35.Bölüm

1.1K 108 57
                                    

Yorumlarınızı bekliyorum. İyi okumalar. (:

***

Evde Meriç'in ısrarları üzerine komedi filmi izleyen çiftin sessizliğini de kendisi bozmuştu.

"Şu kediye bak ya, nasıl da pıtır pıtır yürüyor hah." dedi sevimli bir şekilde Meriç. Sevgilisi de onun bu söylediğine gülmüştü. Komedi filminden biraz sıkılan Çetin, Meriç'e sataşmayı planlıyordu.

Çetin "Güzelim sen biraz tombullaştın mı?" diye sordu koltukta yanına uzanmış sevdiği çocuğun yanaklarını sıkarak. Onu her haliyle seviyordu elbet ama biraz eğlenmek istiyordu. Meriç'in verdiği tepkiler onun çok hoşuna gidiyordu.

"Yoo. İnceciğim, yandan bakılınca neredeyse gözükmeyecek kadar hemde." diye cevap verdi Meriç onun yanaklarını sıkan ellere vurarak.

"Diyorsun?" dedi Çetin başlattığı oyunu devam ettirerek.

"Diyorum ve arttırıyorum. 55 kiloyum ben dev adam. Tamam mı?" Meriç'in bu sözleriyle kendini tutamayan Çetin sessizce kahkaha atmaya başladı. Bunu gören Meriç arkasında yatan çocuğun karnına dirseğini geçiriverdi.

Acılı bir sesle havaya nidasını bırakan uzun boylu çocuk "Sevgilim sen en son ne zaman tartıldın?" diye sordu.

"Vallahi çarpacağım şimdi bir de koltuk çarpacak. Ne demek en son ne zaman tartıldın? Şimdi çıkıyorum tartıya ve sana bu söylediklerini tatlı niyetine yediriyorum." diyerek bir hışımla ayaklanan Meriç tartıyı almaya gitti. Giderken hala söylenmeye devam ediyordu ve geldiğinde henüz söylenmesi yeni bitmişti. Çetin sevgilisini tartıya çıkarken, koltukta oturmuş bir şekilde izliyordu.

Tartıda 65 kiloyu gören Meriç'in gözleri yerinden fırlamıştı. Tepkisini gizleyemeyen Meriç sessizce "Bu ne ya?" diyerek şaşırdı.

"Kaç kilosun bakalım?" diye sevgilisini ona soru yönelttiğinde hemen tartıdan inip "Ee 55 tabii. Ben sana dedim ama inceciğim diye hah."

"Öyle mi? Dur bir de ben göreyim." diyerek oturduğu yerden kalkıp Meriç'in yanına gitti. Uzun bir uğraş sonrası sevgilisini yeniden tartıya çıkaran Çetin, 65 yazdığını gördü ve büyük bir gülümsemeyle bakışlarını Meriç'e çevirdi.

Meriç "Yalan söylüyorsun. Bozuk bu. Aa şimdi hatırladım bu tartı 10 kilo fazla gösteriyordu hah." diye başta tartıya bir sitemde bulunmuştu, ardından da kıvırmaya çalışmıştı ama durum nafileydi. Sevgilisini böyle ucuz yalanlarla kandıramazdı.

"Gerçekleri kabullensek mi artık?" diye sorarak sevgilisine sarılıp, koltuğa oturana kadar ona eşlik etti.

"Sen de yemiyorsun hiçbir yalanı. Ne var yesen?" dedi Meriç dudaklarını hafiften üzgün bir ifadeyle büzerek.

"Ben genelde seni yemeği tercih ediyorum birtanem." diye cevap verdi Çetin gülerek ve konuşmaya devam etti.

"Hiç itiraz istemiyorum artık benimle spora geliyorsun."

"Ben ve spor şimdiye kadar hiç anlaşamadık, biliyor musun? Kavgalıyız yani hah." dedi Meriç. Sporla aradı gerçekten yoktu. Şimdiye kadar ihtiyaçta duymamıştı çünkü kendisi hep zayıf birisiydi ve sağlıklıydı. Kas yapmayı hiç düşünmemişti bile.

Çetin "Merak etme ben barıştıracağım sizi." dedikten sonra Meriç ayağa kalkarak mutfağa yöneldi.

"Belki ben barışmak istemiyorum?! Belki düşman kalalım istiyorum?! Hem sen beni beğenmiyor musun? Çok mu şişko olmuşum?" diye söylenmeye başladı Meriç mutfaktan sesini yükselterek.

"Ben seni her halinle seviyorum güzelim ama senin sağlığını da düşünüyorum. Hem sen kilolu değilsin ki. Ayrıca geçenlerde sen kendin diyordun biraz kilo aldım diye, yani sen kendin memnun değildin." diyerek sevgilisini ikna etmeye çalışıyordu.

"Bir şey istiyor musun mutfaktan?" diye seslendi Meriç. Uzun boylu çocuğun bu söylediklerini oturma odasına geldiğinde cevaplayacaktı. Çetin 'hayır' cevabını verdiğinde elinde çikolata ile geri döndü.

"Evet biraz kilo aldığımı söyledim ama o bana iltifat etmen içindi hah." diye cevap verdi ağzı çikolata ile dolu olan çocuk.

"Ben ne anlatıyorum, benimki ne yapıyor?!" diyerek sevgilisinin elinden çikolatayı bir hışımla aldı.

"Ne yapıyorsun ya?" diyerek bir sitemde daha bulunmuştu morali hafif bozulmuş olan çocuk.

"Bu kadar tatlı şeyler yiyemezsin, sen gerçekten çok tatlı yiyorsun. Hem zararlı da zaten."

"Ne var ya? O tatlı, ben tatlı. Niye bulmuyorsun bizi haklı hah?!" dedi Meriç kısa kahkahasını da ekleyerek.

***

Ertesi sabah...

Meriç "Spora tamam dedim ama sabahın köründe olması şart mıydı? Önümü göremiyorum spor nasıl yapacağım?" diye arabanın içinde söyleniyordu.

"Yaparsın birtanem yaparsın. Bu arada şapkan güzelmiş."

Meriç "Evet canım. Üstünde 'titanic' yazıyor, yani batan hayallerimi sembolize ediyor." dedikten sonra Çetin'i güldürmüştü.

***

Koşu bantında yavaş yavaş yürüyen Meriç  hayranlıkla sevgilisinin nasıl mekik çektiğini izliyordu. Halinden pekte memnun olmayan komik çocuk en azından iyi bir manzara karşısında spor yaptığını düşünüyordu.

"İstersen biraz hızlandır şu koşu bantını, uyuyacaksın birazdan." dedi Çetin mekik çekmeye devam ederek.

"Ben hayallerimin peşinden de hızlı koşuyordum ama artık yoruldum, tempolu yürüyorum." diye cevap verdi Meriç büyük bir gülümsemeyle. Meriç'in bu cevabına gülmek istesede göz deviren Çetin, mekik çekmeyi bırakıp çocuğun yanına ilerledi ve koşu bantını biraz hızlandırdı.

Spor salonuna Eymen girince huzursuzlaşan Meriç, onu görmezden gelmişti belki kaslı çocuk ta onları görme diye ama maalesef umduğu gibi olmamıştı. Eymen onlara doğru gelmeye başlamıştı bile.

"Merhaba Meriç. Hiç haber vermiyorsun, alındım doğrusu." dedi kaslı çocuk koşu bantına yaslanarak. Çetin şınav çekmeye başladığı için onu henüz farketmemişti.

"Merhaba. Aslında ben gelmeyecektim, Çetin ısrar etti, o yüzden yani." diye cevap verdi Meriç. Ardından da ona çok yakın mesafede duran çocuktan rahatsız olduğu için ve sevgilisininde sorun çıkarmaması için "Yalnız sen koşu bantına çok yakın duruyorsun, ayağını falan kaptırırsın, vallahi uçarsın hah." diyerek çocuğu uyarmaya çalıştı ve işe yaramıştı da.

Çetin şınav çekmeyi bıraktıktan sonra tam Meriç'e dinlenme teklifinde bulunacaktı ki, gördüğü manzarayla gözleri büyümüş, sporun verdiği rahatlık gitmiş, yerine sinir gelmişti. Hızlı adımlarla onların yanına gittikten sonra "Oo Eymen, merhaba." diyerek çocuğun elini sıkıca sıktı.

***

Kara kara düşünen Çağla, bir türlü Meriç'ten kendini ve kardeşini nasıl kurtaracağını bulamıyordu. Aklına o malum akşam yemeği ve Meriç'in halleri geldikçe daha da öfkeleniyordu. Sinsi çocuğun elinde Kadir gibi bir koz vardı, kesin olan biten her şeyi biliyordur diye düşünüyordu.

Çağla "Peki bu çocuğun hiç başka düşmanı olmamış mı?" diye sordu karşısında duran adama.

"Henüz öğrenemedim efendim. Bilmiyorum." dedi Hakan bey başını olumsuz şekilde sallayarak.

"Madem bilmiyoruz, o halde biz bir düşman yaratırız." dedi Çağla dudakları hafifçe yukarı doğru kıvrılarak.

***
Umarım beğenmişsinizdir. (:

Çağla'nın yeni bir düşman yaratması hakkında ne düşünüyorsunuz?

Entrikalar Prensi | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin