113.Bölüm

205 27 56
                                    

Merhaba kuzular! Hiç uzatmadan oylarınızı ve yorumlarınızı beklemekte olduğumu söylüyorum ve keyifli okumalar diliyorum!😊❤️

***

Zoraki bir biçimde içeri davet edilen adam "Delikanlılar anlatın bakalım derdinizi? Ne iş?" dedi varaklı koltuğa oturarak. Bir taraftan da şık ve rahat döşenmiş yalıda göz gezdiriyordu. Salonun girişinde duran iki adamın gözleri ise sadece gençleri izliyordu.

"Öncelikle yalımıza çok hoş geldiniz, sefa getirdiniz! Ne içersiniz; çay, kahve, oralet?" diye sordu Meriç tatlı bir gülümsemeyle. Ancak o tatlı gülüşünün ardında büyük bir korku gizliyordu ve istemeden karşı karşıya kaldıkları durumun vahimliğine sövüyordu içinden.

"Uzatmasak... Malum daha çok kesecekleri- işlerimiz var." diye cevap verdi adam kendini düzelterek.

"Yoğunsunuz tabii siz, anladım ben." dedi Meriç gülümsemesi solarken.

"Bir yanlış anlaşılma var sanırım. Bizim haraçla falan işimiz olmaz!" dedi Çetin ciddi bir yüz ifadesiyle.

Kaşını kaldırıp "Elalem öyle demiyor ama! Şahitler de varmış..." dedi takım elbiseli adam ayağa kalkarak.

Meriç'in bir anlık boşluğa gelip "Yalancı şahittir onlar. Günümüzde bir sürü mevcut yalancı şahitler var. Siz de bilirsiniz, mahkemede falan lazım olmuştur belki hah." diye pot kırıvermişti. Çetin onu kolundan dürtünce kendini toparlayıp sustu.

Mafya adamı çatık kaşlar eşliğinde anlam veremeyerek Meriç ile Çetin'i izliyordu. Adamları da aynı şekilde neler döndüğünü anlamaya çalışıyorlardı.

Kısa süren bir sessizliğin ardından bir anda parlayan adam "Ne ayaksınız ulan siz?" diyerek silahını çekti.

Öfkeli adamın ani hareketiyle Meriç'i bir hışımla arkasına alan Çetin "Hop hop! Elalemin evinde silah çekmek ne zamandan beri adamlık oldu?! Yakışıyor mu bu?" diye çıkıştı karşısındaki adama. Bir taraftan da korkmuş olan eşinin önünde siper olmaya çalıştı.

"Adımı kullanıp haraç kesmeseydiniz koçum! Şimdi bana neler olduğunu hemen anlatın yoksa karışmam!" dedi adam uyarıcı iğneleyici bir ses tonuyla ve silahın namlusunu onlara doğru tutmaya devam etti.

***

Film izlerken hemen yanıbaşında uyuyakalan Oğuz'u izleyen Bora kendini bayağı kaptırmış gibi görünüyordu. Öyle ki, artık filmin yazıları çıkıyor ama Bora bunun farkında bile değildi. Karmaşık duygular içerisinde olması onu daha da korkutmayı başarıyordu ve bu durum hiç mi hiç hoşuna gitmiyordu. Andlandıramadığı ve anlam veremediği hisler besliyordu yeni ev arkadaşına. Bir taraftan onunla vakit geçirmek hoşuna gitse de, diğer taraftan da kendini huzursuz hissederken buluyordu.

Bora, uyumakta olan oğlanı izlerken birden kıpırdanmaya başladı ve Oğuz'un başı, Bora'nın omzuna düştü. Elbette Oğuz rahatsız olmadan, hatta hiç haberi olmadan uyumaya devam etti.

"Bu böyle olmayacak..." diye mırıldandı Bora huzursuzca.

"Ben her sabah sarmaş dolaş seninle uyanamam ki..." diye devam etti fısıltı eşliğinde söylenmeye.

Bora düşüncelere kafa göz dalarken, Oğuz "Şikayetçi olduğunu bilmiyordum." diyiverdi başını yasladığı omuzdan hafifçe kaldırıp. Bunu beklemeyen esmer oğlan birden korktu ve kendini ayakta buldu.

"S-sen uyumuyor muydun?"

"Uyuyordum ama o kalın sesinle mırıldansan bile megafondan sesleniyormuşsun gibi duyuluyor..." diye cevap verdi Oğuz geniş bir gülümsemeyle.

Entrikalar Prensi | bxbWhere stories live. Discover now