Run To Death .:. Jiley

By bentenciyim

136K 6.1K 2.1K

"Sadece o... Geçmişten kaçarken dahil ettiklerini bilmiyordu." completed ©troyeisbeyonce [#1 Jiley] More

P1| "Örümcek"
P2| Maine
P3| Sekreter Aranıyor
P4| "Kokulu Pizza"
P5| "Alabama Reklam"
P6| Ev Taslakları
P7| "Kavga"
P8| "Mesajlar" (Part 1)
P8| "Mesajlar" (Part 2)
P9| "Nedensizce Ağlamak "
P10| "Bieber'a Kızgınlık"
P11| "Justin'nin Planı"
P12| "Kalp Kırıklığı"
P13| "Kötü Süpriz"
P14| "Bana Açıklamak Zorundasın"
P15| "Yıldızlar Ve Justin"
P16| "Gizli Kağıt"
P17| "Anası Çılgın Katil"
P18| "Neden Kendi Popona Bakıyorsun? "
P19| Dört Ay
#SORULAR
P20| "Sally Ve.."
P21| Kardeşler
P22| Telefon
P23| "Gizli-Ayaklı-Mesaj"
#Duyuru: 1\5
P24| "Kalbimi Sökemezsin!" (PART 1)
P24| "Pinokyo" (PART 2)
P25| "Öpmeyecek Misin Beni?"
P26| Ani Değişim
29 EKİM
P28| Notta Gizlenmiş Gerçekler
P29| Fırtına Ve Özlem
P30| Son Kelimenin Sonuçları
P31 "Aşkı Saflaştırmak"
P32| Jiley
P33| Kalbim: Senin Evin (YILBAŞINA ÖZEL)
#Duyuru: 2\5
P34| Karmaşa İçeren Anlaşma
P35| Kaçış
P36| Şüpheli Oyunları
P37| Umut Kırıntıları
P38| Bakıcı
Bakıcı Tanıtım Videosu (Yardım)
Bakıcı Tanıtım Videosu
P39| Parti (Part 1)
P39| Dönmedolap (Part 2)
P40| Kıskançlık Duvarının Ötesinde...
#Duyuru: 3\5
P41| Başarısız Takip
#Duyuru: 4/5
P42| Sonun Başlangıcı
P43| Özlem
P44| Affedilemeyen Hatalar
P45| Alev
P46| Dönüşle Kayan Yıldız
FINAL| Kesit: Bir
F I N A L
veda
SP| Siyah Geleceğin Beyazıydı
Jiley Story #1
Bakıcı'nın İsmi Değişti

P27| "Halüsinasyon"

1.4K 76 14
By bentenciyim

Zaman kavramının olmadığı bir hayat ilk defa mutluluğu hissettiriyordu. Aslında zaman vardı: Saatler her zaman ki görevindeydiler. Sadece kaptırmıştım kendimi; En çok korktuğum acının ağına ikinci kez düşecektim.

Sevginin... Bu geliştikçe saplar sağlamlaşacak Aşık olacaktım, olabilirdim.

Burada ihtiyacım olan tek şey güvendi; fakat Jaxon ve Jack bu duyguyu en derinlere gömmemi sağlamıştı. Belki bir daha olmazdı. Kimseye güvenemezdim, sevgiden korkarak -her şeyden kaçarak- hayatta kalmaya devam ederdim. Sadece ben olurdum. Her şeyden uzak.

Kazağına gömülmüş ellerim, sıcaklık karşısında cızırdarken daha sıkı tutundum. Sıcacık olmalıydı. Kısa temasımda bile bu kadar ısınmışsam, Justin kesinlikle yanıyor olmalıydı.

Eli, tenine gömülmüş tırnaklarımı ayırmayı kısa sürede bitirip avuçlarına hapsetmişti. Elim ellerinin arasında yumruklaşırken kazağıyla bütünleşmiş parmaklarımla onu "nazikçe" ittirdim.

Dudaklarım havanın acımasız soğuğu karşısında üşümeye başlarken düşme dürtüme karşın demirlere tutundum. Sanki bütün gözler benim üzerimdeydi.

"Sanki" değildi...gerçekten birçoğu bana bakıyordu, yaptığım yanlışı -veya doğruyu- yüzüme vurma çabasındaydılar.

Korkak olduğumu anlamıştım. Ben de Baş Harfi J fobisi olmalıydı. Şaşırtıcı derecede tesadüften ibaretti; hayatıma bir yığın J'ler kapsıyordu.

Bir an kendimi John Green "Ilk Aşk" kitabında ki Colin'in kız versiyonu olduğumu sandım. Ama hayır...

On dokuz tane J ile baş edemezdim. Hele hepsinin -Justin hariç- aynı özellikte olması kalbim için büyük bir yüktü.

Altında ezilirdim.

