Sır Sepeti

By 95busra

383K 28.9K 2.6K

İnsanlar DM kutumu dolduruyor, sırlarını anlatarak rahatlıyorlar. Çünkü ben hiç kimseyim. İnstagram'daki ano... More

Tanışalım
Geri Bildirim
Şüpheli Mesaj
Kötü Biri
Komşular
Yem
TT listesi
Linç
Asıl Hatalı
Harcanan Kişiler
Kayıp
Gizlilik
Yaşa
Aile
Hikayeler
İlgi
İlişkiler
X Y Z
Vegan Kız
Karşılık
Blöf
Arbede
Silik Karakter
Şüphe
Geçim Yolu
Dengesiz
Melek
Telaş
Geçmişin Etkileri
Kara Bulut
Unutkanlık
Oyun
İma
Kimlik Saptama
Biblo
İşin Gerçeği
Eve Giren Biri
İlk Atak
Ruj
Detoks
Arama Kaydı
Yoğun His
Plan
Tersten
Deli Sevgi
İstek
Renkler
İlk Öpücük
Arkadaşlık
Güvenli Liman
Kız Kıza
Kıyas
Kargaşa
Rahatlık
Korkutan His
Kulak Misafiri
Yürüyüş
Tatlı Gece
Karar
Yalnızlık
Can Simidi
Renkler
İkilem
Mahcubiyet
İlan
Toprak
Depresyon
Beyin Fırtınası
Travma
Bardaklar
Pürüz
Öldürme Arzusu
Tuhaf Mesaj
Kaybeden
Mekanlar
Ters Köşe
Derinlik
Buluşma
Kolye
Açığa Çıkan
Katil
Biliyor
Sarp
Hırpalama İsteği
Çember
Öfke
Tehdit
Geç Kalınmışlık
Yarış
Kendine Sarıl
Tavan Arası
Görüntülü Arama
Devrin Sonu
Hakikat
Telefon
Katil Kim
Gerçekler
Zihin
Denge
Son Söz

O Gece

2.5K 190 30
By 95busra

Bir gün o kadar uzun süre yatakta kalıyorum ki kıpırdamamaktan tüm vücuduma ağrı saplanıyor. Yine de inatçıyım, o yataktan çıkmak istemiyorum. Koyu perdelerimi tamamen açmışım, pencereler kapalı. En ufak bir boşluk bile yok, güneş içeriye sızacak alan bulamıyor. Gün içinde geceyi yaşıyorum.

İçimdeki karanlığı yansıtıyorum ve durmadan düşünüyorum. Ben nerede hata yaptım?

Yorgan başıma kadar çekili, yumuşak yastık başımın ağırlığıyla biçimsiz bir hal almış. Gözlerimi belki de çok nadir kırpıyorum, göz kürelerim nemlenmedikleri için acıyla sulanıyor. Duvar saatinin tik taklarını işitmeye başlıyorum ve onları bir kere duymaya başladığım an artık görmezden gelemiyorum. Beynimin içini deşen ses çekiçlerine dönüşüyorlar. Tik tak. Tik ve tak.

Telefonum hiç çalmıyor. Kapımı arada bir apartman görevlisi tıklatıyor ve evde olmadığıma kanaat getirdikten sonra onun da ayağı kesiliyor. Elimde kalan bir avuç insanı da kaybediyorum. Yatakta dönüyorum. Perdeyi bir ara araladım ama ne zaman kestiremiyorum. Zaman mefhumumu yitirdim. Evde hiç ışık yok. Yıldızlar ya da ayın parlaklığı da eksik. Dışarıda kapalı bir hava var, kasvetli. Rüzgar tıslayarak cama vuruyor. Geceye ürkütücü bir sessizlik hakim.

Yalnızlıktan ilk kez o gün korkuyorum, çok somut geliyor çünkü. Keşke biri bana sarılsa, korkacak bir şey olmadığını söylese diye düşünüyorum. Etraf aydınlanıyor ve arkasından gök gürlüyor. Korkunç bir gürültü bu ve sağanak halinde yağmur başlıyor. Bir anda bastırıyor. Damlaların cama vuruşu o kadar sert ki kırılacak sanıyorum. İrkilerek kalkıyorum. Dizlerimi kendime çekerek yatakta oturuyorum. Etrafa bakıyorum ama ışığı açmak hiç aklıma gelmiyor. Geldiği vakitse kalkmaya çekiniyorum. Hareket edersem kötü şeyler olacak gibi hissediyorum. Yatağa mıhlanıyorum.

Sonra düşünüyorum. Korkularımın üzerine gitmem gerekmez mi diyorum. Belki ıslansam ve bana bir zararı olmadığını görsem tüm tedirginliğimden arınacağım. Bu farkındalık beni harekete geçiriyor ve üzerime hiçbir şey almadan, yalınayak vaziyette dışarıya çıkıyorum. Yağmurun altına girdiğim an soğuktan bedenim şoka giriyor. Canım acıyor ve keskin soğuk sert darbelerin etkisini artırıyor. Yağmur damlaları o kadar sık ki önümü göremiyorum. Çevreye dair hiçbir şey yok. Derken bir siluet yaklaşıyor. Kalbim duracakmış gibi hissediyorum ve eve yöneliyorum. Ayağım tökezliyor ve düşüyorum. Çığlık atıyorum, korkuyla bağırıyorum.

"Beril benim." diyor tanıdık bir ses. O ruh haliyle kim olduğunu çıkaramıyorum. Sarp mı? Bu düşünce bana kendimi güvenli bir limanda gibi hissettiriyor. Eli tutuyorum ve ayağa kalkıyorum.

Ama karşımdaki Sarp değil, Anıl bu. Zihnim bocalıyor. "Neden buradasın?" diyorum. Kaşı açılmış, kanıyor ve elmacık kemiğinin üzerinde de bir morluk göze çarpıyor. Kavga mı etmiş? Yağmur kanı alıp götürüyor ama deriden yeni kan damlaları firar ediyor.

"Sana geldim." diyor. Peki Sarp nerede?

Düşünmeme fırsat vermeden bana sıkıca sarılıyor Anıl. Bu temas, bu sarmalanış bana o kadar iyi geliyor ki bir anda ağlamaya başlıyorum. "Çok yalnızım." diyorum. "Ve ölüyorum."

"Yalnız değilsin. Ben buradayım." Alınlarımız birbirine değiyor. Burnunu burnuma sürtüyor. Bir kedi gibi sokuluyor ve beni öpüyor. Yağmurla ıslanan bir öpücük bu. Sarp'a alışan dudaklarım farklılığı hemen yakalıyor. Yapbozda birbirine uymayan iki parça gibiyiz ama bu his hızla kayboluyor.

Ben de Anıl'ı öpüyorum. Onu içeri çekiyorum. Üstümüzden damlayan sular yerde bir birikinti oluşturuyor. Umursamıyoruz. Sonunda daire kapısına ulaşıyoruz. Anıl beni öpmeye devam ediyor. Tüm bedenim karıncalanıyor. Alev almış gibi hissediyorum. Kapının aralık kaldığını bile fark etmiyorum.

Anıl beni yatağa doğru çekiyor. Islanan tişörtümün üzerinden göğüslerimi avuçluyor. Boynumun her bir noktasını öpüyor. Önce onun ıslak kıyafetlerinden kurtuluyoruz. Birazcık göbeği var, Sarp'ın vücudu daha fitti diye düşünüyorum. Bu düşünce beni duraksatıyor. Ben ne yapıyorum?

Yine de durmuyorum. Anıl'ın karşısında çıplak kalıyorum, dudakları göğsümde geziniyor. Kendimi haz dolu hissediyorum. Bacaklarımız birbirine dolanıyor ve onu hissediyorum. Aramızda hiç engel yok ve kalçalarımızı uyum içinde hareket ettiriyor. Daha da ileri gitmeden, tamamlanmadan "Dur." diyorum. "Anlık bir arzuyla hareket ediyoruz. Bunu yapma."

Ama Anıl beni duymuyor. Kollarımı başımın üstünde birleştirip tek eliyle sıkıca tutuyor. "Canımı acıtıyorsun. Dur lütfen." diyorum.

"Seni istiyorum Beril, çok istiyorum." diyor.

Kıvranıyorum ama Anıl hareket etmeme izin vermiyor. Birbirine değen uzuvlarımız tam anlamıyla iç içe geçiyor. Anıl yavaşça hareket ediyor ve arzuyla titriyor. "İstemiyorum." diyerek ağlıyorum ve bu kısık isyan nihayet Anıl'ı durduruyor. Bir bütün halindeyiz ve Anıl hipnozdan sıyrılmışçasına bana bakıyor. "Ben... Ben çok özür dilerim Beril." diyor. Bedenimden yavaşça kopuyor, üstümden kalkarak sırt üstü yatağa düşüyor ve bu hareketle ben hafifçe yaylanıyorum. Yanağıma yaşlar süzülürken kapıda dikilen Sarp'la göz göze geliyorum.

Hayatımın en kötü ikinci gecesini tam da o an yaşıyorum ve tortularını hiçbir zaman üzerimden atamıyorum.

Continue Reading

You'll Also Like

27.9K 3.3K 20
14.02.17* 'kuşlar ölmesin. (Zamanın da güneşi olduğum bir yıldız için.)
830K 49.4K 67
"Hiç bir aile karesinde yerim yokmuş ki benim" Ben Buse. Buse Yalın olarak doğmuştum ve şimdi Buse Gamzeli olarak ölecektim. Bu ruhu ölmüş, bedeni ya...
12.9K 114 3
Dorukhan Toköz Hayran kurgu
Kayıp Parça By Rabikce

General Fiction

72.4K 5.9K 13
Balım. Kalabalık bir ailenin en küçük üyesiydi. Babasının göz bebeği, abilerinin prensesi. Ancak annesinin hataları yüzünden hayatı bir anda değişti...