99.Bölüm

248 29 90
                                    

Sevgi dolu bir merhaba! Umarım iyisinizdir diyor, yıldıza dokunmanızı umuyor, yorumlarınızı bekliyor ve fazla uzatmadan keyifli okumalar diliyorum.😊❤️

***

Davetin yapıldığı mekandan çıkarken montunu havalı bir şekilde omuzlarına atan Meriç, koluna sertçe yapışan el ile durduruldu ve attığı adım yarıda kaldı.

Koluna yapışan elin sahibi onu hızlıca kendine doğru çevirince "Ne oluyor ya?!" diye bir tepki gösterdi Meriç ve şehrin ışıklarının yardımıyla o kişinin Çetin olduğunu gördü.

"Nasıl böyle bir şey yaparsın, Meriç?! Bu kadar mı hırs bürüdü gözünü?" diye sordu Çetin, hâlâ sarışın oğlanın kolunu tutarak.

Meriç, sinirle kolunu kavramış olan elden kurtuldu ve "Hırs değil canım! Gözümü sizin bana karşı yaptığınız küçümseyici tavırlar ve haksızlık bürüdü." diye cevap verdi.

Çetin'in dudakları sinirle yüzüne bir gülümseme çizerken tekrar soru sorma gereği duydu. "Bu ne böyle? Başka bir ödeşme şekli bulamadın mı?"

"Bence çok eğlenceliydi. Hem siz seversiniz şık davetleri, hoşunuza gider diye düşündüm. Yanılmışım mı?" dedi Meriç geniş bir tebessüm ile.

"Yanıldın!" diye çıkıştı Çetin başını tutarak ve hemen ardından "Yeter! Dur artık! Üzülmeni istemiyorum..." dedi daha sakin ancak uyarıcı bir ses tonuyla.

Meriç, dişlerini sıkıp sert bir tavırla "Daha yeni başlıyoruz, Çetin Bey!" dedi ve zaten kapısı açık olan aracına bindi, kapıyı çarparak kapattı ve gitti. Çetin ise öfkeyle burnundan soluyarak onun gidişini izledi. Akabinde kendi aracına binip hız yaparak oradan ayrıldı.

***

Eve yeni dönen kızını görür görmez "Hafife aldığın çocuğun neler yaptığını canlı canlı izleyenlerdensin. Oldukça keyifli bir akşam olmuştur... Seni uyarmıştım, Çağla!" diye kükredi Levent Bey.

Çantasını sinirle koltuğa fırlatan Çağla "Lütfen üstüme gelme baba! Ben nereden bilebilirdim bu kadar ileri gidebileceğini..." dedi babasına biraz yaklaşarak.

"Bilmeliydin! Meriç'in tehlikeli olduğunu sana söylemiştim!" dedi yüksek sesle Levent Bey. "Tüm sosyete, tüm magazin bizi konuşacak! Bir de olayın Cihangir tarafı var! Şimdi ne yapacağız benim kendini çok yükseklerde gören akıllı kızım?" diye sordu sinir bozucu bir tonda.

"Ben bir şey düşüneceğim, merak etme. Zaten en çok 3 gün konuşurlar, sonra unuturlar."

"Şimdiye kadar düşündün de ne oldu? Bana kesin bir şey söyle, Çağla!"

"Bir rezilliği örtmenin en iyi yolu, başka bir rezillik çıkarmaktır... Bilmem anlatabildim mi?" dedi Çağla sinsi bir gülümsemeyle.

***

ERTESİ GÜN...

Beraber vakit geçirip anı biriktirmek için kendilerini mutfağa atan çift, internetten baktıkları tarifler ile yemek yapmaya çalışıyorlardı.

"Yorulmuşuz valla! Bugün ikimizin de izin aldığı iyi oldu." dedi Edis özenle patatesleri doğramaya çalışırken ancak pek başarılı olduğu söylenemezdi.

Anlık olarak pişirdiği etlerden gözlerini ayıran Bora, sevgilisinin doğradığı patatesleri görünce gülmeden edemedi. "Sevgilim, patateslerle anlaşamadın sanki sen... Gel etlerin başında dur, ben doğrarım."

"Asimetrik olsun istedim ben. Y-yani ayrı bir hava katacaktı musakkaya." dedi Edis kendini savunmaya çalışarak.

Bora, yerlerini değiştirirken sevgilisinin saçlarına bir öpücük kondurdu ve yine gülerek "Sizi Meriç ile bir yemek kursuna mı göndersek ne yapsak?!" diye sordu.

Entrikalar Prensi | bxbOnde as histórias ganham vida. Descobre agora