Demiri sıkı sıkıya kavramış parmaklarım, damarlarımla beraber Isyan Protestoları yaparken hemen dibimde bitmiş Justin'i fark ettim.

Gözlerim odak noktasını şaşırmış bir şekilde mekik dokurken fısıldadı:

"Korkuyor musun?" ("Kokuyor musun?" Diye okuyanlar cyvjbuf)

Yumuşak sesi kulaklarımı okşarken İsyan Protestosu yerini arzuya bırakmıştı. Bu çekim fazlaydı. Vücudumdaki dolaşımı durdurmak adına titrek bir nefes aldım.

"H-hayır, iyiyim."

Aramızda bir adımlık mesafe olsada nefesinin sıcaklığını hissedebiliyordum. Fakat ne yazık ki burnumun donmasını engelleyemiyordu. Gözlerimi kırpıştırıp Justin'e baktım. Yanak içini kemiriyordu. Gülümsedim. Stresli ve kızgın olduğu zaman bunu yapardı; onda tatlı duruyordu.

"Selam bok çuvalı çifti. Ne zamandır burada dikiliyorsunuz?! Evde de dikilebilirdiniz!"

Katarina 'Bak Sevgilim Var' konusunu gözüme sokarken omuz silktim. Bu Aaron arkadaşımı aldı!

"Senin bana yardımcı olman gerekiyor." Dedim ve Paten kayamadığımı anlaması için imalı bir göz kırpma yaptım.

Tırnaklarıyla bir süre ilgilendi. "Ben sana ne yardım edeceğim? Yanında Justin var, ondan yardım iste."

Derin iç çekişimin ardından gülümsedim. Bu kız neden bu kadar saftı?

"Justinlik durum yok. Kız kıza konuşalım."

Justin eminim ne olduğunu merak ediyordur fakat öğrenirse daha kötü olurdu. Tamam... en azından gülerdi veya yalan söylediğim için kızardı. Fakat ben bunu bile istemiyordum, Justin'e rezil olmak en son isteyeceğim şeydi.

Üstünde durduğumuz buz soğukluğunu hissettirince elimi ısıtma çabasına girdim.

"Üzgünüm, sevgilimi bırakamam."

Aaron'a 'Aramızı bozdun sersem' bakışlarımı attığımda ilgisini çekmemişti, Katarina'nın dudaklarıyla ilgileniyordu. Yüzüm kendiliğinde buruştu.

Önümüzde yapmayın bir zahmet.

"Nero gelsin sen görürsün Katarina." Dedikten sonra sürünerek pistten çıkmaya çalıştım.

Justin yanıma gelip "Paten..." demişti fakat sonrasıyla ilgilenmeyi bırakmıştım.

*

Dünyada ki en şanssız kişi olduğumu düşünüyordum. Her konuda berbattım. Ben onun Alabama'da olduğunu düşünürken o Maine'de kalmıştı. Onu istemiyordum. Benim yanımda dolaşmasını, aynı havayı solumayı sevmiyordum. Şu an nefret ediyordum.

Paten odasının kapısı büyük bir gürültüyle kapanırken ortadaki tahta banklara oturdum. Buzdan ayrılmak beni biraz olsun ısıtmıştı. Fakat parmaklarım soğuğun kesiciliğini en derinden hissetmeye devam ediyordu.

Sıcak buharı ağzımda serbest bırakıp gür siyah saçlarına baktım. Eğer bir daha özür dilerse elime geçen ilk nesneyi kafasında kıracaktım, bu IPhone'um olsa bile yapardım. Kısa süre etrafı süzdükten sonra o tanıdığım siyah botlarıyla yavaşça yanıma geldi.

Kulaklarım ayak ritmini ezberlediğimi bir kez daha kanıtlamıştı. Ellerine gri uzun paltusu arasında sıkıştırıp gözlerini kıstı.

Konuşup konuşmayacağını soracakken yanıtımı duymuşcasına cevap verdi.

"Keşke eskisi gibi sessizce anlaşabilsek."

Keşke beni aldatmasaydın Jack... ben konuşmadan, beni anlayacak birini nasıl bulacağım, senden başka kiminle konuşmayı unutacağım?

Kısa bir iç çekişinin ardından bana baktı. Ben ona bakmıyordum. O benim için bakmaya iğrenilecek kadar kirlenmişti.

"Beden dili gibi değildi. Sadece nefes alıp verişinle anlıyordum ne dediğini. Hala anlıyorum, benim için yeni bir dil niteliğinde."

Cümlesine son noktayı Nostaljik edayla koyarken bunu bekliyormuş gibi konuştum.

"Bu önemli değil." Gözlerimi kısıp Jack'e baktım. Eskisi gibi duruşu olabilirdi fakat kalbi kömüre bulanmıştı, sipsiyahtı. "Seni affetmeyeceğim Jack. Bunu ezberledin, niye burdasın?"

