık vermeye başladığımda sert ve uzun parmakları tenime gömülmüştü. Parmaklarıyla tenimi yarıp oraya tehlikeyi koyarken boynuna doladığım ellerimden biri, anında ensesine dolanmış ve onu kendime daha yapıştırmıştım.

HÜKÜMDARWhere stories live. Discover now