Tolga onu bıraktığında sinirden gözleri dolmuş olarak ona baktı. "O ellerini benden uzat tut. Kızımdan da."

Tolga'nın suratında sakin bir ifade vardı. Kafasını yana yatırıp ona baktı. "Kendine bir bak. Her zaman çok güzeldin. Ama şimdi çok daha güzelsin. Yıllar sana çok şey katmış."

Umay o kadar sinirlenmişti ki son kozunu kullanacaktı. Onu daha fazla görmek istemiyordu. "Seni aldatırken de güzel miydim?" Kulaklarından Tolga'nın son sözleri gitmiyordu çünkü. Yıllarca hep bunu düşünmüştü. 'Hayatımda tanıdığım en iğrenç kadınsın.'

Tolga'nın bakışları tekrar ciddileşti. "İstediğin her erkeği elde edebilirsin değil mi? Bu kadar basit senin için. Çocuk oyuncağı."

"Evet ve ettim de. Siz erkek milleti bu kadar basit olmasaydınız bu da benim için çocuk oyuncağı olmazdı. Bunun için beni suçlayacak değilsin herhalde."

"Önemli değil."

Umay şaşkınlıkla gözlerini kırptı. "Ne?"

"Önemli değil. Bundan sonra yaptıklarının bedelini ödeyeceksin ne de olsa."

"Korktuğumu mu sanıyorsun? Sen ne dediğinin farkında mısın? Tehditlerinle beni sindiremezsin."

"Gayet tabi farkındayım."

Artık Defne'nin varlığını tamamen unutup kontrolden çıkmıştı Umay. "Sen ne kendini bilmez, ne alçak, ne gurursuz bi adamsın. Aptal mısın sen git diyorum sana. Hayatımda seni istemiyorum. Bunu anlamak neden bu kadar zor. Bunca yıl sonra kalk gel ben o kadar zo..." Derin bir nefes aldı.

Sözlerine şöyle devam edecekti aslında. 'Ben o kadar zorluk çekerken, her gün ölürken, senin kokuna, kollarına ihtiyacım varken, sana deliler gibi aşıkken beni terk et. Çocuğumuzu babasız büyümeye mahkum et sonra da birden bütün bunlar olmamış gibi hayatımıza tekrar dahil olmaya çalış.' Ama söylemedi. 

Bunun yerine şöyle devam etti. "Kendisine saygısı olan bir adam olsaydın asla karşıma çıkmazdın."

"Anne neden bağırıyorsun?"

"Kızım Sinan amca ve ben oyun oynuyoruz. Aslında bağırmıyoruz."

"Benimle oynayamaz mısınız?"

Tolga Umay'a bakarak Defne'nin yanına gitti. "Tabi oynarız prenses."

"Siz salona geçin ben malzemeleri taşıyayım."

"Yardım edeyim."

Umay kafasını salladı. "Olur."

Arabadan poşetleri almaya giderken Tolga Umay'ı süzüyordu ama tek kelime etmedi. Bunun yerine Umay sordu. "Ne zaman gidiyorsun?"

"İki gün sonra toplantım var. O zaman dönerim."

"Onu demek istemedim. Hayatımızdan ne zaman gidiyorsun?"

"Bu pek mümkün değil gibi duruyor."

"Hakkında uzaklaştırma kararı çıkarttırma bana."

"Bunun beni durdurabileceğini mi sanıyorsun?"

"Neden olmasın. Öylece çek git işte. Konuşmadan, bana hakaret ederek ortadan kaybol."

Tolga bunu bekliyordu. Umay'ın ona olan sinirini ortaya çıkarmasını. Bunca zamandır onu kışkırtmaya uğraşıyordu. "Bunu hak etmediğini mi söylüyorsun?"

"Hayır hak ettim. Tekrar etmen çok hoşuma gidecek."

"Hoşuna gidecek başka şeyler de biliyorum."

Bir anda Umay'ı ateş bastı. Tolga'nın bu arsız imaları her zaman vardı. "Bunları çoğu erkek biliyor artık. Kendini özel sanma."

Tolga'nın çenesi kasıldı. Bakışlarındaki soğukluk geri geldi. "Neden kendini kandırdığını merak ediyorum. Benden başka hiç bir erkeğin sana istediğini veremediğini biliyorum. Bu evde kalmamı istemiyorsun çünkü kendini yine benim kollarımda bulacaksın. Bundan korkuyorsun değil mi?"

NEFESİNİ BIRAKMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin