65.Bölüm

509 56 61
                                    

Efsane bir bölümle karşınızdayım sevgili entrika severler. Yorum yapmayı ve oy vermeyi lütfen unutmayınız. Şimdiden desteğiniz için teşekkür ederim. Keyifli okumalar. (:

***

Meriç hayatının şaşkınlığını yaşarken "Ali?!" diyebildi sadece ve zorla yutkunmaya çalışmıştı.

"Merhaba Meriç." dedi Ali içten bir gülümseme eşliğinde. Meriç'i o kadar özlemişti ki, ona sarılmamak için kendini zor tutuyordu. Hele onun sesini böyle yakından duymak bir de üstüne kendi ismini Meriç'in ağızından duymak ayrı hoşuna gitmişti.

Bu sırada Çağla kardeşini tutmakta zorlanıyordu. Çetin, gizemli kişinin Ali olduğunu görünce onun üstüne atlayıp bir güzel benzetmek istemişti ama Çağla ona engel olmuştu. Çünkü bu aptalca olurdu ve bir çuval inciri berbat etmiş olacaktı.

Meriç kaşlarını çatarak "Mesajı gönderen sen miydin?" diye sordu. Hala oldukça şaşkın ve gergindi.

"Çok özlemişim..." dedi Ali sessizce ve hemen ardından "Evet, bendim." diye ekledi.

"Ama neden? Neden böyle bir şey yaptın?" diye sordu Meriç meraklı bir şekilde. Açıkçası bu olanlara inanmakta zorluk çekiyordu ve anlam veremiyordu.

Ali "Senin için... Başın belaya girmesin diye, yakalanma diye." derken yavaş adımlarla Meriç'le arasındaki mesafeyi azaltıyordu.

Çetin sessizce bakışlarını sevgilisinden ve Ali'den ayırmayarak "Bak bu yavaş yavaş yaklaşıyor, elimde kalacak bu gidişle!" dedi ablasına.

"Dilimde tüy bitti ya! Hiç mi sana soğukkanlı olmayı, kriz yönetmeyi öğretemedim ben?!" Çağla'nın söylediklerine tepkisiz kalan Çetin kendi kendine sakinleşmeye çalışıyordu lakin tepesine binen cinler onu rahat bırakacakmış gibi gözükmüyorlardı.

"Hala anlamakta zorluk çekiyorum. İyi de bu ses kaydı meselesini nasıl öğrendin?" diye sordu Meriç şüphelenerek.

"Korumam sizi tesadüfen Çağla'yla konuşurken duymuş ve bana söyledi. Babamdan anladığım kadarıyla o kadın çok tehlikeliymiş, ben de seni korumak için o cihazı oradan gizlice şirketten tuttuğum bir çalışana aldırdım." dedi Ali bir açıklama yaparak. Fakat doğruları biraz çarpıttığı bariz ortadaydı ve bu açıklama Meriç'i pek tatmin etmemişti.

"Böyle bir şeye kalkışmana gerek yoktu. Neyse... Cihazı alabilir miyim?" diye sordu Meriç. Daha fazla uzatmak istemiyordu çünkü yeterince yıpranmış ve aklı yeterince karışmıştı. Tek istediği şey bir an önce o cihazı alıp, ürkütücü depodan ayrılmaktı.

"Alabilirsin! Fakat bir şartım olacak..." dedi Ali kaşının tekini havaya kaldırarak.

Meriç bunu duyduktan sonra tüyleri diken diken olmuş, vücudu kaskatı kesilmişti. Yerinden tek bir adım bile atamamıştı çünkü Ali'nin şartı hoşuna gitmeyeceğini biliyordu.

"Nedir?"

Ali karşısındaki gergin çocuğa yaklaşarak onun elini tuttu ve "Ben çok düşündüm ve sensiz yapamadığımı anladım. Olmuyor... Ne unutabiliyorum, ne de aşkım azalıyor. Aksine sana daha fazla bağlanıyorum. Bu yüzden bana bir şans daha vermeni istiyorum." dedi ama konuşmanın daha başında Meriç elini geri çekmişti.

"Ali, b-benim sevgilim var. Bizim aramızda aşka dair bir şey olamaz." dedi Meriç çekinerek çünkü Ali'nin nasıl tepki vereceğini bilmiyordu.

"Lütfen Meriç. Lütfen iyi düşün, ona gerçekten aşık mısın?!"

***

Çağla artık Çetin'i tutmakta zorlanıyordu çünkü kardeşi, Ali'nin söylediklerini duymuştu ve iyice delirmişti.

Entrikalar Prensi | bxbDonde viven las historias. Descúbrelo ahora