Kafasını yavaşça salladı. Sessizdi ve ben buna muhtaçtım. Bu yüzden sessiz kalmayı seçmişti: Konuşmak istemediğimi, üzüleceğimi biliyordu. Duvarlar üstüme gelmeye başlamışken son zamanlarımızı düşündüm. O gün ilk defa gürültülüydük. Sanki ses tellerimiz boş durmaktan yorulmuştu ve içimizdeki kıskançlık, üzüntü, yakarışlar ateşiyle iş birliği yapmıştı. Kendimi ilk defa yıpratmıştım, ilk defa sevdiğimi anlamıştım.

Beynim bu tanıdık film şeridini acımasızca yayınlarken kalbim acıdı. Gerçekten birbirlerine düşmandı. İkınci anlayışımdı.

"Sessizlik duvarlarını yıktık Jack."

Dudaklarını içine çekip yaşlı gözlerini benimle buluşturdu. Bir zamanlar Odun Kahraman'ım diye sevdiğim adam ağlıyordu. Hala odundu.

"Tekrar inşaa..."

"Lanet olsun! [Nefes] Miley nerdesin? [Nefes] Çık siktiğimin odasından!"

Justin'in odaların bulunduğu koridordan bağırdığını duyunca kapıya koştum. Son kapıyı açacaktı fakat beni görünce benimle beraber Paten Odasına girdi.

"Miley! [Nefes] Jim'i gördüm! [Nefes] Yalvarırım yetişelim."

Sesi sonlara doğru kısılırken beni dolaba sıkıştıran elleriyle saçlarını çekiştirdi, volta atmaya başladı.

"N-ne, N-asıl?"

Kaşlarımı çatarak Justin'e baktığımda ellerini saçlarından çekip kükredi.

"Zaman kaybediyoruz! Onu gördüm."

Dolmuş gözlerinden yaşlar akmaya başlayınca içim sızladı. Kolumdan tuttuğu gibi dışarı çıkardı.

Soğukluk kazağımdan tenime işlerken boş park alanına baktım. Hiç araba yoktu. Paltumu alan görevli paltumla beraber yanıma gelirken Justin'e baktım. Hıçkırarak ağlıyordu.

Şakaklarımı ovalayıp elinde paltumla dikilen adama baktım. Jim ve yanındaki her kimse ne tarafa doğru gittiklerini bilebilirdi.

"Sarı saçlı 10-11 aylık bir çocuk gördünüz mü?"

İçimde Justin için bir umut yeşertmek istediğimde kolaylıkla sönmüştü. Gözlerim en sevdiği dondurması düşmüş bir çocuk gibi üzülen Justin'i incelediğinde ağlamak istedim. Justin bunu hak etmiyordu. Sally'nin Jim'i alması doğru değildi; çünkü Justin iyi gibi gözüksede her geçen gün engin denizlerde boğuluyordu. İşte o umut keşke olsa diyordum fakat görevlinin sözlerine göre şu an umut doğmamıştı bile.

"Beş yaş altı çocukları Buz patenine sokmuyoruz, Efendim."

'Umarım görevli yalan söylüyordur' diye kendimi teselli etmeye çalışıyordum fakat nafileydi. Burayı bilen en iyi kişiler burada çalışanlardı. Paltumu titreyen ellerimler alıp yer çömelmiş Justin'e ilerledim. Elleri saçlarına montelenmiş gibiydi, parmak boğumlarıysa bembeyaz. Sessiz hıçkırıkları kulağıma dolduğunda gözlerim yaşarmaya başlamıştı.

Kalbi oğluna olan özleminden kavrulurken Beynide etkilenmişti. Buna inanmak istemesem bile; Justin, Halüsinasyon görüyordu.

--------------

Uzun zaman sonra geldim. Umarım beklediğinize değmiştir. Sizi seviyorum ♡

@sebnembuse02

@iperfbizzle

@ODgizemO_brien

@FUNNYBIEBS

@NİLAYCYRUS

@GoksuCyrus

Multimedia: Aslında orada Jaxon ve Justin var. Ama siz Jaxon'ı Jim olarak düşünün xbjrigktk

Continue Reading

You'll Also Like

2M 95.7K 54
"Eksiklerimiz kusurlarımız değildir." Ailem beni hep bunu söyleyerek büyütmüştü. Eksikleri olan insanları dışlamamayı, onları sevmeyi öğretmişlerdi...
11.7M 572K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...
24.7K 2.1K 21
Gözlerimi kırpıştırdım. Bu bir çeşit şaka mıydı? "Sen kimsin?" "Reyna Hodwick," parlak yeşil teni ve küçük kel bir kafası olan zayıf kıza istemsiz...
122K 7.4K 56
Buraya bak cılız okur. Senin geçirdiğin tüm o uykusuz geceler gibi yüzyıllar geçiren Carryhall Lisesi öğrencilerine bak. Bak ve elindeki loş telefon...