8.Bölüm

3.5K 279 70
                                    

İyi okumalarrr... :)))

***

Meriç evin önüne gelmişti ve derin bir nefes almak için duraksadı. Her seferinde aynı şey oluyordu ve bu hissettiği heyecandan pekte hoşlanmıyordu. Kapının zilini çalmadan önce bir kez daha kontrol etti giydiği kıyafetleri leke var mı diye. Bu işlemide tamamladıktan sonra zile basmıştı.

Kapıyı açan Ali ona "Nerede kaldın ya? Gelmeyeceksin sandım." - dedi onu içeri davet ederek. "Gelmez olur muyum? Böyle güzel görünmek için biraz geç kalmış olabilirim. Meriç Argun olmak kolay değil hahah." - dedi Meriç içeri geçerek, bir taraftanda kahkahasını eksik etmeyerek.
Ali onun bu tavırlarını sempatik buluyordu aslında. Başkası olsa belkide Meriçe narsist diyebilirdi ama ona komik ve tatlı geliyordu.

"En sevdiğim cipsler... Nereden bildin?" - diye sordu Meriç büyük bir çoşkuyla ardından bir avuç dolusu cips almıştı eline hemen.

Ali "Aslında bilmiyordum. Benimde en sevdiğim cipsler." - dedi koltuğa oturarak ve o da biraz cipslerden aldı.

Meriç "Yaa? Ne güzel." - diye geçiştirdi. Alinin bir incelik yaptığını düşünmüştü ama modunu düşürmemeye kararlıydı. Böyle küçük detaylar onu etkileyemezdi.

"Seninle de hiç konuşamadık değil mi?" - diye bir giriş yaptı Meriç konuşmaya tekrar.

"Hımm ne hakkında?" - diye sordu Ali yüzünü onun sağında oturan çocuğa doğru.

"Yani ne bileyim. Genel şeyler gibi. Mesela sevgilin var mı? Varsa kim bu şanslı kişi?" - dedi soruları sıralayarak ve gülümseyerek.

Ali "Hahah öyle şanslı bir kişi yok. Peki ya senin?" - diye sordu aynı soruyu.

"Benimde yok. Ama olmasını isterim. Yalnızlık nereye kadar değil mi?" - dedi Meriç onay bekleyerek.

"Tabi canım, insan yanında bir destekçi onu seven birisinin olmasını istiyor." - Ali bu cümleyi kurduktan sonra cipslere uzandı ve bunu farkeden Meriç fırsatı kaçırmayıp o da cipslere uzandı. Elleri birbirine değince Meriç Alinin gözlerinin içine baktı ve ilk adımı atmıştı. 3-4 saniye süren bu bakışma belkide bir şeyin başlangıcıydı. En azından Meriç öyle umuyordu. Akabinde ikiside ellerini cips aldıktan sonra çekti.

Korku filmini izlemeye başlamışlardı koltuğa rahatça yerleşerek. Meriçin kucağında ellerini sımsıkı sarmış bir yastık vardı. Bu yastığın görevi onu korku dolu sahnelerden korumaktı. Arada sırada bakışları birbiriyle kesişiyordu ve Meriç ufak bir tebessümle karşılıyordu bu bakışları. Belki şimdilik anlamsız olan bu bakışlar ileriye doğru büyük bir anlam kazanacaktı. Meriç fazla aceleci davranmak istemiyordu çünkü istekli gibi gözükmek te istemiyordu. İzledikleri filmin heyecanlı bir kısmına gelmişlerdi.

Meriç "Ali ne oldu girdi mi bodruma? Kestiler mi boğazını? Bir şey söyle..." - diye soruları yönelttiği Ali onu büyük bir gülümsemeyle izliyordu.

"Hayır daha girmedi."

"Ne yapıyor ki? Kapıyı mı açıyor bak bakayım..." - diye devam etti koltuğun yastığını yüzüne kalkan yapmış ve filme bakmayan Meriç.

Ali "Meriç çek şu yastığı. İzle işte filmi." - dedi ve yastığı çekiştirmeye başladı.

"Hayır yaa iyiyim böyle. Bırak yastığımı."

Ali "Hahah alemsin ya. Ver şu yastığı." - diyerek bir hışımla yastığı çekmesiyle yastıkla beraber Meriçi de çekmişti kendine doğru ve çocuk onun üstüne yığılmıştı geniş koltukta. Soluk soluğa nefesler birbirinin yüzüne çarpıyordu. Gözler sadece diğerinin gözlerini izliyordu. Yastık ise aralarında ki tek engeldi.

Entrikalar Prensi | bxbWo Geschichten leben. Entdecke jetzt