6.Bölüm

4.2K 356 218
                                    


Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar... :)))

***

"Ee Meriç mükafatlandırılmanın zamanı geldi galiba?"

"İleride arabayı sağa çeker misin? İneceğim." - dedim yüzüne bile bakmayarak.

"Acelesi mi var canım? Konuşuyoruz işte."

"Pekala. Anlaşılan o ki benden intikamını almadan beni rahat bırakmayacaksın. Dövdürtecek misin, ne yapıyorsan yap. Daha fazla bekleyemeyeceğim." - dedim hızlı konuşarak.

"Ne meraklıymışsın dövülmeye kardeşim. Hayır seni dövdürtmeyeceğim." - dedi arada bana bakıp ama gözlerini yoldan ayırmadan.

"Ne yapacaksın o zaman?"

"Senden faydalanacağım." - dedi ufak bir gülümsemeyle.

"Ne diyorsun sen lan? Yemin ederim şu an sana kaza yaptırırım ikimizde ölürüz. Doğru konuş gerizekalı."

"Dur lan yanlış anladın. Tövbe yarabbim ya. Yani demek istediğim senin zekandan faydalanacağım." - dedi arabanın hızını yavaşlatarak.

"O ne demek ya?"

"Şu demek. Bana yardımcı olacaksın. Belli ki plan kurma olsun, entrika olsun, bu işlere kafan baya basıyor."

"Yok artık. Bir de yardımcın olacağım öyle mi?" - dedim büyük bir şaşkınlıkla.

"Evet. Mecbursun bence. Beni karşına almak istemezsin diye düşündüm." - dedi özgüveni arabanın tavanını delerek.

"Tam olarak nasıl bir yardımdan bahsediyoruz acaba?"

"Bu seni biraz rahatsız edebilir." - dedi arabayı sağa çekerek.

"Neden? Ne yapacağım?" - diye sordum çekinerek.

"Bakıyorum da çabuk kabullendin."

"Hemen vazgeçebilirim. Uzatma." - dedim ve iyice gerilmiştim. Benden ne tür bir saçmalık isteyeceğini kestiremiyordum.
Tam konuya girecekken telefonu çaldı.

"Çabuk söyle." - dedi telefonu açtıktan sonra.

"Nasıl yani?"

"Tamam hemen geliyorum kapat." - dedi telefondaki kişiye sinirlenerek.

"Sonra daha rahat bir yerde konuşuruz şimdi hemen gitmem lazım. Seni bırakmamı ister misin?" - diye sordu hızlı bir şekilde.

"Aman yok istemez. Ben yürüyerek giderim. Bu sahte nezaketin için sağ ol." - dedikten sonra emniyet kemerimi çıkarıp arabadan indim ve kapıyı hızla kapatmıştım.
Şimdi meraktan içim içimi yiyecekti. Acaba benden ne isteyeceğini düşünecektim tüm gün. Neyse ki o istediği şeyi yaptıktan sonra ondan ebediyen kurtulacaktım.

Olanları Damlaya anlatmaya karar verdim ve onu yolumun üstünde ki bir cafeye çağırdım. Cafeye girdikten sonra cam kenarında olan masaya oturup kendime bir kahve söylemiştim. Kahvemden yudumumu aldıktan sonra Damlada gelmişti.

"Selam Meriçovski."

"Selam Daniela." - oturduktan sonra garson gelip ondan siparişi almıştı. Ve 5 dakika sonra söylediği yeşil çay gelmişti.

"Ee anlat bakalım ne tür gelişmeler var?" - diye sordu merakla.

"Gelişmeler yok ama gerilemeler bol."

"Ay yine ne oldu? Yani olaysız bir günümüz yok ve olmayacak galiba."

"Bırak şimdi ağıt yakmayı daha önemli bir problemimiz var."

Entrikalar Prensi | bxbWhere stories live. Discover now