47: "Fazla Mutluluk Acı Getirir"

82.8K 4.7K 2.7K
                                    

Sezen Aksu- Ben de Yoluma Giderim🎙️🎶

Şuradaki yıldıza basmak paralı değildir inşallah. Çünkü oyunuza talibim. Bol bol yorum da beklerim.

Sevgim üzerinize olsunn. ❤️

Bölüm 47: “Fazla Mutluluk Acı Getirir”

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüm 47: “Fazla Mutluluk Acı Getirir”

Gece boyunca içime çöreklenen kapkara bir sıkıntının koynunda öylece oturdum. Işığı sönük odada, koltukta dizlerimi kendime çekmiş haldeydim. Telefon hemen yanımdaydı ve bazen kimsenin aramadığını bildiğim halde ekranını açıp kontrol ediyordum. Kendime sık sık Adnan amcaya bir şey olmayacağını tekrar ediyordum. Küçükken mahallede birkaç kişinin kalp krizi geçirdiğini duymuştum ama hepsi iyileşmişti.

Başka bir zaman olsa bu düşüncemi kendim bile yadırgardım ancak şu an kendimi motive etmeye o kadar ihtiyacım vardı ki düşündüğüme inandım.

Beklemekle kapana kısılmanın aynı şey olduğunu bu gece öğrendim. Kalbim sıkışıyor ve nefesim çıkması gereken yeri bilmiyormuş gibi içimde kalakalıyordu. Ağlamak istesem de bir güç bunu engelliyordu. Oysaki ağlasam rahatlayacaktım.

Birkaç kez Atalay’ı aramak için rehbere girdim ancak rahatsız etmemem gerektiği aklıma gelince kendimi tuttum.

Ve iğrenç gecenin bitişinde, şafak sökmek üzereyken Atalay aradı. Adnan amcanın öldüğünü haber verdiğinde ağzımdan tek kelime çıkmadı. Zaten Atalay da konuşacak halde değildi. Telefonu kapattım ancak nereye ve ne şekilde koyduğumu hatırlamıyordum. Yavaş yavaş doğmaya başlayan günün silik ışığının dolduğu odada, karşıya boş gözlerle baktım.

İçimde büyük bir fırtına kopsa da dilsizleştim. Dışarıdan müthiş bir sakinliğe sahipmiş gibi görünsem de ruhumda yırtıcı bir vahşet alanı vardı. Sessizlik beni yontuyor ve içine umutsuzluğu ekiyordu. Nefes alamadığımı hissedince uyuşan bacaklarımı çözüp pencereyi açtım ve ellerimi pencerenin mermerine koyarak kendime gelmeye çalıştım ama olmuyordu.

Nefes alış verişim titrekti, organlarım yanıyor gibi hissediyordum. İyi değildim. Bacaklarımın dermanı kalmayınca pencerenin altında yere çöktüm. Ucu kaçan düğümün aniden çözülmeye başlaması gibi içimde tıkanan selin önü açıldı ve aniden ağlamaya başladım. Elimi ağzımla kapatıp sakin olmaya çalıştım fakat olmuyordu. Yanaklarımdan aşağı yuvarlanan yaşlar tenimden daha sıcaktı ve yol çizdiği yer yer lav gibi tenimi yakıyordu.

Sarsıla sarsıla ağlamaya devam ettim, gözlerimin çevresi sızım sızım sızlıyordu. Ateşimin çıktığını sanıyordum. Tuhaftı, bunu zaman zaman hissederdim. Yaşamaya yorgunluk, yorgunlukların en beteriydi. Nefes almak bile ciğerlerime saplanan bir ok gibi kanatıyordu beni.

VERA İLE VAHA  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin