10.Bölüm

3.2K 255 63
                                    

İyi okumalar... (:

***

Bir insanın kendi menfaati için yapmayacağı şey yoktur. Hele ki bu insan hırslı, sinsi, öfkeli ve yenilgiyi kabul etmeyen birisiyse. Peki ya aşka giden yolda her şey mübah mıdır? Ya da bu insanların uydurduğu bir bahane midir? Meriç için mübahtı. Tehdit edilmekten ve aşık olduğu kişiyle sınanmaktan bıkmıştı. Artık rahat ve huzurlu olmak istiyordu ama bu pek mümkün değildi. Bir sonraki hamlesini planlamış bulunmaktaydı. Bu girdiği yolda zorluklar onun peşini bırakmayacaktı ama Meriçin de vazgeçmeye niyeti yoktu. O sinsi ve akıllı bir çocuktu, düşmanıyla nasıl baş edebileceğini biliyordu.

Aklına gelen fikir ile keyiflenen Meriç bir daha planını gözden geçiriyordu. Öncelikle Çetinin çapkın olduğunu biliyordu, sağ olsun arkadaşı Umut bir iki tüyo vermişti Meriç ve Damlaya. Bu yüzden bir kız ayarlayacaktı bu gece için. Sonrada o kızın yardımı ile Çetini sarhoş edip yanına başka bir çocuk sokacaklardı ve böylece Çetin bir kız ile değil, bir erkek ile geceyi geçirmiş gibi görünecekti ve fotoğrafları çekilecekti. Bu plan sayesinde Meriç, Çetini tehdit edebilecekti, kısasa kısas yani. Herşeyi ondan kurtulabilmek için yapıyordu. Tek problemi bir kız bulmaktı. Sonrası çorap söküğü gibi gelecekti.

Düşünmeye kafa göz dalan Meriç yine dört ayak üstüne düşmüştü ve o kızı bulmuştu. Aylar önce yine sinsilikleri ve entrikaları sayesinde bir kızı büyük bir beladan kurtarmıştı ve kız da ona borçlanmıştı, şimdi o borcu ödemenin zamanı gelmişti. Hemen kıza mesaj yazdıktan, buluşma yerinide anlaştıktan sonra evden bir hışımla çıktı.

***

"Hoşgeldin Şeniz." - dedi Meriç kafeye yeni giren kıza.

Şeniz "Hoşbuldum Meriç, nasılsın?" - diye sordu oturarak ve çantasını yanındaki sandalyeye bıraktı.

"İyi olmam sana bağlı aslında Şenizcim. Sen nasılsın?"

"İyi gibi. Biraz heyecanlıyım aslında. Sanırım borcumu ödeme vakti geldi?!" - diye sordu kız kaşını kaldırarak. Meriç Şenizinde kanında sinsilik olduğunu biliyordu bu yüzden konuyu pekte uzatmayacaktı. Bir önce bu işin bitmesi gerekiyordu.

"Doğru bildin. Artık omuzlarındaki yükü azaltmanın vakti geldi. Senin için kolay bir plan bu. Birazdan anlattığımda bana hak vereceksin." - dedi Meriç çayından bir yudum almadan önce.

"Dinleyelim bakalım." - dedi Şeniz gülümsemeyle ve dikkatini Meriçe verdi.

Meriç "Avımızın ismi Çetin. Onu cazibenle avlamanı istiyorum. Mekanlarda takılıyor orda karşılaşmışsınız gibi yapacağız, korkma aranızda bir şey olamayacak. Sadece onu tavlamanı istiyorum, gerisi bende. Yapabilecek misin?" - diye sordu kıza merakla. Aslında yapabileceğini biliyordu, potansiyelininde farkındaydı ama yinede adettendir diye sordu.

Şeniz "Yaparım. Ama başım belaya girmez değil mi?" - diye sordu, tedirginleşmişti.

"Zaten bu şehirde yaşamıyorsun. Muhtemelen sarhoş olduktan sonra yüzünüde unutur. Seni bir daha görmeyecek. Tereyağından kıl çeker gibi hallolacak bu mesele." - dedi Meriç karşısındaki kızın içini rahatlatmaya çalışarak.

"Doğru söylüyorsun. Peki, anlaştık o zaman." - dedi Şeniz ve plan artık uygulanmaya hazırdı. Meriç bir aksilik olmaması için dua ediyordu sürekli, malum aksilikler peşini bırakmıyordu bu aralar.

Biraz sohbet ettikten sonra Meriç ve Şeniz kafeden kalkmışlardı ve kafenin çıkışında yalnız olan Meriçin karşısına Umut çıkmıştı.

Entrikalar Prensi | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin