9: "Yorgunluk"

117K 6K 2.6K
                                    

Selamm. Bölüm karışık geldiği zamanlarda kütüphanenizden çıkarıp tekrar ekleyin. Wattpad hatası.

Bölüm 9: "Yorgunluk"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüm 9: "Yorgunluk"

Ne diyeceğimi, ne yapacağımı bilmiyordum. Beş yıl önceki gibi arabasında oturmuş, beni evime götürmesini beklerken aklıma geçmişi getirmemeye çalıştım fakat insan sarhoşken iradesine hakim olamıyordu. Arabaya dolan koku eski kokusuydu, yanımda oturan aynı kişiydi. Tek farklı olan şey hislerimizdeki ıstırap yüklü kara bulutlardı. O zamanlar onunla birlikte arabadaysak ben radyoyu açar şarkıya eşlik ederdim. O da benim o hallerime gülerek yoldan bakışlarını ayırmazdı.

Şimdiyse arabanın içinde ne bir müzik sesi, ne de neşe vardı. İkimiz de birbirimize bakmaktan kaçınıyorduk. Ben ağlamamak için direniyordum. Göz ucuyla gördüğüm kadarıyla Atalay da iki eliyle direksiyonu sımsıkı kavramıştı. Siyah koltuğa daha çok sindim. Pencereyi açmak istiyordum ama sanki hareket edersem, konuşmak zorunda olacakmışız gibi geliyordu.

"Gözlerini kapat ve kolunu uzat, Vaha." Yüzüne hem güneş, hem de ağacın gölgesi birlikte vuruyordu. Bu ışığın altında gözleri kızıl kahve gözüküyordu. Dediğimi yaptığında çantamın içinden ona aldığım şeyi çıkardım ve dizlerimin üstüne çöktüm. Çıplak bacağım onun bacağına değiyordu. Onun için aldığım deri görünümlü ince bilekliği koluna taktım ve ipini bağladım.

"Benim için mi?" dedi garip bir şaşkınlıkla.

Otuz iki diş sırıttım. "Evet, senin için." Gözleriyle yüzümün her zerresini ezberlemek istiyormuş gibi inceledi. Elini boynumun arkasına yerleştirip beni kendine çekti. İlkbahar gelmişti ve yerde yapraklar vardı. Alnımdaki sıcacık dudaklarını hissettiğimde gözlerimi usulca kapattım.

"Seni seviyorum," diye fısıldamıştı. Ve ben de ona inanmıştım. Gözünün önünü göremeyen, kendini gelip geçici bir rüzgara kaptırmış bir aptal gibi güvenmiştim.

Kafam önüme düştü. Ağladığımı o sırada anladım. Sanki günlerdir tuttuğum ağlama isteği bir anda boğazımdan firar etmişti. Sonra gözlerimi yavaşça açtığımda yine aynı şey oldu. Üstelik bu kez sarhoş kafamla daha gerçekçi gözüküyordu. Bacaklarımın arasından kan şiddetle süzülüyordu. Kanın çıkış noktasını, önümü, elimle tuttum. Ve istemsizce çığlık attım. Öyle şiddetli ağlıyordum ki nefesimi düzenli alamıyordum. Arabanın sertçe frene basıldığını hissettim. Araba tamamen durduğunda kendimi dışarı attım. Atalay dolaşıp önüme geldi. Yüzünde ne yapacağını bilmeyen bir insana ait ifade vardı. Gözyaşlarının bulanıklaştırdığı yüzüne baktım. "Neden?" diye bağırdım. Yanaklarımdan aşağıya süzülen ılık ılık yaşları hissettim.

"Eylül," diye fısıldadı Atalay tereddütte kalarak. Ama onun konuşmasına izin vermeyecektim. Yıllarca içime atıp bu sözleri yutmuştum.

VERA İLE VAHA  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin